Paylaş
BUGÜN biraz şeytanın avukatlığını yapalım.
Biraz yüksek sesle düşünelim.
Geçmişin hesaplaşmaları yerine geleceğe bakalım.
Bazı soruların cevabını arayalım.
Yeniden bir tartışma ortamı yaratmayalım, ama olaya farklı bir bakış açısı da getirelim.
Şirince’yi yakından bilenler, ziyaret etmişler, o küçük köyün büyüsünü keşfedenler çok iyi bilir.
Yıllardır bitmeyen bir dava vardır.
Nişanyan evleri...
Konu neydi?
Yazar ve dilbilimci Sevan Nişanyan, yıllar önce Şirince’ye gelmiş, buraya hayran olmuş ve yatırım yapmaya karar vermişti.
Bu bölgenin doğasına, kimliğine uygun evler inşa etmeye başlamıştı.
Nişanyan’ın başı inşaattan yana ilk günden bu yana dertten kurtulmadı.
“Nişan Evleri” butik otel işletmesinde bulunan 22 yapı için “SİT alanına kaçak olarak inşa edildikleri” gerekçesiyle dava açıldı.
Sevan Nişanyan suçlu bulundu, SİT’e muhalefetten ceza aldı.
İzmir İl Özel İdaresi Encümeni tarafından da geçen yıl eylül ayında yıkım kararı çıktı.
Yıkım için o günden beri ekipler beklenirken;,geçtiğimiz 17 Şubat’ta, kararın uygulaması Kültür ve Turizm Bakanlığı’ndan gelen yazı dikkate alınarak ertelendi.
Peki bu sürede neler oldu?
Sevan Nişanyan, kendi evinin de olduğu evleri, butik oteli Nesin Vakfı’na bağışladı.
¡¡¡
Şimdi herkes bu yeni durum karşısında neler olacağını izliyor, merakla bekliyor.
Sevan Nişanyan, renkli bir kişiliğe sahip...
Yazdığı kitaplar kadar bu davayla da çok ünlendi, kamuoyunun yakın bir zamana kadar en çok konuşulan isimlerinden biri oldu.
Aldığı bu son karar da çok tartışılacak gibi gözüküyor.
Sevan Nişanyan, Nesin Vakfı Başkanı Prof. Dr. Ali Nesin’e evlerin tapusu devrederken şöyle bir açıklama yapmıştı:
“Bu evler insanlara güzelliği ve özgürlüğü hatırlatmak amacıyla yapıldı. Benim malım değildir. Köyün malıdır. Ülkenin malıdır. İnsanlığın malıdır. Kalıcı olmaları açısından Nesin Vakfı’nın daha uygun bir el olacağını düşündüm. Bağış fikri zaten uzun zamandan beri vardı. Son günlerde yaşadığımız acı olaylar, sürecin hızlanmasını sağladı. Bu evleri öyle de yıkamazlar, böyle de yıkamazlar. Yıksalar o enkazın altında devlet kalır. Bu hakikati kavrayamayanları gaflet uykusundan uyandırmak açısından bu attığımız adım belki öğretici olur.”
¡¡¡
Prof. Dr. Ali Nesin de Nişanyan’ın bu açıklamalarına şöyle bir yorum getirmişti:
“Bugüne kadar vakfa yapılmış en büyük bağış... Bağışın maddi yanı bir tarafa, manevi yanı daha büyük... Bu bağışla doğaya, çevreye, kısacası olağanüstü bir güzelliğe sahip oluyoruz ve ben bunun altında eziliyorum. Biz de bu bağışı hak etmek için elimizden geleni yapacağız. Zenginliğimize zenginlik, güzelliğimize güzellik katıldı. Nesin Vakfı’nda yetişen çocukların bu güzelliğin seviyesine yükselmeleri ve bu güzelliği hak etmeleri için elimizden geleni yapacağız. Her bağış gibi bu bağış da bize görev ve sorumluluk yüklüyor.”
Aziz Nesin’le tanışmış, vakit geçirmiş, onun üzerine bitirme tezi hazırlamış, hayatını, düşüncelerini bilen bir kişi olarak inanıyorum ki...
Aziz Nesin hayatta olsa bu jeste çok ama çok sevinirdi.
Eğer bu yıkım durur, evler işletilirse gelirlerinden birçok çocuğun hayatı değişecek...
¡¡¡
Peki şimdi ne olacak?
Bir yanda yıkım kararı, bir yanda Nesin Vakfı’na bağışlanmış evler...
Birçok kişi gibi ben de Şirince’yi çok önceden keşfedenlerdenim.
Bir dönem bu evler sayesinde Şirince’ye gelen, burada vakit geçiren insanların sayısında bir patlama yaşanmıştı.
Gerçi son dönemde Şirince’yi tahtından indiren Alaçatı var ama...
Kabul edelim.
Nişan evleri Şirince’ye bir hava katmadı mı?
Bu şirin köye anılar bırakmadı mı, bu sayede orada filmler çekilmedi?
Nice anılar bırakmadı mı?
¡¡¡
Hukuka karşı çıkalım demiyorum. Yapanın yanına kar kalsın demiyorum. Kimse cezasız kalsın demiyorum.
Ama bunu da kabul edelim.
Nişanyan Evleri Şirince’ye aynı bir renk kattı.
Paylaş