İklim değişikliğinin farkındayız ama...

Bu soru bir sivil toplum örgütü ile KONDA Araştırma’nın birlikte ‘İklim Değişikliği Algısı Araştırması” kapsamında 74 ilin 372 ilçesinde telefon görüşmeleriyle ulaşılan 15 yaş üstü 3 bin 22 kişiye sorulan bir soru...

Araştırma iklim değişikliğinin hava olaylarına ve doğaya etki ettiği konusunda toplumun dörtte üçünde yaygın bir farkındalık olduğunu göstermiş. Çalışmaya katılanların bu soruya verdikleri cevaplar iklim krizinin ne kadar etkisinde olduğumuzu göstermeye yetiyor.
Türkiye’de insanların iki yıl içinde en fazla karşı karşıya kalacaklarını düşündüğü olayda, yüzde 38 susuzluk çekmenin kendisi için bir olasılık olduğunu düşünüyor.

SUSUZLUĞUN HANGİ AÇISI?

Burada şu durumu da sorgulamak gerekiyor. İnsanlar suya erişimin iklim değişikliğinin etkilerinden biri olduğunun farkında oldukları için mi kendilerinin susuzluk çekme olasılığından daha fazla endişe duyuyorlar, yoksa susuzluk çekebileceklerini düşündükleri için mi suya erişimin iklim değişikliğinin etkilerinden biri olduğunu düşünmeye daha meyilliler?
Araştırmada bunun net cevabını bilemiyoruz.
Araştırma sonuçlarına göre, meslek gruplarına bakıldığında en kırılgan olanların ev kadınları, öğrenciler ve işsizler olarak tespit edilmiş. Cinsiyet açısından değerlendirildiğinde, kadınların erkeklere göre daha kırılgan olduğunu söylemek mümkün. Kadınların yüzde 23’ü uyum sağlayabileceğini söylerken erkeklerde bu oran yüzde 38 olarak bulunmuş.

ÇEVRE DEĞİL, KONFOR ÖN PLANDA

Diğer bir çarpıcı sonuç ise “Şahsi araç yerine toplu taşıma araçlarını kullanmak” sorusunda karşımıza çıkıyor. Türkiye genelinde en az alınan önlem olmakla birlikte toplumun yüzde 40’ı imkanı olsa da toplu taşıma yerine şahsi araç tercih edeceğini, bu tercihinden vazgeçmeyeceğini belirtmiş.
Burada çevre bilincinden çok bireysel konforun ön planda tutulduğunu üzülerek söylemek durumundayız. Kenara para koyabildim” diyenlerin de yüzde 59’u bu önlemi almayacağını ifade etmiş.
Yapılan bu çalışma neticesinde, iklim değişikliğinin yol açtığı sorunlar kapsamında en öne çıkanların olağandışı mevsim olaylarının çoğalması, hava kirliliği, suya erişimin zorlanması ve orman yangını, sel, kuraklık gibi afetler olarak görüldüğünü söyleyebiliriz. Ekonomik seviyesi en düşük olan kümenin %81’i herhangi bir felakete maruz kaldığında diğer kişilere kıyasla çok daha zorluk çekeceğini öngördüğünü belirtiyor.

HAREKETE GEÇİLMELİ

Bu sonuçlar gösteriyor ki, iklim değişikliği önemli bir problem olarak görülüyor ancak çoğu önlemde ekonomik etkilerin ön planda olduğu anlaşılıyor. İklim krizinin etkileri hızla kendini hissettirmeye devam ederken, sorunun değil çözümün parçası olmak adına harekete geçme vakti olduğunu tekrar hatırlatmış olalım