12 Dev Adam, 2010 öncesi en ciddi provası için Polonya’ya gidiyor. İtalya’da ciddi bir hazırlık dönemi geçiren ve maçlar oynayan, daha sonra İngiltere’de GameOn Turnuvası’na katılıp birinci olan Milli Takımımız, son olarak da Ankara’da Efes Pilsen World Cup 8 Turnuvası’nda oynadı. Bu maçlarda gözlemlediğim kadarıyla A Milli Takım’da bazı sıkıntılar var.
Bu sıkıntıların başında, sakatlıklar yaşadığımız bölge olan oyun kurucu pozisyonu geliyor. Bu pozisyonda Kerem Tunçeri, Ender Arslan, Engin Atsür ve Sinan Güler oynuyor. Ancak gerçek anlamda bu mevkiinin adamları Kerem Tunçeri ve Ender Arslan’dır. Bu oyuncular sakatlıkları nedeniyle savunmada rakiplerine gerekli baskıyı ve sertliği uygulayamadılar. Zaman zaman Sinan ile bunu denediysek de, onun hücum bölgesinde oyun kurma vasfı Kerem ve Ender’e göre zayıf olduğu için aksaklıklar yaşadık. Diğer taraftan rakiplerimizin bize karşı yaptığı tam saha baskıda da topu diğer sahaya taşımada zorluklar çektik. 8-10 saniyede topu karşı sahaya taşımamız bizim set hücumumuzu sekteye uğrattı. Pota altı ve 3 numara İkinci büyük sıkıntımız pota altı. Bu mevkide oynayan oyuncularımız, Ömer Aşık, Oğuz Savaş, Semih Erden ve Fatih Solak. Bu mevkide de rakiplerimizden adeta dayak yedik. Hücumda da rakiplerimize bariz bir üstünlük sağlayamadığımız gibi maçın sonucuna tesir edecek faul atışları (bilhassa Ömer Aşık) yüzdesinde düşüklük yaşadık. Bu iki konunun bir an önce halledilmesi gerekir. Gerçek bir 3 numara pozisyonunda oyuncumuz yok. Ersan İlyasova ve Barış Hersek ile bu pozisyonu kapatmak istediysek de başarılı olamadık. Ersan daha çok 4 numaralı pozisyonu sevdiğinden ve alıştığından Barış Hersek de genç ve tecrübesiz olduğundan bu mevkiyi canlandıramıyoruz. Bu da Milli Takımımızı olumsuz etkileyen faktörlerden birisi. Ayrıca Tanjeviç rakip takımın dört numarası fizik olarak Ersan’dan daha güçlü ise onu üç numaraya çekiyor, eğer değilse Ersan’ı en sevdiği pozisyon olarak dört numarada oynatıyor. Rotasyonun önemi Bir konuya daha açıklık getirme gereği duyuyorum. Antrenörümüz Tanjeviç’in oyun sistemi geldiği günden beri belli. Neredeyse takımdaki 12 oyuncuyu da oynatarak yarattığı rotasyon sistemini, turnuva oynayan takımımızı ayakta tutabilmek amacıyla uyguluyor. Bu rotasyon sisteminin başarılı olabilmesi için kadroda oynayan oyuncuların 4’te 3’ünün çok formda olması gerekir. Hatırlayacağınız üzere 2004’te Abdi İpekçi Spor Salonu’nda Dream Team ile oynadığımız maçlar ve yine 2004-2008 Avrupa Şampiyonası elemeleri ile 2006 Japonya Dünya Şampiyonası’nda elde ettiğimiz galibiyetlerin arkasında, tüm oyuncularımızın çok formda olması yatıyordu. Eleme gruplarını ve Dünya Şampiyonası’nı oynarken birçok sakatlık yaşamamıza rağmen Tanjeviç’in uyguladığı bu rotasyon sisteminden gelen başarılar sonunda hiçbir problem yaşanmadı ve elde ettiğimiz dünya altıncılığından dolayı da basında Tanjeviç lehinde olumlu birçok yazı yazıldı. 2005 Sırbistan ve 2007 İspanya’da oynadığımız Avrupa Şampiyonaları ile son Efes Pilsen World Cup 8’deki maçlarda ise aynı rotasyon sistemi vardı, ancak oyuncularımızın birçoğunun formsuzluğu sonucu ortaya istemediğimiz yenilgiler çıktı. Bu sefer de Tanjeviç’in sistemi büyük tenkitlere uğradı. 2010 öncesi Polonya’da yine aynı sistemde oynayacağız. Savunmadaki sertliğimizin yükseltilmesi, kazanma arzumuzun üst seviyeye çıkması ve bu rotasyon sistemimizde oyuncularımızın formu bizim alacağımız dereceyi belirleyecek. Şampiyonaya kısa bir zaman kalmış olması bu konudaki endişelerimizi biraz arttırıyor, ama takım içindeki arkadaşlık ve kazanma arzusu bu işin üstesinden geleceğimiz yönünde.