Paylaş
Her yerde yemek yemem, her yerden giyinmem, bilmediğim yere gitmem.
Tarım ve Orman Bakanlığı'nın taklit, tağşiş listesini burada yayınlamayayım. İsteyenler listeyi bulup bir baksınlar… Ama eminim; denetimler artsa, yayılsa bu liste daha çok uzar.
Bazıları bu konuyu yüksek enflasyona bağlıyor, bazıları devlet politikalarını suçluyor, bazıları bozulan ekonomik dengelere bağlıyor. Hepsi olabilir, bazen ayarlar kaçabilir, dengeler bozulabilir.
Ama önce herkes kendisine bakacak; devleti, hükümeti, ekonomi yönetimini suçlamak yerine kendi yaptıklarına bakacak.
Her vatandaş önce kendine sonra topluma karşı sorumludur.
Bize düşenleri yerine getirmeden başkalarını suçlamak, meselelerin çözümünde bahaneler aramak bizi bir yere götürmez.
Tabii son olaylar Köfteci Yusuf üzerinden yapılıyor.
İşletmenin sahibi kendini savunuyor; ne kadar doğru, ne kadar eksik ben bilemem.
Devletin mekanizmaları çalışır, adalet yerini bulur.
Ama mesele sadece Köfteci Yusuf mu?
“Yüzde 100 keçi sütü” diyen bir işletmede, “yüzde 100 inek sütü” çıkması meselemiz değil mi?
“Natürel zeytin yağı” denilen işletmelerde; zeytinyağı kadar başka yağların da olması meselemiz değil mi?
“Ödüllü peynir” diye satılan peynirde; süt tozundan başka bir şey çıkmaması meselemiz değil mi?
Yazıyı şöyle bitireyim.
Mesele biziz, hepimiz…
Bu ülkede şikayet ettiğimiz şeylerin düzelmesini istiyorsak, önce kendimizi düzeltelim.
İnanın her şey daha iyi olur.
Adana’ya gitmek alışkanlık oldu
Haftaya Adana’dayız.
ADANA Lezzet Festivali artık uluslararası oldu ve sekizincisi yapılacak.
Bu yılki tema “Kökleriyle Adana” olacak.
Daha önce İzmir Valisi olan Yavuz Selim Köşger şimdi Adana’da…
Dedi ki:
“Adana, yalnızca eşsiz yemekleriyle değil, aynı zamanda mutfak kültürünün ardındaki hikayelerle de tanınan bir şehir. Yüzyıllardır bu topraklarda şekillenen yemek kültürümüz, Adana halkının hoşgörüsünü, çalışkanlığını ve yaşam enerjisini yansıtır. Misafirperverliğimiz, sofralarımızda buluşan lezzetlerle hayat bulur. Adana’mızın derin, tarihi ve köklü mutfağını tüm dünyaya tanıtmak istiyoruz.”
Geçen yıl 923 bin kişi bu festival için gelmiş. Bu sene hedef 1.5 milyon ziyaretçi, dört günde 3 milyar liralık bir katkı bekleniyor.
Adana’da iklim değişikliğini, su ve enerji kaynaklarındaki daralmayı, tarımı, toprak ve sağlıklı gıda erişimini de konuşacağız. Social Gastronomy Movement (Sosyal Gastronomi Hareketi) ve Ebru Baybara Demir işbirliğiyle dünyanın farklı ülkelerinden Adana’ya gelecek uzmanların katılacağı bir zirve düzenlenecek.
Altın Koza Film Festivali, Portakal Çiçeği Karnavalı ve diğer festivaller Adana kent kültürünün bir parçası oldu.
Başkan Zeydan Karalar diyor ki:
“Adana’mızı; sanayi, ticaret ve tarım kenti olmasının yanında bir turizm kenti haline getirmek istiyoruz. Tarihte 16 kavmin yaşadığı kentimiz, tarihini lezzete evirmiş, nefis lezzetler diyarıdır. Elbette ülkemizin her köşesi çok önemli ve farklı güzel lezzetlere sahip ama Adana başka.”
Adana’ya gitmek alışkanlık oldu.
Musk bir oyun değiştirici mi?
TESLA'daki satış büyümesi yavaşladıkça; Elon Musk şirketin geleceğini otonom sürüş teknolojisine bağladı.
Musk’ın, “Uyuyakalıp varış noktanıza ulaştığınızda uyanabilirsiniz” dediği bu araçlarla ilgili pek çok yorum var.
“Olabilir ama çok ileride” diyenler de var, Musk’ı hayalci bulanlar da…
Ama bazıları var ki bence dikkate alınması gereken…
Örneğin sürdürülebilir ulaşıma yatırım yapan ancak Tesla'da hissesi olmayan özel sermaye şirketi Mobility Impact Partners'ın ortağı Shay Natarajan, şöyle diyor:
“Bu bir oyun değiştirici. Bu teknoloji iyi çalışırsa, kişisel araç sahipliğini ve mobiliteyi tamamen değiştirir.”
Natarajan, navigasyon için kameralara dayanan Tesla'nın teknolojisinin, Musk'ın söz verdiği gibi her koşulda çalışıp çalışamayacağını sorguluyor. Ama diğer otomobil üreticilerinin çoğu da insanları ve nesneleri tespit etmek için lazer sensörleri kullanıyor.
Yine muhafazakar yorumculardan CFRA Research'ün kıdemli hisse senedi analisti Garrett Nelson, “Kendi kendine giden bir taksi olarak işlev görebilecek bir otomobilin ortaya çıkması için hala birkaç yıl var ve çok sayıda teknolojik engel, güvenlik testi ve düzenleyici onay hala önümüzde duruyor” diye konuşuyor.
Dikkat ederseniz; birkaç yıl diyor.
Birkaç yıl nedir ki…
Anlayacağınız; oyun planları değişiyor. Olmaz diye baktığınız her şey bir anda değişiyor.
Geleceğe hazırlanın…
Sürücüsüz arabalar bizde
nasıl çalışır acaba?
YENİ ekonomilerle, yeni teknolojilerle ilgili her yeni haberi okuduğumda elbette Türkiye’yi düşünüyorum.
Örneğin Tesla, elektrikli araçlarının sahiplerine Denetimli Tam Otonom Sürüş adını verdiği bir sistem için aylık abonelik satıyor. Ancak şirket, yazılımın bir hata yapması durumunda, bunu kullanan sürücülerin her an müdahale etmeye hazır olması gerektiğini söylüyor.
Üstelik Tesla bu alanda çalışan tek şirket değil.
Çin'de teknoloji devi Baidu, halka açık sokaklarda otonom taksileri test ediyor. Google'ın ana şirketinin bir yan kuruluşu olan Waymo, yıllardır sürücüsüz taksi hizmeti veriyor.
Sürücüsüz bu araçlar İstanbul’da, İzmir’de trafikte olsa acaba neler olur; diye arada düşünüyorum.
Her şeyin otomatik, sisteme bağlı olduğu bu sistemler Türkiye’de nasıl çalışır?
O navigasyon yeri tam tarif edebilir mi? İzinsiz kapatılan sokakları, sürekli inşa halindeki kaldırımları, kırmızı ışıkta geçen arabaları, yayaları bu sistemler nasıl kontrol edecek?
Hele son yıllarda artan, bir anda karşımıza çıkan motorlu sürücüleri Tesla, Baidu, Waymo nasıl fark edecek?
İşte bu ayrıntıları bilemiyorum.
Sanki her yer geçer, bize an son gelir bu sürücüsüz arabalar gibi geliyor.
Paylaş