Rus muhasebeciden Brunson’a Türkiye-ABD krizi

SERGEİ Leonidovich Magnitsky, bir muhasebeciydi ve Moskova’da hukuk firması Fireston Duncan’da denetmen olarak çalışıyordu.

Haberin Devamı

Firması adına Hermitage Capital Management adlı (HCM) Amerikan yatırım fonuna danışmanlık yapıyordu. HCM’nin kurucu ortağı Bill Browder ile doğrudan temastaydı ve Rusya’da bürokratların ve polisin dahil olduğu büyük çaplı yolsuzlukları aktarıyordu. Bir süre sonra Browder, yolsuzlukları ifşa etmeye başladı. Rusya İçişleri Bakanlığı misilleme yaparak HCM’yi vergi kaçırmak ve vergi dolandırıcılığıyla suçladı ve şirketin Rusya’daki ofislerine baskın düzenledi.

Bu soruşturma çerçevesinde Magnitsky de tutuklanmıştı. Butyrka Cezaevi’nde 358 gün kaldı. Cezaevindeyken safrakesesinden düşen bir taşın kanalları kapatması sonucu pankreatit olan Magnitsky ihtiyacı olan tedaviye erişemediği gibi, o halde dayak yemişti. Magnitsky 16 Kasım 2009’da tutukluyken yaşamını yitirmişti.

Haberin Devamı

Olaydan çok etkilenen Browder Washington’da lobi yaptı ve Başkan Obama da ikna edilince 2012’de Magnitsky’nin başına gelenlerden sorumlu Rus yetkililere yaptırım uygulanmasına dair o yasa ortaya çıktı. İnsan hakları ihlallerini gerekçe yapan yasa “Küresel Magnitsky Yasası” olarak anılmaya başlandı.

Bu detayları vermemin nedeni, ABD yönetiminin, Adalet Bakanı Abdulhamit Gül ile Süleyman Soylu’ya yaptırım kararını “Küresel Magnitsky Yasası”na dayandırmasıydı.

Belli ki ABD’liler, İzmir’de uzun bir tutukluluğun ardından ev hapsine alınan papaz Andrew Craig Brunson’ın durumunu aynı kategoride değerlendirmiş ve Türkiye’de soruşturma, gözaltı, tutukluluk, yargılama gibi süreçlerde en yetkili olan isimleri yaptırım kapsamına almışlar.

Kararı alanların gerek Soylu’nun gerek Gül’ün ABD’de hiçbir varlığı olmadığını, bu kararın pratikte hiçbir işe yaramadığını bilmemeleri mümkün değil.

Peki bile bile neden bu karara başvuruldu?

İki nedenden dolayı:

1) Trump yönetiminin popülist kaygıları: ABD’de kasım ayında araseçimler var. Trump yönetimi Kongre’de zemin kaybetmekten çekiniyor. Özellikle de kendi muhafazakâr seçmenlerinin oylarını kaybetmekten. Türkiye’de ev hapsinde tutulan Brunson, Evangelist bir papaz ve Başkan Yardımcısı Mike Pence başta olmak üzere yönetimin en kritik isimleri aynı kiliseye bağlı. Üstelik, Brunson için ABD’de yapılan lobi ve propaganda ikinci bir “Gece Yarısı Ekspresi” boyutuna varmış durumda. Kilise cemaati Trump’ı Brunson konusunda ilgisiz ve etkisiz kalmakla suçluyor. “Çin’e, Rusya’ya, İran’a kafa tutuyorsunuz ama masum bir papazı iki yıldır kurtaramadınız” eleştirisi Trump’ı köşeye sıkıştırıyor. Trump da NATO zirvesinde Avrupalı müttefiklerine, uluslararası ticarette Çin’e, Rusya’ya karşı sergilediği pervasız tutumu Türkiye’ye karşı tekrarlama ihtiyacı duyuyor.

Haberin Devamı

2) Türkiye’nin tercihlerine duyulan öfke: Türkiye, son dönemde birçok alanda Avrupa-Atlantik hattına mesafe koyup BRICS (Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin ve Güney Afrika) ülkeleriyle ilişkilerini geliştiriyor. Rusya’dan S-400 alınması, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın Güney Afrika’da yapılan BRICS zirvesinde verdiği mesajlar, Suriye’de ABD’ye meydan okunması gibi adımlar sadece Trump yönetiminin değil, ABD devletinin de Türkiye’ye tepkisini arttırdı. ABD’nin iki bakana yönelik yaptırım kararının yanında F-35 satışını engellemesi de bu çerçevede değerlendirilebilir.

S-400, Suriye gibi krizli konuların ardından Brunson konusunda da ABD baskısına karşı Ankara’nın tavrı, merhum İsmet İnönü’nün Johnson mektubuna verdiği “Yeni bir dünya kurulur Türkiye de orada yer alır” yanıtını andırıyor.

Haberin Devamı

Neticede ABD, Türkiye’yi kaybetmenin, Ankara da ABD’ye karşı sert tavrının yaratacağı sonuçları çok iyi biliyor.

İkili ilişkilerde zirveyi gören bu gerilimin bugün olması beklenen dışişleri bakanları görüşmesinin ardından, önce stabil hale gelmesi, ardından diplomatik kanallar açılarak inişe geçmesi beklenebilir.

BÜYÜK USTAYA SAYGISIZLIK
FRAGMANINI tesadüfen gördüm. Türkiye edebiyatının çınarı Yaşar Kemal’in belgeseli yapılmış. “Yaşar Kemal Efsanesi” ismiyle gösterime girmiş. Ankara’da hangi sinemalarda ne zaman gösteriliyor diye baktım. Büyülüfener Sineması dışında bir-iki sinemada günde tek gösterim ve onun da absürd saatlerde olduğunu gördüm. Büyük ustayı anlatan bir belgesel filmin izlenmeyeceği “öngörüsü” içimi sızlattı.

Yazarın Tüm Yazıları