Paylaş
AK Parti İzmir İl yönetimi; yani teşkilatı, seçim stratejilerini belirlemek için hafta sonu bir araya geldi. Bu toplantıda konuşan Genel Başkan Yardımcısı Nüket Hotar konuşmasında şöyle bir yorum yapmış:
“İzmir’de algı yönetimi ve algı çok önemli. Hepimiz çok büyük örnekler yaşadık. AK Partili belediyelerin olduğu illerdeki yönetimleri, İzmir’e taşıyabilirsek, böyle bir algıyı ortaya koyabilirsek, İzmirliler bu farkı görmüş olacaktır...”
Hotar konuşmasında, “İzmir’de belediye hizmetlerinin hükümet tarafından engellendiği yönünde bir algı” olduğunu da tekrar ederek anlatıyor.
* BİR: AK Parti için seçim vaktidir.
* İKİ: 2014’teki yerel seçimler geçen seçimlere gore çok daha zor geçecektir.
* ÜÇ: CHP’nin Türkiye genelinde şikayet ettiği ne varsa, AK Parti İzmir’de onu yaşamaktadır. Yanlış anlaşıldığını, yeterince mesajlarının anlaşılmadığını düşünmektedir.
* DÖRT: Her iki partinin de İzmir stratejileri genelden farklı olacağı şimdiden belli olmuştur.
* BEŞ: Hotar’ın değindiği gibi bu seçim algılar üzerinden yapılacaktır. Bu kaçınılmazdır.
* ALTI: AK Parti “İzmir’in farkı yok”, CHP ise “Hükümet engelliyor” diyecektir.
Yine de...
Siyasette algıların gündeme geliyor olması, bir partinin genel başkan yardımcısının konuşmasının büyük bir kısmını algılara ayırması, teşkilatından bu konuda yeni fikirler ismesi bana gore çok olumlu birşeydir.
Çünkü bazen algıyı yönetmek herşeydir.
Bu işte övgü de var yergi de
İşimiz bu; haber yapıyoruz, yazı yazıyoruz.
Bazılarının hiç hoşuna gitmiyor, bazıları çok beğeniyor.
Bazıları övgüler yağdırırken, bazılarının küfretmediği kalıyor, bazen de ediyor.
Alışığız, canları sağolsun...
Ama bir ayrıntıya dikkat çekmek isterim.
Kimse bizden taraf olmamızı beklemesin, kimse siyaset yapmamızı beklemesin, kimse reyting uğruna polemik yaratmamızı beklemesin, kimse manipülasyon beklemesin, kimse olmayan birşeyi varmış gibi göstermemizi, olan birşeyi de yokmuş gibi göstermemizi beklemesin...
Bir de kimse bir yazıyla, bir haberle genel değerlendirmeler yapmasın...
Çünkü, eleştirmek kadar takdir etmek de gerektiğinde tavsiye etmek kadar ayakta alkışlamak da yapılması gerekendir.
Gerçi toplum olarak, hep eleştirmeye, hep bardağın boş tarafını göstermeye alışığız ama dolu tarafını görenleri de lütfen anlamaya çalışalım.
Son yıllarda böyle bir ruh hali gelişti.
“Ya benim gibi düşünüyorsün, ya başkaları gibi...”
İlla da birileri gibi düşünmek zorunda mıyım?
Denetlenmek iyi ama
Ege Sanayicileri ve İşadamları Derneği Başkanı Bülent Akgerman, “İstanbul’daki firmalar ile İzmirli firmaların gördüğü mali denetim sıklığı açısından kıyaslanmayacak bir fark var. Sırf bu yüzden ‘Merkezimizi İstanbul’a mı taşısak acaba?’ diye düşünen sanayici bile duydum” diyor.
Denetim elbette kötü bir şey değil, İzmirli firmaların bundan da çekindiklerini zannetmiyorum. Ama bunu ESİAD’ın Başkanı söylüyor ve böyle bir algıya dikkat çekiyorsa, o zaman biraz daha kulak kabartmaya ihtiyaç var gibi...
Tekrar edelim, denetlenmek iyidir, denetlenmemek ise haksız rekabet yaratır. Akgerman’ın söylediği de bu bence...
Şu Kordon meselesi
Tek bir yorum yapacağım.
Başka bir Kordon var mı? İzmir’in daha iyi bir vitrini var mı?
Düşerken farkına varmak
Göztepe Teknik Direktörü Kemal Kılıç, “Düşüyorduk farkına vardık” demiş.
Kılıç’ın bu sözünü beğenmedim. Çünkü bu Göztepe, sezon başından bu yana çok daha fazlasını istemeliydi.
Kılıç, “Bu konsantrasyonu sezon sonuna kadar kaybetmeme olasılığımız var” da demiş. Bu söz daha doğru, camiayı daha motive edici...
Bence Göztepe’nin kurgusu kaybetmeme ve gelecek sezon üzerine olmalı...
Yaz saatiyle ruh halim
Bir kez daha anladım ki, benim vücut ritmim, ruh halim “kış saati uygulamasını” sevmiyor, kaldırmıyor. Havanın erken kararmasından nefret ediyorum, günün çabuk geçiyor olmasından nefret ediyorum, havanın değil insanların bundan dolayı ruhlarının kasvetli olmasından nefret ediyorum. “Yaz saati uygulaması”yla ruh halimin düğmesine de basılmış oluyor.
Paylaş