Paylaş
ABD Başkanı Donald Trump, öncesinde Ankara’nın isteği ile İsrail’de bir Türkiye Cumhuriyeti vatandaşının serbest kalmasını sağlamıştı ve tahliye edilmesini beklediği Brunson’ın ABD’ye götürsün diye İzmir Adnan Menderes Havaalanı’nda bir uçak bekletiyordu. Ancak tahliye yerine “ev hapsi” kararı çıktı. Açıklamalar gerginleşti, ilişkiler gerildi ve o gün 4.84 olan dolar kuru, bir ara 6.5’e kadar yükseldi.
13 Eylül 2018 günü, Merkez Bankası faizleri 6.25 oranında arttırdığında 1 dolar, 6.4 Türk Lirası’na karşılık geliyordu. Faiz artışının etkisi ile o rakam 6.05’e düştü. Ancak, sonraki 10 günde 1 doların değeri yeniden 6.30 TL’ye kadar ulaştı.
24 Eylül 2018 günü, Wall Street Journal gazetesinde yayınlanan bir haber, Merkez Bankası’nın 6.25’lik faiz artışından daha etkili oldu. O haberin yarattığı rüzgâra Cumhurbaşkanı’nın New York ve Almanya seyahatlerinin ve o seyahatlerdeki mesajlarının etkisi de eklenince Türk Lirası dolar karşısında istikrarlı bir şekilde değer kazanmaya başladı. Bu yazıyı kaleme aldığım saatlerde rakam 5.90’a kadar düşmüştü.
Saydığım üç önemli günü dikkate alarak kuru etkileyen faktörlere baktığımızda, rahip Brunson’ın ya da Batı ile ilişkilerin durumunun Merkez Bankası’nın büyük faiz artışlarından daha etkili olduğunu görüyoruz. Bağımsız Türk yargısının kararını ABD’nin arzularına göre belirlemesini beklemek kimsenin haddi değil. Ancak, Brunson bu duruşmada tahliye edilmezse yeni bir gerilime ve sonuçlarına tanık olacağımızı söylemek de zor olmaz. Bu durumu düşününce “Yargımız, yargı mensuplarımız keşke böyle bir siyasi denklemin ortasında kalmasaydı” demeden edemiyor insan.
DÖNER-PİLAVDAN TASARRUF KURTARIR MI?
TBMM’nin yeni yasama yılı, 1 Ekim Pazartesi günü, geleneksel olarak Cumhurbaşkanı’nın konuşmasıyla başlayacak. İlki ne zaman yapıldı bulamadım ama en azından benim gazeteci olarak sahada olduğum son 25 yılda öğrendiğim başka bir gelenek de açılış resepsiyonu idi. Bu yıl o gelenekten de vazgeçildi. Tasarruf gerekçesiyle yapılmayacağı duyuruldu.
TBMM Başkanı Binali Yıldırım’ın tasarruf konusundaki samimiyetinden şüphem yok ama şöyle de bir gerçek var: O resepsiyonların vazgeçilmezi “döner-pilav” ile diğer yiyecekler zaten TBMM lokantasında hazırlanıyor. Salon TBMM’nin olduğu için ücretsiz. Bu tür etkinliklerde esas maliyet nedeni olan alkollü içkiler zaten yıllardır servis edilmiyor. Haliyle, büyük Türkiye’nin yıllık bütçesi 2 milyara yükseltilen “Büyük Millet Meclisi”nin açılış geleneğini bu minik tasarrufla açıklaması bana pek ikna edici/inandırıcı gelmedi.
Keşke, tasarrufa insanların yılda bir kere bir araya gelip hasbihal ettiği resepsiyon yerine, salı günleri TBMM parklarına sığmayan pahalı kiralık siyah otomobillerden başlansaydı.
GÜLSEM Mİ AĞLASAM MI BİLEMEDİM
ANA akım medyada çok fazla ilgi çekmeyen bir haberi sizinle paylaşmak istedim. İran’ın Şiraz kenti yöneticileri, şehit askerleri anmak için şehir meydanında dev bir panoya afiş asmıştı. Normal şartlar altında çok etkileyici bir fotoğraf olmasına karşın, atlanan çok önemli detay nedeniyle büyük sorun yaşandı. Askerlerin üniforması ve arkalarında asılan silahlar İran’ın değil, kanlı bıçaklı olduğu İsrail’in ordusuna aitti.
Üstelik, fotoğrafın orijinalinde bir de başı açık kadın asker vardı. Kadını fotoğraftan çıkardıklarına göre afişi yapanlar bu askerlerin İranlı olamayacağını biliyordu. Başlarına ne gelir bilmiyorum ama haberi okuyunca düştükleri duruma gülsem mi ağlasam mı bilemedim.
............................................................
ANKARALI KİTAPSEVERLERE NOT:
Toplumsal Araştırmalar ve Sanat İçin Vakıf ile Çankaya Belediyesi’nin işbirliğiyle düzenlenen 1. Çankaya Kitap Buluşması bugün Çağdaş Sanatlar Merkezi’nde başlıyor. Etkinliğe 35 yayınevi binlerce kitapla katılıyor. Kaçırmayın derim.
Paylaş