Paylaş
TÜSİAD’ı kuran, fikrini geliştiren, sivil toplumculuğu Türkiye’de büyüten iş insanları, sonra da İzmir’de benzer bir yapıyı kurmak istediler.
Yine bir mart ayıydı.
16 Mart’tı...
Ve yıllar 1992’yi gösteriyordu.
Ben de o günlerde ekonomi sayfalarını yöneten biri olarak iş dünyasındaki bu gelişmeleri en yakından takip edenlerden biriydim.
Gerçekten de 90’lı yıllar Türkiye’nin siyasette dalgalı geçen yıllarıydı.
Koalisyonlar, bugün olduğu gibi yeni anayasa arayışları, Türkiye’nin ihracatta kendini gösterdiği yıllardı.
TÜSİAD kadar ESİAD’ın da Türk ekonomisinin büyümesinde, gelişmesinde, değişiminde büyük katkısı vardı.
Özellikle de Avrupa Birliği ile ilişkilerde üstlendiği misyon asla unutulmamalıdır.
Avrupa Birliği bürosu olarak birçok proje hayata geçirildi, ilişkiler kuruldu ve her adım bu süreçte büyük katkı sağladı.
Benim için ESİAD’ın bir önemli misyonu da Türkiye’nin geleceği için daha güçlü demokrasi vurgusunu hep güncel tutmasıdır.
Yıllar içinde bütün başkanları takip ettim, birçok toplantısına katıldım.
Başkanların ekonomiden daha fazla demokrasi talepleri ve buna katkıları her zaman üst düzeyde olmuştur.
Tarafsız, siyasetten uzak ama siyaset kurumunun güçlenmesi için her zaman kurumsal bir hafıza da var olmuştur.
O yüzden ESİAD benim için her zaman dikkatle izlenmesi gereken kurumların başında gelmiştir.
Geçen gün bir bayrak değişimi gerçekleşti.
Fadıl Sivri başkanlığı Mustafa Karabağlı’ya devretti.
Gelenek yine değişmedi, başkanlar konuşmalarını yine aynı tonda ve istekte yaptı.
Özetle;
“Türkiye’nin geleceğine, demokrasisine inanıyoruz” dediler.
Ben de aynı görüşteyim.
Ekonomide reform beklentisi güçlü
PANDEMİ döneminde sivil toplumculuk gerçekten zor oldu. Yüz yüze buluşamayınca, dijital toplantılar kaçınılmaz oldu. Üyelerin motivasyonunu sağlamak kolay değildi. ESİAD’ın Başkanı Fadıl Sivri’nin asıl işi IT olunca ve dijital dünyanın tam ortasından gelince belki de süreç derneğin lehine gelişti.
Dijital birçok toplantıya katıldım, izledim ve gerçekten farkındalık yaratan etkinlikler oldu.
Fadıl Sivri’nin dünkü konuşmasındaki şu vurgu da dikkat çekiciydi; “Yükselen faizin yeniden düşürülmesini herkesten çok yatırım yapmak isteyen sanayici ister, ancak mevcut durumda yüksek enflasyon, kurlarda oynaklık ve uzun vadeli finansmana ulaşım imkânlarının artması, yabancı yatırımcının Türkiye’ye bakışı da bir o kadar önemli ve çözüme ulaşması gereken unsurlar. Katılımcı bir yöntemle hazırlanmış, küresel gelişmeleri dikkate alan, sağlam parametrelere dayanan, popülizmden uzak ve kararlılıkla uygulanan yapısal reformlar uzun zamandır beklentimiz.”
Genel kurul salonundaki genel beklenti de bu yöndeydi.
İş dünyası yapısal, uzun vadeli reform beklentisi içinde...
Hala maskeye alışamadım
PANDEMİ nedeniyle uzun zamandır kalabalık toplantılar yapılmıyordu. En son yasaklar biraz gevşetilince genel kurullara da izin çıktı. Öyle olunca da ertelenmiş toplantılar peş peşe yapılmaya başlandı.
Ben de maskemi takıp gittim.
Böyle bir genel kurul fotoğrafı önüme bir yıl önce gelseydi şaka zannederdim.
Herkes maskeli, mesafeli...
Bana hala garip geliyor.
Elbette maskemi takıyorum öyle dolaşıyorum ama alışamadığımı da söylemem gerekiyor.
Anılar önümden şöyle gelip geçti
ESİAD’ın 22’in Genel Kurulu’nda salona şöyle bir baktım.
16 Mart 1992’ye gittim.
O gün salonda kimler yoktu ki...
Selçuk Yaşar, Mazhar Zorlu, Şinasi Ertan, Melih Özakat, Raşit Özsaruhan, Öner Akgerman, Oğuz Tatiş, Tufan Ünal, Samim Sivri...
Türkiye’de ilkleri yapan sanayiciler, girişimciler...
Şimdi çoğunun çocukları bu misyonu devam ettiriyor.
Kurucuların büyük bir emekle kurdukları kurumlar şimdi kuşaktan kuşağa aynı misyonla, hedefle devam ediyor.
Bir gazeteci olarak bu değişime tanıklık ettim.
Ve dün gece birkaç yakın dostla o anıları anlatıp keyifli vakit geçirdik.
Paylaş