Paylaş
AK Parti İstanbul ve Ankara’ya partinin kuruluşunda yer almış, bakanlık, belediye başkanlığı yapmış çok deneyimli isimleri koydu.
Binali Yıldırım ve Mehmet Özhaseki gerçekten de AK Parti’nin önemli isimlerinden, ağır toplarından.
Yine İzmir adayı Nihat Zeybekci de; Denizli Büyükşehir Belediye Başkanlığı, milletvekilliği ve iki dönem Ekonomi Bakanlığı yapmış biri.
Seçim kampanyasının dili de buna uygundu. Kentleri dönüştürecek büyük projelerini anlattılar. Bütün bunları yapmak için de geçmiş icraatlarını referans gösterdiler.
***
CHP’yi de günlerce konuştuk.
Kulis bilgileri aktardık. Şu isim öne çıkıyor dedik. Birkaç gün sonra bir başka ismin konuşulduğunu aktardık.
Ama adaylar açıklandıktan sonra anlaşıldı ki; CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun kafasında aslında isimler çok önceden netleşmişti.
İlçe belediye başkan adaylarından yola çıkarak bir strateji izlenmişti.
Ekrem İmamoğlu Beylikdüzü’nde, Mansur Yavaş Beypazarı’nda, Tunç Soyer Seferihisar’da başkanlık yapmıştı.
Bazen çok karmaşık gibi gözüken kulis bilgilerinin aslında çok sade bir stratejiye dayandığını görüyoruz.
CHP Antalya, Adana, Bursa’da da benzer bir yol haritası çizdi.
Şimdi elbette sonuçların kesinleşmesini bekliyoruz.
Ama her seçimin her parti için bir mantığı olduğunu bilmemiz gerekiyor.
İşte seçim sonuçları sade gibi gözüken ama kendi içinde bir mantığı olan süreçlerin yönetiminden süzülüp geliyor.
Eski kampanya dönemleri bitti
ŞU bir gerçek...
Artık eskisi gibi pankart asma dönemleri yok.
Artık yere göğe parti bayrakları, flamalar asma dönemi de yok.
Artık eskisi gibi bangır bangır bağıran seçim otobüsleri dönemi de yok.
Peki ne var?
Farklı iletişim araçları, yöntemleri var.
Eskiden günlerce bitiremediğiniz, hatta iki parti temsilcilerinin birbirine girdikleri o yer kapmaca görüntüleri artık yok.
Bundan sonra da olmayacak.
Çünkü bir tuşla bunların hepsini yapar hale geldik.
Sosyal medyayla, haber portallarıyla, internet televizyonlarıyla kampanyaların süreleri de kısaldı, iletişim stratejileri de...
Ancak şunu söylemeden edemeyeceğim.
Sosyal medya ne kadar güçlü olursa olsun; bu gücünü geleneksel medyadan alıyor.
Yani içerik olmadan, bu içeriğin arkasını, içini dolduracak unsurlar olmadan sosyal medyanın da başarılı olması mümkün değil.
O yüzden kampanyalar artık hem zor, hem kolay...
Kolay çünkü büyük kitlelere ulaşıp dikkat çekebiliyorsunuz.
Zor çünkü anlık tepkiler, anlık kararlar bazen kampanyanın seyrini bile değiştirebiliyor.
Demokrasiyi büyültür
NİHAT Zeybekci seçim sonrasında “Özeleştiri yapacağız. Sonuçlardan ders çıkaracağız” dedi.
Son derece yumuşak ve demokrasiyi güçlendiren bir açıklamaydı. Ben Zeybekci’yi hem büyükşehir başkanlığı, hem de bakanlığı döneminde tanıyordum. Ama bu kampanya döneminde daha da yakından tanıma şansım oldu. Gerçekten de insan üstü bir tempoyla çalıştı. Seçim sonrası yaptığı açıklamalar da çok olumluydu. İzmir her zaman olduğu gibi yine farkını göstermiş oldu.
Soyer’e gelince
TUNÇ Soyer’i çok uzun zamandır tanıyorum. Bana göre Seferihisar’da bir öykü yazdı ve bu öykü karşılık buldu. Her zaman söylüyorum; başarı için iyi bir öykünüzün olması gerekir. Seferihisar Soyer’i parlattı. Seçim sürecinde bazı eleştiriler oldu. Soyer de bütün eleştirilere, sorulara sakin cevaplar verdi. Benim tanıdığım Tunç Soyer üslubundan asla taviz vermedi. Bu da demokrasiyi büyüttü. Soyer’in tavrı da İzmir’in farkını bir kez daha ortaya koydu.
Vatandaş da politize oldu
İTİRAZLAR, yeniden sayımlar devam ediyor. Öyle gözüküyor ki, 13 Nisan’dan sonra ancak gerçek gündeme döneceğiz. Eskiden bizler yani gazeteciler, siyasetçiler çok politika konuşur halkın gündeminde olmazdı. Şimdi bakıyorum. Bu sefer en fazla vatandaş konuşuyor. Ben üst üste gelen seçimlerin halkı hem politize ettiğini, hem de yorduğunu görüyorum.
Paylaş