Merak etmeyin trafik cezaları hemen başlamıyor

Haber şöyle...

“İzmir’de kameralı radarlar için son kontroller yapıldı. Pazartesi gününden itibaren cezalar kesilmeye başlanacak, dikkat edin...”
İnsanlarımız genelde ceza kısmıyla ilgilendiği için, İzmir’de yakında hayata geçecek bu akıllı trafik sistemiyle ilgili çok az şey biliyorlar.
Ben size anlatayım...
Öncelikle ceza kısmı henüz başlamıyor.
Bunun için İzmir Büyükşehir Belediyesi ile İzmir Emniyet Müdürlüğü arasında öncelikle bir protokol imzalanması gerekiyor.
Bu henüz yapılmış değil...
Sistemle ilgili çalışmalar bitmek üzere, Toros’taki merkezin son kontrolleri yapılıyor.
Peki bu akıllı sistemle hayatımızda neler değişecek?
Bir kere İzmir’in tamamındaki kavşaklar, ana caddeler, önemli sokaklar kamerayla izlenir hale geliyor.
Ana amaç, trafiğin akışını düzenlemek ve iyileştirmek.
O yüzden kavşaklara yerleştirilen özel luplar trafiğin fotoğrafını değil, MR’ını her dakika çekecek.
Örneğin, Alsancak trafiğinde sıkışıklık mı var, lambaların kırmızı ışık süreleri anında değiştirilecek.
Ama bir sonraki aksın kontrolünü de yine bu akıllı sistem ayarlayacak.
İhlal yapmanız kısıtlanıyor.
Yine başka bir örnekle Alsancak Talatpaşa’da arabanızı park ettiğinizde bunu sadece siz değil, bütün İzmir öğrenecek.
Çünkü akıllı kameralar bunu tespit edip anında ana merkeze bildirecek.
Kırmızı ışıkta mı geçtiniz, gece geç saat miydi, fark etmeyecek yine anında sisteme aktarılmış olacak.
Bir de yönlendirmeler olacak.
Altınyol’da yoğun bir trafik mi var, size tabelalardan yönlendirmeler gösterilecek, başka yolları kullanmanız tavsiye edilecek.
İtfaiye arabalarının tamamına çipler takılmış, yangın yerine giderken araçlar hangi yolu kullanması gerektiğini araca bu çipler söyleyecek ve ana merkez trafiği buna göre düzenleyecek.
İl sağlık müdürlüğüyle bir çalışma da başlatılmış, aynı çiplerin ambulanslara da takılması gündemde.
Ambulansın gittiği yerler yönlendirmelerle en kısa sürede hastaneye ulaşması sağlanacak.
Bence siz ceza kısmına takılmayın, bu sistem İzmir trafiğini rahatlatacaktır.
Cezalar ne zaman mı başlar...
İşte o da protokole bağlı, belediye ile emniyet anlaşılırsa cezalar da başlar.
O zaman da bunu duyururum, merak etmeyin...

BU YAZI
Algıyı yönetmeyi kolay görenlere

REFERANDUM sürecinde bir kez daha gördük ki, algıyı yönetmek şirketler için artık hiç de kolay değil.
Aslında uzun zamandır eleştirdiğim bir konu bu...
Şirketler genellikle kurumsal iletişimi, algıyı yönetmeyi önemsemiyorlar ya da öncelik sıralamasında çok gerilere atıyorlar.
Oysa bu konu ailenin, şirketin üst yönetiminin öncelikle konuşması, mutabık kalması ve üzerinde stratejileriyle anlaşılması gereken bir konu...

***

Yıllarını itibar yönetimine harcamış olan Salim Kadıbeşegil’i aradım.
Dedim ki...
“Ne diyorsun?”
Cevabı şu oldu.
“Markalar siyasete bulaştı...”
Ve devam etti...
“Tüketiciler markalar karşısında zaman zaman boykot silahına başvurur. ‘Görürsün gününü’ anlamında markalara ders vermenin uygulamadaki yansıması olan boykotlar markaları gerçekten hizaya getiriyor mu, tartışılır. Üründen ve vaatlerden kaynaklanan sıkıntılar nedeniyle boykotla taciz edilen markalar belki kendilerine çeki düzen verip yollarına devam ederler. Özellikle tüketici şikayetlerini kulak arkası yapmayı alışkanlık haline getirmiş markalarda sık rastlanan bir durumdur bu. Ama işin içine siyaset girince bu boykotlar farklı bir anlam ve derinlik kazanıyor. Bize şöyle öğretmişlerdi; ‘markaların siyasetle işi yoktur.’ Ama ABD başkanlık seçimlerinin sonucunda görüyoruz ki, markalar siyasette de taraf olabiliyorlarmış! Dahası, ‘var olmak-yok olmak’ meselesi haline bile dönüşebiliyormuş.”

***

Kadıbeşegil, ABD’den örnekler veriyor...
“Trump’ın siyasetine karşı duruş sergileyenler arasında NBA takımları da var. Milwaukee Bucks, Dallas Mavericks ve Memphis Grizzlies, Trump’un otellerini boykot kararı aldı. Gelişmeler Trump’ın kızı Ivanka Trump’ın işlerini de etkiledi. Tüketicilerinden gelen boykot çağrıları üzerine Amerikalı perakendecilerden arka arkaya Ivanka Trump markalı ürünlerin satışını durdurma kararı geliyor. Önde gelen perakende zincirleri Macy’s, Nordstrom, Neiman Marcus, TJ Maxx, Marshalls, mobilya şirketi Myfair, Bellacor Ivanka Trump markalı ürünlerin satışlarına ‘yok’ denecek düzeye düştüğü gerekçesiyle son verdiler. Trump’ın da eli armut toplamıyor! O da tüketicileri FBI ile işbirliği yapmaktan kaçınan Apple’ı boykot etmeye davet etti! Ama görüldü ki, kendisi de Apple telefon kullanıyormuş!”

Bu yorum şirketler için önemli

SALİM Kadıbeşegil’e şu soruyu sordum...
“Her marka bir gün boykot edilme tecrübesini tadacak mı?”
İşte cevabı...
“İşin içine siyaset girince sonuçları kestirmek zor... Özellikle sosyal medya fenomeni içinde olduğumuz bu dönemde bir boykot çağrısının arkasında bir saat sonra kaç kişinin toplanabileceğini ve markanın finansallarının bundan nasıl etkilenebileceğini öngörmek kolay değil.
Her marka günün birinde bir boykot kurbanı olabilir. Bunun sonucunda sendeleyebilir, ama düşmez! Bu iyi haber... Hırpalanmış bir şekilde üstünü başını düzeltir, yoluna devam eder. Ancak bir de kötü haber var, kamuoyunun gündemine bir boykotla geleceklerinden başka defoları da gün ışığına çıkabilir. İşte bu defolardan her hangi biri boykota zemin oluşturan konudan bağımsız o markada daha ciddi bir hasar oluşturabilir. Kendini toparlaması zaman alır, finansalları daha çok etkilenir, itibarı ile ilgili soru işaretlerini ortadan kaldırmak astarı yüzünden pahalı bir hale gelebilir. Pazarlamanın temel kurallarından biri olan markaların siyasete bulaşmamalarının günümüzde bir geçerliliğinin kalmadığını görüyoruz. Markalar her ne kadar siyasetin kıyısında köşesinde pozisyon almak isterlerse istesinler her an bir tüketici başkaldırısı ile taraf olmaya zorlanabilirler.”