Paylaş
Binlerce ton mamayı sokak hayvanlarımıza dağıttı.
Belediyeler olmasa bu hayvanlar açlıktan ölürlerdi.
Çünkü birçok hayvansever hayatın normal akışında onlara mamalar dağıtıyordu.
Benzer bir haberi hiçbir ülkenin yayın organında okumadım.
Çünkü bu bize özgü bir şey...
Bu kadar çok sokak hayvanının yaşadığı bir başka ülke de bilmiyorum.
Dün İzmir Büyükşehir Belediyesi bir bülten yayınladı.
Sokak hayvanlarına acil müdahale aracı beşe çıkarılmış.
Bir yılda 11 bin 500 sokak hayvanı tedavi edilmiş.
Günde 32 hayvanımıza bakılmış.
Acil Müdahale Ekibi tarafından ilk müdahalesi Kültürpark’taki poliklinikte gerçekleştirilen sokak hayvanları, ortopedi operasyonuna ihtiyaç duyulması halinde Seyrek Köpek Bakımevi’ne yönlendiriliyormuş. Tedavisi tamamlanan kedi ve köpekler kısırlaştırılıp işaretleniyor, kuduz ve iç parazit aşıları yapıldıktan sonra alındıkları adrese bırakılıyormuş. Ekipler, sokak hayvanlarına ihtiyaçlarına göre ortopedi, tümör, fıtık, göz ampütasyon, ağız ve çene operasyonları da yapıyormuş. Son bir yıl içinde 5 bin 600 sokak hayvanı kısırlaştırılırken, 6 bin sokak hayvanına cerrahi müdahale yapılmış.
İyi ki belediyelerin, devletin kaynakları, olanakları var ve bütün bunlar yapılabiliyor.
Yine altını çizerek yazayım.
Sokaktaki dostlarımıza en fazla sahip çıkan insanlardan biriyim.
Defalarca yazdım, haber yaptım.
Ama görüyorum ki; bu konuyu çok daha detaylı düşünmek zorundayız.
Çok hızlı ve kapsamlı bir kampanyayla kısırlaştırmayı yapmalı ve daha büyük barınaklarla sorunu çözmeliyiz.
Çünkü ne sokaktaki dostlarımız mutlu, ne de giderek artan bu problem nedeniyle belediyelerimiz...
Acil çözüm şart
ÇOK sayıda okurum; sokak hayvanlarından dolayı yürüyüş bile yapamadıklarını söylüyor.
Ben köpekleri çok severim.
Sokak köpeklerinin o masum bakışlarını da severim.
Ama ben bile bazen gece yürüyüş yaparken çekiniyorum.
Çözüm bulunur, bir şekilde proje geliştirilir.
Ama bunu çok acil yapmalıyız.
Tabii sokaktaki dostlarımızı koruyarak, onlara daha iyi şartlar sağlayarak.
İzmir en iyisine layık
İZMİR Skal’ı yakından takip ediyorum. Türk turizminin geliştirilmesi adına her zaman alternatif öneriler getiriyorlar.
Başkanı Emre Gezgin çok yakından tanıdığım biri...
Yönetim Kurulu Üyesi ve ETİK Başkan Yardımcısı Bülent Tercan da öyle...
Her ikisinin de kente, sektöre katkısı büyüktür.
Şimdi de İzmir Skal’ı bütün dünyaya tanıtmak için bir hamle yapıyorlar.
Yarışmaya, 1999’dan sonra Türkiye’den katılan tek kulüp olan İzmir Skal Kulübü, finale kalan 9 ülke arasına girdi. İzmir Skal, Avustralya’dan 2, Amerika’dan, Fransa’dan 2, Hindistan’dan 1, Kanada’dan 3, Meksika’dan 1, Papua Yeni Gine’den 1 ve Yeni Zelanda’dan da 1 kulüp olmak üzere 13 Skal kulübüyle yarışacak.
Ben bu adaylıkları gerçekten önemsiyorum.
Hatta sonucundan daha fazla önemsiyorum.
Çünkü süreç kurumsallaşmayı artırıyor, insanları bir araya getiriyor, hedeflerin gözden geçirilmesine neden oluyor.
Bütün kalbimle destekliyor ve Emre Gezgin ile Bülent Tercan’a teşekkür ediyorum.
Sanal fuar bana göre olmuyor
HERKES “Alıştık...” diyor. Ben alışamadım.
Örneğin sanal fuar, örneğin sanal sergi...
Beni mutlu etmiyor.
İnsan iki satır konuşmak, bilgi almak, aklına takılanları sormak istiyor.
Bu imkanı verenler de yok değil.
Ama ne olursa olsun beni bu sanal gezintiler mutlu etmiyor.
Sizi bilemem...
Photoshop tartışması
INSTAGRAMI çok eğlenceli buluyorum.
Yaz geldi ya, şimdi herkes plaj pozları yayınlıyor.
Photoshop tartışmaları da arkasından başlıyor.
Çünkü photoshop yapıldığı belli olan fotoğrafın gerçek hali birkaç dakika sonra bir başka kanaldan servis ediliyor.
Sonra atışmalar, laf atmalar...
Vallahi eğlenceli...
Ben eğleniyorum.
Sonra photoshopsuz bir karemi büyük keyifle paylaşıyorum.
Bizde photoshop olmaz, diye...
Paylaş