Paylaş
Gündemi siyasiler belirliyor, ama ülkenin gerçekleriyle halkın öncelikleri çoğu zaman pek uyuşmuyor.
Çünkü, halkın derdi işsizlik, geçim sıkıntısı; siyasilerin ise yaklaşan seçimler...
Her gün birçok yakınım aracılığıyla ya masama, ya da mailime onlarca özgeçmiş geliyor.
Çoğu iyi eğitim almış, iyi okullarda okumuş gençler...
Yabancı dilleri var, hatta ikincisini de çok iyi konuşabiliyorlar.
Yüksek lisans, doktora yapmışlar da aralarında var.
Elimden geldiğince yardımcı olmaya çalışıyorum.
Çünkü, biliyorum ki, hepsinin büyük hayalleri var.
Ve hiçbirinin de sabrı yok...
Kendilerine yeni bir dünya kurmak, belki de bu dünyayı değiştirmek istiyorlar.
Hepsini çok iyi anlıyorum, her birinde kendimi buluyorum.
Geçmişe dönüyorum, mesleğe başladığım günleri hatırlıyorum.
Ne kadar şanslı olduğumu bir kez daha anlıyorum.
Sanki, yirmi yıl önce iş bulmak da yeni fırsatlar yaratmak da daha kolaydı gibi geliyor bana...
Yol gösteren mi çoktu, bir telefonla birilerine ulaşmak mı, yoksa her şey denk gelmişti de benim şansım yaver mi gitmişti...
Tam bilemiyorum.
Ama gençlerimizin gelecek kaygısını en az onlar kadar içimde hissediyorum.
Nüfusun yarısı 18 yaşın altında; her yıl yüz binlerce kişi üniversiteden mezun oluyor.
Bu gençlere yeni imkanlar yaratmak gerekir.
Daha da önemlisi umutlarını söndürmemek, ertelememek gerekir.
Neden bunları yazıyorum.
Adalet Bakanlığı sözleşmeli ve kadrolu memur almak için bir ilan yayınladı.
Kadro İzmir’e lazımdı, ama sınava gelenler 81 ildendi.
İnfaz koruma memuru, yani gardiyan olabilmek için...
Cezaevlerinde görevlendirilmek için katip, sıhhi tesisatçı, metal işleri, kaloriferci, ziraat, otomotiv, inşaat, bilgisayar teknisyeni olabilmek için...
Tam 6 bin 144 kişi sınava girdi.
Türkiye seçime gidiyor; politikacı ise listeye girme...
Gençler de gelecek derdinde...
Asıl önemlisi şiddet yasası
Türk Telekom Arena’nın açılışında yaşanan gerginliği günlerce konuştuk.
En mantıklı sözü de Spordan Sorumlu Devlet Bakanı Faruk Nafiz Özak söylemiş:
“Konuyu kapattık, taraftar avı istemiyoruz...”
Galatasaray camiasının en fazla üzen de aslında bu oldu, Başkan Adnan Polat’ın protesto edenlerin tespit edilip stada alınmayacağı açıklaması...
Galatasaraylılar kendi mail gruplarında günlerdir bu konuyu tartışıyor.
Bazı üyeler, özellikle okullu olanlar; kendilerini ihbar edip, bu halkanın daha da büyümesini istiyorlar.
İçlerinde ailece, çoluk çocuk isimlerini yazdıranlar bile var.
Protesto olmasaydı iyi olurdu, ama protesto edenlere de “Neden bunu yapıyorsunuz” demek de demokrat bir yaklaşım olamazdı.
Hazır bakan bu konuya eğilmişken, asıl bizim için önemli olan spordaki şiddet yasasıdır.
Futbol Federasyonu Başkanı Mahmut Özgener, bu yasayla ilgili açıklamalarını göreve geldiği ilk günden bu yana yapıyor.
Protesto değil, şiddete odaklanalım.
Galatasaraylıları da kendi hesaplarını kendileri halledebilmeleri için de biraz rahat bırakalım.
Pedal çevirenlerin sayısında artış sevindirici
Bakıyorum, İzmir’in her yerinde bisiklete binen insanların sayısında bir hayli artış var.
Kentin bazı yerlerinde bisiklet yolları var, bazı yerlerde ise henüz bu imkan yok.
Ama Büyükşehir Belediyesi’nin bu yolu Urla’dan Sasalı’ya kadar uzatma niyetinin olduğunu biliyorum.
Yapılıncaya kadar trafikte araba kullananlara düşen bir görev var.
O da bisikletli sürücüye yol verme, geçiş imkanı sağlama...
Yurt dışına gittiğinizde trafikte bu önceliği ve nezaketi hemen fark edersiniz.
Örneğin; Büyükşehir bu yolu tamamlasa da kentin merkezinde Alsancak’ta alternatif bir yol yaratması neredeyse imkansız.
O zaman iş yine bize düşüyor.
Gelen mesajlardan anlıyorum ki, sürücülerin bisikletlilere dikkat etmesi öncelikli...
İkincisi de belediyelerin daha önce de yazdığı gibi bisikletliler için merkezde park yerleri oluşturmaları en az yol kadar önemli.
Paylaş