Paylaş
Yaş almak hayatın en önemli gerçeği. 30 yaşından itibaren özellikle kolajen üretiminin durması ve sonrasında her yıl yüzde 1 oranında azalmasıyla yaş alma sürecinin gerçekleriyle tanışıyoruz.
İlk olarak göz çevresindeki çizgiler ortaya çıkıyor ve yaş almaya devam ettikçe bu izler artış gösteriyor.
Kolajen azalmasının devam etmesi sonucu doku ve elastikiyet kaybı ortaya çıkıyor. Yer çekimiyle birleşince yüz ovalindeki sarkmalar daha belirgin hale gelmeye başlıyor. Peki yaş alma sürecini yönetebilmek için neler yapabiliriz?
ANTI-AGING
Mimik çizgileri ve kırışıklıklar, yağ hacmi kaybı, kemik yapısı kaybı, yer çekimi ile ortaya çıkan sarkma, yüz ovalindeki bozulmalar, cilt lekeleri ve cilt rengi düzensizlikleri olarak sıralayabileceğimiz yaş alma belirtileri, zaman içinde daha görünür olmaya başlar.
Yaş alma belirtilerini yönettiğimiz süreci ve bu süreçte uygulanan ameliyatlı ve ameliyatsız müdahalelerin hepsini “anti-aging” olarak isimlendiriyoruz.
Anti-aging, yaşlanma sürecini geciktirmek veya yaşlanma etkilerinin gözle görülür sonuçlarını en aza indirmek için uygulanan tedavi ve bakım protokollerinin genel adıdır. Aslında bu süreç kişinin hayatı ve alışkanlıklarıyla da yakından ilişkilidir.
SÜRDÜĞÜNÜZ YAŞIN EN İYİ GÖRÜNÜMÜ
Cerrahi ve cerrahi olmayan (ameliyatsız) prosedürleri kullanarak yaş almanın izlerini hafifletmeye yarayan için birçok uygulama vardır.
Kendinize en uygun anti-aging uygulamasını bulduğunuz ve yaş alma gerçeğini kabul ettiğiniz takdirde hem yaşantınızdan keyif alabilir hem de birçok tedavi ve bakım protokolünü kendinize özel olarak planlayarak bu süreci yönetebilirsiniz. Burada belirtmek isterim ki; anti-aging’de amaç asla görünümünüzle sizi yıllar öncesine götürmek değil, sürdüğünüz yaşın en iyi görünümünü elde etmek olmalıdır.
AMELİYATSIZ TEDAVİLER
Peki ameliyatsız anti-aging tedaviler, protokoller nelerdir?
Cildi pürüzsüzleştiren ve sıkılaştıran, hacim değiştirme ve kırışıklıkların görünümü azaltmaya yönelik tüm uygulamaları bu kategoriye alabiliriz.
Ameliyatın gerek olmadığı durumlarda ameliyatsız cilt gençleştirme uygulamaları ve protokolleri yüzünüzde, dekoltenizde ve de ellerinizde görülebilecek yaş alma belirtilerini iyileştirmede etkin sonuçlar sağlayabilir.
Botulinum Toksini (Botoks): Yaşlanma karşıtı en etkin uygulamalardan biridir. Uygulandığı bölgede kasların hareketini geçici süre bloke ettiği için cildin kırışmasına ve var olan kırışıklıklara etki eder, ince çizgilerin derinleşmesini engeller.
Enjeksiyonlu uygulamalar (Dolgu): Özellikle yaş alma ile cilt altında oluşmaya başlayan doku kaybının ortadan kaldırılmasında tercih edilen enjeksiyonlu uygulamalar yani dolgular, güçlü anti-aging uygulamalar arasındadır. Dolgu uygulamaları ile orta ve alt yüz sarkmalarına, doku kayıplarına müdahale edebilir, yaş alma ile hacmini kaybeden dudaklara hacim kazandırıp, dudak kontürünü de belirginleştirmek mümkün.
Günümüzde spesifik sorunlara yönelik yoğunluğu farklı ürünlerle nokta atışı müdahalelerde bulunabiliyoruz. En çok hyalüronik asit bazlı dolgular tercih edilse de kristal bazlı dolgular, dermal dolgular da kullanılmaktadır. Yağ enjeksiyonları da bu grupta değerlendirebilir.
Lazer uygulamaları: Ameliyatsız cilt iyileştirmede cihazlı uygulamaların sonuçları yadsınamaz. Lazer enerjisi ile çalışan cihazlar bizlerin elini bu konuda oldukça güçlendiriyor. Bu cihazları, ince çizgilerin ve kırışıklıkların görünümünün iyileştirilmesinde, yüz ovalini toparlamada ve cildin elastikiyetini artırmada, cildi sıkılaştırmada kullandığımız gibi, cilt tonunun homojen hale getirilmesi ve lekelerin görünümünün iyileştirilmesinde de kullanıyoruz. Lazer uygulamaları kolajen üretimini tetiklediği için sağlıklı doku oluşumunu hızlandırır.
DİĞERLERİ
Bu uygulamaların yanı sıra kimyasal peeling, dermaroller-dermapen, mezoterapi-nem aşılarını ve PRP gibi farklı enerji çeşitleri ile çalışan cihazlı uygulamaları da ameliyatsız anti-aging uygulamaları kapsamında değerlendiriyoruz.
AMELİYATLI PROSEDÜRLER
Ameliyatlı anti-aging prosedürlerine gelince...
Burada hastanın durumu, yapılacak müdahalenin çeşidi ve prosedürler belirleyici rol oynar.
Kişinin yaşı, ihtiyaçları, konumu göz önünde bulundurularak kimi zaman tek, kimi zaman da kombine müdahalelerde bulunmak mümkün.
Günümüzde artık geleneksel yüz germe ameliyatları yerini endoskopik cerrahi teknolojileriyle yapılan mikro-cerrahi yöntemlerine bıraktı. Orta yüz germe, şakak kaldırma gibi operasyonlarda tercih edilen bu yöntemle minik kesilerle hastaların ameliyat süresi en aza iner ve daha az dikişle daha doğal görünümler elde edilebilir.
Yaş almanın ilk önce görülmeye başlandığı göz çevresinde lokal anestezi ile yapılan göz kapağı kaldırma, göz torbalarını alma müdahalelerini de bu anti-aging müdahaleler kapsamında değerlendirebiliriz.
Anti-aging uygulamaları da bütüncül olarak ele alınmalıdır. Sadece yüz bölgesini değil; boyun, dekolte ve özellikle ellerin de tedavi ve iyileştirme protokollerine dahil edilmesi ve bu uygulamaların genel yaşam tarzında değişimlerle desteklenmesi gerekir.
Paylaş