Paylaş
Çocukluk anılarım güzel veya ben hep güzel hatırlıyorum. Yemeli, içmeli büyük, kalabalık sofralar kurar, o sofralar için günler süren hazırlıklar yapardık. Uzun araba yolculukları var aklımda, Ajda’nın kasetinin tekrar tekrar çaldığı ve yolda annemin yaptığı kuru köfteleri, soyduğu salatalıkları yediğimiz... Uzun sofralarda söylenen fasıllar, teknelerle İçmeler’den çıkıp dolaştığımız koylar da aklımda. Annemle gittiğimiz pazar alışverişleri, babamın Kumkapı’dan kasayla aldığı lüferler, tüm apartman bir araya gelip mangal yaktığımız bayram yemekleri... Çocukluğumun satır araları yaşam sevinci dolu.
Sakin bir insandır annem. Affedici, hoşgörülü, olduğu gibi... Kendi çocuklarım olduktan sonra onların bana sorduğu sorularla hep çocukluğuma gider oldum. Birçoğunu ben de sormuştum anneme. Onun verdiği cevaplar kulaklarımda çınladı. Duruşu, yaklaşımı, en ne diyeceğimi bilemediğim zamanlarda onun beni rahatlatma şekilleri canlandı gözümde. Endişeyi bertaraf eder, sıkışmışlıkları körüklemeden, çocuk ruhuma her şeyin bir çıkış yolu olduğunu hissettirmişti. Yanımdaydı hep. Bırakmazdı. Korkardım akşamları, defalarca çağırırdım odaya yatma vaktinde. “Anne susadım”, “Anneee çok sıcak”, “Anne üşüyorum”... Gelirdi her seferinde, sabırla ama en önemlisi sevgiyle... Dahil ederdi beni yemek hazırlıklarına. Sorumluluk verirdi, çarşıya yollardı, mutfakta yanına alırdı. Bayılırdım çerkestavuğunun tavuğunu didiklemeye, lades kemiğiyle lades tutuşmaya... Çok güzel patlıcanlı pilav yapar annem. Patlıcanları pijamalı soyardım. İki bez arasında kurutur, derin tencerede kızartırdı.
Büyüdükçe arkadaşım oldu. Lisedeyken o işten geldikten sonra salata ve zeytinyağlıyı tabağımıza alıp, koltukta atıştırıp laflardık televizyon karşısında. Kural koymadı, sınırlamadı beni. “Sen iyisini bilirsin” dedi hep. “Benim güvenim tam” dedi etrafa. Yazları çekirdek çitlerdik arkadaşlarımla bahçede, “Senin iznin kaça kadar” derlerdi, “Yok” derdim. Sıkılınca eve dönerdim. Bazen son arkadaşım evine gidene kadar beklerdim. Ergenliğimde hep en doğruyu yapmaya çalıştım onun yüzünü kara çıkarmamak için... Bir kere içime sinmeyen bir şeyle ilgili beyaz bir yalan söyleyeyim dedim. Gözümün içinin içine bakarak “Öyle tabii, sen nasıl dersen” dedi. Yüzüme vurmadan ama her şeyin farkında olduğunu hissettirerek. Bir daha yalan söylemeyi aklımdan bile geçirmedim.
Aşçı olmak istedim, destekledi. Amerika’ya gittim, destekledi. “Lokanta açacağım” dedim, destekledi. “Lokantayı kapatıyorum” dedim destekledi. Bazen “Hayat zor” dedim, “Geçer” dedi. Dayatmadan, sakince birinin büyümesine şahitlik etmek, kendi olmasına izin vererek yanında olduğunu hissettirebilmek kolay iş değil. Bugün çocuklarımla kurduğum ilişkide yaptığı şeyin ne kadar zor olduğunu daha iyi anlıyorum ve kocaman teşekkür ediyorum. Her şey için...
Paylaş