Paylaş
Bir siyasi partideki en zor görevlerden biri il başkanlığıdır. Yetkiniz sınırlıdır, bitmeyen, arkası kesilmeyen istekler vardır.
Beklentiler; bir sürü ricalar...
Bir de bunu iktidar partisinde değil; muhalefette yapıyorsanız, işiniz çok daha zordur.
Kaynak bulmak derttir; bazen kirayı ödeyecek para bile bulamazsınız.
Bir yanda beklentiler, bir yanda olanaksızlıklar...
“İş bulun” talepleri...
Elinizde sihirli bir değnek bile olsa, kapınıza gelenlere iş bulma şansınız yoktur.
Söyler misiniz; bu kadar sıkıntının içine neden girilir, neden il başkanı olmak istenir?
Elbette siyasi bir gelecek için; bu bazen belediye başkanlığı olur, bazen milletvekilliği, bazen de partinin farklı yerlerinde etkili, yetkili, görevler için...
Peki bu kadar uğraşıp; listenin sonunda bile yer alamamak nasıl bir duygudur?
Bir hayal kırıklığıdır değil mi?
Hem de koca bir hayal kırıklığı...
CHP İzmir’de iki dönem il başkanlığı yapan Rıfat Nalbantoğlu; 26 kişilik milletvekilliği listesinde yer bulamadı.
Nalbantoğlu bir daha siyaset yapar mı, yapmaz mı; tabii ki kendisinin kararı...
Rıfat Nalbantoğlu’nun dışında Kemal Karataş da aynı şekilde liste dışında kaldı. Belki Genel Başkan Deniz Baykal olsaydı; Karataş ismi listenin başında yer alacaktı.
Ama dönem değişti, rüzgar farklı esti ve listeler farklı şekillendi.
Madalyonun bir yüzü böyle...
Diğer yüzünde de Alaattin Yüksel örneği var. Yüksel, siyasetten vazgeçmedi, inat etti, partisini terk etmedi, mücadelesine devam etti. Sonuçta...
Alaattin Yüksel, bugün ikinci bölge birinci sıradan vekil adayı ve partisinin genel başkan yardımcılarından biri...
Bir yanda Rıfat Nalbantoğlu, Kemal Karataş örneği var; diğer yanda Alaattin Yüksel...
Siyasete girenler; bu yarışı ve sonuçları baştan kabul edecek.
Ve madalyonun hangi yüzünde yer alacaklarını kendileri tercih edecek.
Canan Arıtman’ın icraatı ve son yorumları
Kabul edelim ki...
CHP İzmir milletvekili Canan Arıtman, Meclis’in renkli isimlerinden biriydi. Bazen öylesine bireysel girişimler, eylemler, yorumlar, çıkışlar yaptı ki... Kamuoyu günlerce Canan Arıtman’ı konuştu. 8 Mart’ta Meclis’te Başbakan’ın oturduğu koltuğa gidip siyah çelenk bırakmasını bile hepimiz konuşmadık mı? Bunun gibi çok eylem var. Bana göre Canan Hanım; diğer birçok kadın vekilden çok daha fazlasını yaptı, bazı konularda da çok başarılı oldu. Ancak son çıkışını doğru bulmuyorum. Canan Arıtman diyor ki:
“Tasfiye operasyonuna devam edildi. Budama yapıldı. İktidarı hedefleyen kendi kolunu, bacağını kesmez. Listelere bakarsanız iktidarı hedefleyen bir liste değil. CHP’de değişimi değil, dönüşümü hedefleyen bir çalışma yapılmış. Neye dönüşüyor; çorbaya dönüşüyor. Çorba listesi olmuş. Laf olsun listesi olmuş.”
“Kol kırılsın, yen içinde kalsın” demiyorum. Zaten bu bizim işimiz değil. Ama yıllardır partiye hizmet etmiş ve önemli görevler üstlenmiş kişilerin; hele hele “İktidarı hedefleyen bir liste değil” yorumunun da farklı okunduğunu söylemeliyim.
Deniz Baykal’ın bile “Baykalcılık yok, CHP’lilik var” dediği bir süreçte hem de...
“Kaç tanesi hak ediyor” tartışması
Listeler her yerde tartışılıyor. Türkiye’nin ilk sanal platformlarından biri olan “İzmir İçin Düşünceden Eyleme” grubunda da yorum üstüne yorum yapılıyor. Elbette hayal kırıklıkları var, sürprizleri farklı yorumlayanlar, bardağın dolu tarafını da, boş tarafını da görenler... Ama bir cümle dikkatimi çekti. Deniliyor ki... “Kaç tanesinin İzmir’i hak ettiğini düşünelim...” Bu yoruma yorumlar da devam ediyor.
Necip Kalkan’ın liste dışı kalması
İzmir Ticaret Odası Meclis eski Başkanı Necip Kalkan, liste dışında kalmayı içine sindirmiş gibi gözüküyor; “Bundan sonra nefer çalışacağım” diyor. Yani siyasete devam edeceğini ifade edilyor. Ama birkaç gündür konuşulanlara bakılacak olursa; Necip Kalkan’ın içine sindirdiği olayı İzmirliler sindirmemiş. Hatta AK Parti’ye oy vermeyecekler bile “Necip Kalkan’ın listede olmaması bir eksiklik” diyor.
Bizden söylemesi...
Paylaş