Paylaş
Sorunlarına dikkat çekmek için 12 yıl önce kazılan temel çukurunda oluşan gölete Nasrettin Hoca misali maya çalan, balık avlayan ve kağıttan gemi yüzdüren EGS mağdurları; oltalarıyla da bu işin sorumlusunu aradılar.
Az değil, tam 91 bin kişi Dünya Ticaret Merkezi’nin yapılamaması, İpekyolu Projesi’nin hayata geçememesi nedeniyle birikimlerini yıllardır değerlendiremiyor.
Dünyanın neresinde yatırımcı ya da yatırımcı grubu, bir proje için 12 yıl bekler?
Böyle bir örnek Fransa’da var mıdır?
Örneğin Paris’te...
Başlayıp da bitemeyen...
Bitmesi yılan hikayesi olan ve sonu da tam bilinmeyen...
Yazınca kızıyorlar...
Olsun...
Biz doğru bildiğimizi yazmaya devam edelim.
“İzmir’deki yatırımlarda sıkıntıların yaşandığı” algısı yeni gelişmedi.
Ve...
Bunda yarım kalan Dünya Ticaret Merkezi inşaatının büyük etkisi bulunuyor.
12 yıl önce İstanbul’da bir tek Galeria vardı, Ak Merkez’in inşaatı da tamamlanmak üzereydi.
İstanbul’da bugün onlarca birbirinden güzel alışveriş merkezi bulunuyor.
Hepsi de iş yapıyor.
İstanbul bu merkezler sayesinde sadece Türkiye’nin değişik bölgelerinden değil, geniş bir coğrafyadan müşteri çekiyor.
Ortadoğu’dan, Türki Cumhuriyetleri’nden, Rusya’dan, Balkanlar’dan her yıl milyonlarca insan sırf alışveriş için İstanbul’a geliyor.
Bu ekonomik hareketin kötü bir şey olduğu iddia edilebilir mi?
Hayır...
Aksine bu canlılık İstanbul’u daha da cazip hale getiriyor.
Üstüne basa basa yazıyorum.
İzmir’de Kipa’yla başlayan, EGS’yle devam eden, Güçbirliği’yle başka bir kimlik kazanan çok ortaklı şirket modeli Dünya Ticaret Merkezi’ne çözüm yaratılamaması nedeniyle dağılmıştır.
Bu, İzmir’in girişimci ruhunu da çok derinden etkilemiştir.
Bir araya gelip, ortak iş yapma hevesini, isteğini ve adımlarını köreltmiştir.
İşte son dönemde ENDA’da yaşananlar da buna en güzel örnektir.
İzmirliler 12 yıl sonra en başa dönmenin derin üzüntüsü içinde...
Bir proje ya yapılır ya da yapılamaz.
Ama bunun cevabını vermek için 12 yıl beklenmez.
Beklenirse de...
Nasrettin Hoca misali göle maya çalmaktan başka bir çare kalmaz.
Opera ve Bale’ye teşekkür
İZMİR Devlet Opera ve Balesi Müdürlüğü’nü kutluyorum.
Neden mi?
Anlatayım.
Birincisi son yıllarda İzmir Opera’da muhteşem eserler sahneleniyor. Sık sık yazıyorum, belki de hayalim olduğu için...
İzmir’den çok başarılı genç sanatçılar çıkıyor ve yetişiyor.
Operada da öyle...
Her biri dünyanın farklı yerlerinde sahneye çıkabilecek yetenekte sanatçılarımız...
Giderek opera seyircisi artıyor ve İzmir dışından da oyunlara gelen bir kitle yaratıldı.
İzmir sanatla, kültürle öne çıkan bir kent olma yolunda...
Biraz daha ilgiyle bu algı daha da kuvvetlenecektir.
İkincisi...
İzmir Devlet Opera ve Balesi Müdürlüğü sanatçıları geçen gün örnek olabilecek bir tavır sergiledi. Türkiye’nin en önemli sanatçılarından Sabahat Tekebaş’ın 60’ıncı sanat yılını kutladılar. Sabahat Tekebaş’ın yetiştirdiği öğrenciler sahnedeydi. İzmir Opera’nın Sanat Yönetmeni Aytül Büyüksaraç da onlardan biriydi. Onlarca sanatçı hem Tekebaş’a güzel bir jest yaptı, hem de güzel bir vefa örneği gösterdiler.
Bu geceyi düşünenlere teşekkür ediyorum.
Birbirinden değerli yüzlerce sanatçı yetiştiren ve hala bu uğurda çaba sarfeden Sabahat Tekebaş’a sanat dolu uzun bir yaşam diliyorum.
Paylaş