İyi ki kamu bankaları var

Özelleştirmelere kesinlikle karşı değilim; hatta destekliyorum.
Devletin ekonomideki payı ne kadar az olursa bana göre o kadar iyidir.
Devletin kontrol eden, koordine eden, regüle eden bir görevi olması gerektiğini düşünüyorum.
Çünkü öyle gün geliyor ki; devletin müdahale etmesi gerekebiliyor.
O yüzden kamu bankaların asla özelleştirilmemesi gerektiğini düşünüyorum.
Türkiye’ye yabancıların özellikle bankacılık sektörüne ilgisi hiçbir zaman kesilmedi.
Bugün de öyle, gelecekte de devam edeceğini biliyorum.
Ama bakın pandemi süreci bütün ekonomileri durma noktasına getirdi.
Yani yaşadıklarımız Türkiye’ye özgü değil.
Her ekonomi kendi çözümlerini üretmeye, bazen de global çözümler bulma çabasına giriyor.
Kamu bankaları inşaattan beyaz eşyaya kadar birçok ürün için yeni kredi olanakları sundu.
Bunun piyasada bir canlanma yarattığını izliyorum.
Bu sevindirici...
Her zaman söylüyorum;
Türkiye’nin ekonomisini, geleceğini yorumlarken sadece rakamlara göre hareket etmemek gerekir.
Ülkelerin sosyolojilerini, psikolojileri bazen rakamlar anlatamaz.
Ve diyorum ki;
İyi ki kamu bankaları var.
Özelleştirmeye tam destek vermeme rağmen bazı alanlarda ve yeteri miktarda kamunun olması faydalı oluyor.
Faiz oranlarında gördüğümüz gibi...

Yaşadıklarımızdan
dersler çıkaralım

GAYRİMENKUL sektörü hareketli...
Konutta faizler tarihi seviyelerde olunca bu ilgiyi normal karşılıyorum.
Yine de birkaç uyarı yapmak istiyorum.
Birincisi konut stoklarını bundan sonra iyi yönetmemiz gerektiğini düşünüyorum.
Arz dengesi kaçınca talep de olmayınca sektör derin bir durgunluğa giriyor.
Konut ihtiyacımız elbette bundan sonra da olacak.
Ama unutmamak lazım ki; nitelikli konut üretiminde hala sorunlarımız var.
Dünya akıllı şehirleri teşvik ederken bizim binalarımız akılsız olamaz.
Yap sat denilen bir modelle gayrimenkul sektörü finanse edilemez.
Türkiye’nin ihtiyaçlarını dikkate almayan konutlarla devam edilemez.
Dikey binalarla modern şehirler yarattığımız düşünülemez.
O yüzden yaşadığımız o zor günleri konut üreticileri asla unutmamalı.

 
Fiyatları devlet
kontrol etmeli

BİR şey daha dikkatimden kaçmıyor.
Faiz oranları düştü.
Gerçekten de konut ihtiyacı olanlar için büyük bir fırsat var.
Ama takip ettiğim ilanlarda faiz düşüşüyle birlikte ciddi artışlar da görüyorum.
Bence devlet burada da müdahale etmeli.
Güncel listeleri kontrol etmeli.
Arz talep dengesi değil, piyasa namusu burada önemli olmalı.
Zaten markalı konutlar bunu yapmıyor.
Kolay da marka olunmuyor.

 
Maskesiz çıkmayalım

DÜN biraz şehir turu yaptım.
Tabii arabayla...
Ve gördüklerim beni çok şaşırttı.
Uzmanları dinledikçe pandeminin geçmediğini öğreniyorum.
Ama sokağın hali beni çok ürkütüyor.
Maske zorunlu hale getirilmeli.
Yıl sonuna kadar hükümet maskesiz sokağa çıkılmasını engellemeli.
Bakın dünyada başarılı örnekler var.
Hong Kong onlardan biridir.
İlk günden bu yana maskesiz sokağa çıkmaya izin vermedi.
Ama hayatın durmasını da istemedi.
Vaka sayısının da, ölüm sayısının da az olduğunu izliyoruz.
Maskeli hayatın zor olduğunu biliyorum.
Ben de sevmiyorum.
Ama hem kendime hem yakınlarıma zarar gelmemesi için maskesiz çıkmıyorum.

 
Türkiye bu süreçte ayrışabilir

DÜNYA ekonomisinde normalleşme hemen olmayacak; bu net...
Piyasalar için V, reel ekonomi için U tarzı bir geçişin olacağı söyleniyor.
Ben L diyenlere, çok kötümser olanlara inanmıyorum.
Bir de Türkiye’nin bu süreçte ayrışacağını düşünüyorum.
ABD’yle Çin arasındaki gerilim artacaktır.
Türkiye üreten bir ekonomi; buna yapay zekayı, dijital teknolojileri de ekleyerek yeni bir başarı öyküsü yazabilir.
Ben Türkiye’nin geleceğine inananlardanım.
Türkiye ekonomiye odaklanmalı, demokrasisini güçlendirmeli.
Göreceksiniz karlı çıkacağız.