Paylaş
Siyaset malzeme ister, kulis ister.
Keşke daha çok proje istese...
Ama bugünün Türkiye’sinde ne yazık ki politika böyle yapılıyor.
Cevaba cevap veriliyor, basın bülteni yollayarak siyaset yapıldığı zannediliyor.
Neyse...
Cumhuriyet Halk Partisi aday adaylığı sürecini erken başlattı; önce temmuz sonuna kadar başvuruların yapılmasını istedi, sonra da bunu 2 Eylül’e uzattı.
AK Parti için bu süreç 21 Ekim’de başlıyor.
Genel Merkez henüz aday adaylığının bitiş sürecini açıklamış değil.
MHP’de ise tarih yok, konuşulan adaylar var.
Ama şuna emin olun ki; Yüksek Seçim Kurulu’nun takvimine uyulur, listeler erkenden açıklanmaz.
Çünkü YSK, kamu görevlileri için istifa süreci öngörüyor, aday olmak isteyenler aralık ayı başından itibaren muhtemelen istifa edecekler. Süreci bundan önce başlatırsanız, kamu görevlilerinin aday olma imkanı ortadan kalkar. Çünkü istifa ederlerse mesleğe geri dönemezler.
Bir kenara not edin; adayların kesin belirlenmesi ocak ortasını, sonunu, hatta şubatı bulur.
O yüzden CHP için 2 Eylül tarihi bir dezavantaj oldu.
İzmir’den örnek verelim.
İlçelerde o kadar çok aday adayı var ki; mevcut başkanı eleştiremiyorlar, eleştirdiklerinde rakip partiye koz verdiklerini düşünüyorlar, eleştirmeseler siyasetin doğası gereği hiçbir şey yapamadıklarını zannediyorlar.
Neresinden bakarsanız bakın sıkıntılı bir süreç...
CHP; bunu yaparken parti teşkilatlarında çalışanların zamanında bu koltukları boşaltmalarını ve yerlerine gelecek isimlerle seçimlere hazırlanmayı düşündü.
Masa başında bu doğru bir strateji olarak görülebilir.
Ama işin pratiğinde bu yaşananlar CHP’nin hanesine eksi yazabilir.
AK Parti’de ise aslında aday çok, Genel Merkez’in işareti bekleniyor.
Ama partideki kulisler de hızlı çalışıyor.
Resmi olmasa da görüşmeler yapılıyor, temaslar kuruluyor.
Hatta basın ziyaretleri bile yapılıyor.
Daha önce yazmıştım.
Hangisi doğru...
CHP’nin mi yaptığı, AK Parti’nin mi, kestiremiyorum.
Ama şunu görüyorum.
Yüksek Seçim Kurulu bundan sonraki seçimler için daha gerçekçi takvimler yapmalı.
45 gün kala listelerin kesinleşmesi yerine, mümkünse üç ay, belki de altı aylık dilimleri gündemine almalı.
Düşünün...
Seçimlere 45 gün kalmış ve son güne kadar aday olup olmayacağı belli olmayan siyasetçi ordusu...
Kendini nasıl ifade edecek, nasıl anlatacak, nasıl tanıtacak, projelerini anlatma fırsatı nasıl bulacak.
Mümkün değil...
O yüzden bu seçim takvimi mevcut başkanların şansını artırıyor.
Partiler de riske girmek yerine tercihlerini daha çok mevcut başkanlardan yana kullanıyor.
BRAVO ÖMER
Gezi olayları mizahı bizlere yeniden hatırlattı.
Bakıyorum; karikatür dergilerine olan ilgi geçmişteki gibi artmaya başladı.
Benim alışkanlığım devam ediyor, karikatüre de bayılıyorum.
Çünkü karikatür çok etkilidir, sayfalar dolusu bir yazıyı anlatır, saatlere sığan konuşmaları bir kareye sığdırabilirsiniz.
O yüzden karikatüristlere her zaman hayranlık duyarım.
İzmir’in çok başarılı bir karikatüristi de var; Ömer Çam...
Sırbistan’da bu yıl düzenlenen 17. Kragujevac Savaşa Karşı Uluslararası Karikatür Bienali’nde Ömer Çam Altın Plaket’le ödüllendirildi. Bu Ömer’in 38’inci ödülü...
İkinci Dünya Savaşı sırasında (1941) bölgede yaşanan katliamın dünya üzerinde hiçbir yerde tekrarlanmaması umuduyla yapılan etkinlikte Gümüş Plaket Polonya’dan Pawel Kuczynsky’e, Bronz Plaket ise Sırbistan’dan Aleksandar Blatnik’e verildi.
Ömer Çam; Dokuz Eylül Üniversitesi Grafik Bölümü mezunu; uzun yıllar İzmir’de reklam ajanslarında grafiker olarak çalıştı. İlk ödülünü henüz 18 yaşındayken kazandı. İstanbul’da karikatür sergileri açtı. Ayrıca birçok ulusal karikatür yarışmasının seçici kurullarında bulundu.
Tebrikler Ömer Çam...
ÇÖP MESELESİ
Bir önceki seçimde arsenikli su, bu seçimde de İzmir’in çöp arıtma tesisi...
Her iki konu da; teknik konular...
Siyasetçiler söylemek istediklerini söyledi; biraz da uzmanlar konuşsa...
Tabii siyasetçilerin yanında oturan uzmanları kastetmiyorum.
Bu konuyu bilen, bilmekten öte bugünün teknolojinin geldiği noktayı bilen ve bize anlatabilecek olanlar.
Çok sevineceğim.
Paylaş