TÜRK filmlerindeki birçok şarkı hálá ses belleğimde çınlar.
Belkıs Özener’in "Sahibinin Sesi"nden CD’sini dinlerken hem müzik, hem sinema tarihimizi anıların içinden nota nota, kare kare anımsadım.
Yahya Kemal, şarkılarımız bizim tarihimizdir, der.
O şarkılar filmde söylenir, sonra da değişik seslerden 45’liklere, long play’lere geçer, plakçı dükkánlarında yer alırdı. Hemen hemen herkesin dilindeydi.
Ünlü oyuncular piyanonun başına oturur, bir şarkı söylemeye başlarlardı. O sesin arkasındaki gerçek ses, Belkıs Özener’di. Film jeneriklerine meraklı olanlar, müziği merak edenler, onun küçük yazılmış adını görürlerdi.
Nedense piyano çalan ünlü oyuncunun ellerinin hafifliğinden, tuşları incitmekten korktuğu izlenimini uyandırırlardı bende. Bir türlü sert bir nota bastıklarını görmedim.
Müzik ne işe yarardı?
Sanatçımızın açıklayamadığı aşkını, yanlış anlaşılma ya da vamp kadın yüzünden terk edilmişliğini bu şarkılarla duyurur. Hem teselliyi bulur, hem de müzikle görüntüyü zenginleştirir.
Gözümüzün önünde, sayfalarda boy gösterenlerin borçlu olduğu adları hep unuttuk. O şarkı dilimizdeydi; ama şarkıyı söyleyenin adı önemli değildi.
Yıllar sonra, Mayıs 2004’te 7.Uçan Süpürge Kadın Filmleri Festivali’nde Onur Ödülü verildi Belkıs Özener’e.
* * *
TÜRK müzik tarihinde usta icraları ve besteleriyle yer alan Aláeddin Yavaşça’nın albümdeki bir cümlesi, onun sanatçı niteliğini özetliyor:
"Musikimizin sanat değeri taşıyan yönünü seçmiş ve ciddi bir sanatçı kimliğini tercih etmiştir."
Albümü dinlerken, ses birden bir film karesine dönüşecek, o filmleri anımsayacaksınız. Şarkıyı dinlemiştiniz, hatta birçok kez tekrarlamıştınız. Ama filmde onu söyleyeni merak bile etmediniz.
Bazı şarkılar, iki üç filmde söylenmiş.
Albümde yazan adlardan söz etmeliyim.
Belkıs Özener’in "Sevgili dinleyicilerim" diye başlayan duygulu, alçakgönüllü yazısının son paragrafını sizin de okumanızı isterim:
"Bu şarkılar çalındıkça, bu filmler oynadıkça daha uzun yıllar evlerinizde, kulaklarınızda olacağım. Uzun yıllar bu şarkıları birlikte söylemek dileğimle... Tıpkı şarkılardaki gibi...
Ayırmasın Mevlám Bizi Ömür Boyunca."
Murat Meriç’in, Sadun Aksüt’ün düşüncelerini, bu kayıtları saklayan Necip Sarıcı’nın yazısını okuyun.
Naim Dilmener’in "Aramızda Sıradağlar, Dağlar mı Olacaktı?" başlıklı yazısındaki bir yargıyı okurken ne kadar mutlu oldum. Sizi de, Belkıs Özener’i de mutlu edeceğini, ettiğini biliyorum:
"Filmin hiçbir karesinde görünmeden, yalnızca şarkı söyleyerek bir filmin ’baş oyuncusu’ olmak mümkün mü?Teorik olarak değil. Ama Belkıs Özener bunu başarabilmiş biri. Üstelik tam da ’O Şarkı’daki gibi oldu: ’Üzülme sen meleğim, gün olur kavuşuruz’..."
Yaşamını, sanatçının fotoğraflarını, filmlerden kareleri Hürriyet Pazar’da Emel Armutçu’nun başarıyla hazırladığı, "Yeşilçam’ın görünmeyen sesi Belkıs Özener" başlıklı albüm sayfasında bulacaksınız.