Sert dönem!

ABD Başkanı Donald Trump’ın İngiltere Parlamentosu’nu ziyareti tartışılıyordu. Corbyn’in itirazlarını dinledikten sonra yanıt için gelen May’in konuşması görülmeye değerdi.

İnci gerdanlığı son derece dikkat çekiciydi. Yüzündeki ifade Kraliçe Elizabet özgüveni ile demir leydi Margaret Thatcher soğukluğu arasında bir yerdeydi. Hafifçe mikrofona doğru eğildi. İkiletmeden söyledi söyleyeceklerini ve ses tonunu zirveye çıkararak “He can lead a protest, I’m leading a country (O bir protestoya liderlik edebilir ama ben bir ülkeyi yönetiyorum)” dedi. Adeta kükremişti. Avam Kamarası’nda uğultulu bir tezahürat geldi peşi sıra.

İzlerken aklıma ‘Yüzüklerin Efendisi’ filmlerinde iyi büyücü Gandalf’ın öfkelenip bağırdığı sahneler geldi. Gerçekten çok sertti.

***

Trump, Iowa eyaletinde basın toplantısı yapıyordu. ABD’de İspanyolca yayın yapan Univison televizyonundan Jorge Ramos soru sormak istedi. Trump, “Davetli değilsin, Univision’a geri dön” dedi. Ramos ısrarla soru sormak istedi. Trump, sol tarafında duran korumaya döndü, kafasıyla ve mimikleriyle bir talimat verdi. Dev gibi koruma, bu kafa hareketi ile mimiklerin ne anlama geldiğini daha önceden çalışmış olacak ki hemen anladı. Gazeteciyi salonun dışına çıkardı.

***

Fransa aşırı sağının lideri Marine Le Pen bir gazeteci ordusu tarafından kuşatılmıştı. Gazeteciler ardı ardına soru soruyordu. TF1 kanalında yayımlanan “Quotidien avec Yann Barthes” isimli programın muhabiri de sesini duyurmaya çalışıyordu. Sonunda “Arkanızda duran korumayı Avrupa Parlamentosu’nda danışman olarak gösterdiniz mi” diye sordu. Le Pen duymamış gibi yaptı. Muhabirin arkasındaki korumalarla göz göze geldi. Korumalar, akreditasyonu olduğu halde muhabiri yaka paça salondan çıkardı.

***

Siyasetin sertleştiğini gösteren başka emareler de var.

Trump, Beyaz Saray’da işadamları ile görüşürken kendisine İran’ın balistik füze denemeleri  hatırlatıldı ve “Tahran’a karşı askeri seçenekler gündemde mi” sorusu yöneltildi. Yanıtı “Hiçbir şey seçenek dışı değil” oldu.

Füze denemesi yapan sadece İran değil. Kuzey Kore lideri de sık sık atılan füzelere sevinirken çekilmiş görüntülerini dünya ile paylaşıyor. İlk ziyaretini Güney Kore’ye yapan Savunma Bakanı James Mattis de “Herhangi bir şekilde nükleer silah kullanımına ezici kuvvetle cevap vereceğiz” sözleri ile Kuzey Kore’yi hedef aldı ve Trump’tan geri kalmadı.

Barack Obama, Avustralya hükümeti ile bir mülteci anlaşması imzalamıştı. Trump bu anlaşmayı geçersiz kılmak için Avustralya Başbakanı ile telefonla görüştü. Basında yer alan haberlerde, Avustralya Başbakanı ayak diretince Trump’ın telefonu yüzüne kapattığı yazıyordu. Trump’a soruldu. “Sert telefon konuşmalarımı duyduğunuzda endişelenmeyin. Biraz sert olmamızın zamanı geldi. Dünyada neredeyse her ulus bizden faydalandı. Artık böyle olmayacak. Evet sertler, bizim de sert olmamız gerekiyor” karşılığını verdi.

***

Sanırım, Trump’ın “Biraz sert olmak gerekiyor” sözleri her şeyi özetliyor. Avrupa’nın güçlü ülkeleri ile ABD’de sert liderler dönemi başladı, artarak devam edecek gibi.

Ankara ise bu yeni dönemi nasıl karşılayacağına karar verme sürecinde. Bu ülkelerle menfaatler ters düştüğünde, aynı sertlikte konuşulursa nasıl sonuçlarla karşılaşırız, iyi düşünmek gerek. Yumuşak başlı olurken ortaya çıkabilecek ‘aşırı uysal’ görüntüsü de Türkiye’ye yakışmaz.

Bugünlerde yaşanan sessizlik ikisinin ortasını arama çabalarından olsa gerek...