Seçim havasında bir kampanya

Bir aydır meydan meydan geziyoruz, meydanları dinliyoruz.

Haberin Devamı

Şahsen konuşmaları, içerikleri ezberledim.

Yani bilgisayarımın başına otursam satır satır olmasa da, metinlerin büyük çoğunluğunu yazabilirim.
En başta gayet yumuşak giden ton, son haftalarda çok sertleşti.
Ve...
Referandumun normal akışından çıkıp neredeyse bir genel seçim havasına büründü.
Gittiğim toplantılarda konuşuyoruz.
Değişiklik tekliflerinin tamamının okunduğu, anlaşıldığı kanaatinde değilim.
“Evet” diyenlerin de, “hayır” diyenlerin de bir kısmı kulaktan dolma bilgilerle gidip oyunu kullanacak.
Belki okusalar, dinleseler, öğrenmeye çalışsalar; “hayır”lar “evet” ya da “evet”ler “hayır” olacak.
Hep söylemeye, anlatmaya çalıştık.
Bu; partilerin yarıştığı bir süreç değil, burada fikirler, öneriler yarışıyor.
Yönetim sistemi değişecek ya da aynı kalacak.
Genellikle son hafta kararsızlar bir karar aşamasına gelirdi, şimdi anketlere bakıyorum, hala küçümsenmeyecek bir miktar kararsız var.
Bu da söylediklerimi haklı çıkartıyor.
Referandum süreci bir genel seçim havasında geçti, sonuçları pazar akşamı göreceğiz.


Yabancı meslektaşlar soruyor

Yabancı gazeteci dostlarım soruyor.
“16 Nisan’da ne olur?” diye...
Geçtiğimiz seçimlerde anketler havada uçuşur ve aşağı yukarı sonuçlar sandık sonuçlarına yakın çıkardı.
Ama bu sefer şirketler hem geciktiler, hem de daha ihtiyatlı yorumlar yapıyorlar.
Bunda Amerikan seçimlerinin ve İngiltere’deki Avrupa Birliği referandumunun yanıltan sonuçları olabilir.
Daha doğrusu bazı araştırmacılar böyle düşünüyor.
Yabancı gazeteci dostlarıma benzer cevaplar veriyorum.


Bir Orhan İlhan geldi geçti

Fırsat bulup yazamadım.
Türk medyasının önemli isimlerinden biri geçenlerde aramızdan ayrıldı.
Orhan İlhan...
Orhan abi, bölge gazeteciliğinin en önemli isimlerindendi.
Bu masayı yönetmek ayrı bir beceri ister çünkü...
Şehirdeki gazeteciler kent içi haberler dışında, bölgeden gelen haberlere “taşra haberi” derler.
Aslında en iyi, en çarpıcı, gündemi sarsan haberler de buradan gelir.
Bazen muhabir masaya “iki satır bir bilgi” geçer.
Hepsi o kadardır.
Onu toparlamak, süslemek ayrı maharettir.
Orhan İlhan’ı da ben hep bir heykeltraşa benzetmişimdir.
Muhabir ham bir taşı atar, yontmak Orhan abiye kalmıştır hep...
Sonrasında o haberi yazı işlerine pazarlamak, manşete önermek ya da sayfalarda yer almasını sağlamak...
Bölge masalarının kralıydı o...
Bizim de çok sevdiğimiz abimiz, meslek büyüğümüz...
Bazı insanların yeri dolmaz.
Orhan İlhan işte o isimlerden biriydi.
Nur içinde yatsın...


Hep aynı yorum değil mi?

Siz de bu yorumu sıkça duymuyor musunuz?
“Şu 16 Nisan geçsin bakalım...”
Ya arkadaş; 17 Nisan sabahı hayat devam etmeyecek mi?
Edecek...
Ama gelin görün ki; iş yapmak isteyen de, planları olanlar da, karar alması gerekenler de hep aynı şeyi söylüyor.
“Hele şu 16 Nisan geçsin...”
Geçsin bakalım...

Haberin Devamı


24 saat siyaset

Bu ara Fransız kanallarını izliyorum.
Malum orada da seçimler var.
Adayların televizyon programlarına katılımlarını ölçmeye çalışıyorum.
Geçen hafta birlikte çıktıkları bir canlı yayın yaptılar.
Sert tartışmalar da yaşandı, bazı suçlamalar da dikkatimi çekti.
Ama bu kadar yoğun bir siyasete Fransız televizyonlarında rastlamadım.
Hep söylüyorum.
Bu kadar siyaset konuşan başka bir ülke var mıdır?

Yazarın Tüm Yazıları