Çeşme, Bodrum mu pahalı İbiza, Mikanos mu?

PANDEMİ döneminin en büyük mağdurları hizmet ve yiyecek içecek sektörüydü. Bir buçuk yılın yarısında kapalıydılar, diğer yarısında da yarı kapasiteyle çalıştılar.

Haberin Devamı



İşletmeci çok dostum var.
Çoğunun ne büyük sıkıntılar içinde olduğunu biliyorum. Bazıları yatırımda yakalandılar. İşlerini iyi yapıyorlardı ve doğal olarak da büyütmek istiyorlardı.
Ama hiçbiri pandemiyle karşı karşıya kalacaklarını düşünmemişlerdi.
Bu boşluktan sonra toparlanmaları kolay olmayacaktır.
Hepsini anlıyorum.
Bu yaz dönemi hepsine iyi gelecek eminim...
Görebildiğim kadarıyla restoranlar dolu, oteller yüzde 100’e yakın dolular…
Hepimiz dışarıdaki hayatı, kalabalıkları, dostlarımızı özledik.
Ve kendimizi dışarıya attık.
Bazı dostlarım gittikleri yerde ödedikleri adisyonları bana yolluyor.
Bu uzun kapanmayı, artan enflasyonu, üretici maliyetlerini, kiraları hepsini anlıyorum.
Ama geçen yılla, önceki yıllara göre kıyasladığımda rakamların gerçekten farklı olduğunu görüyorum.
Bu süreçte işletmelerin açılması için sayısız kere yazan biri olarak bugün de diyorum ki;
Rakamlara biraz bakın...
Çeşme’de, Bodrum’da ve bazı turistik bölgelerde ödenen bu adisyonları İbiza’yla, Mikanos’la biraz karşılaştırın.
Onlar mı pahalı, biz mi ucuzuz...
Yoksa tersi mi siz karar verin.

Haberin Devamı


Alaçatı’da eskiye dönüş mümkün

ÇEŞME Belediye Başkanı Ekrem Oran aylar öncesinden uyarmıştı.
“Sokağa taşan müziğe izin vermeyeceğiz” diye...
Bu sene geçmişe göre Alaçatı’nın, Çeşme’nin daha iyi olduğunu söylemeliyim.
Yasaklar biraz gevşer, 24.00 kuralı ötelenirse ne olur bilemiyorum.
Ama Çeşme’nin bu yıl biraz daha sakin olduğunu söyleyebilirim.
Aksi olur, gürültü artarsa cezaların kesileceğini de biliyorum.
Alaçatı içinde bazı işletmelere 40 bini aşan cezalar kesilmiş. Bunun etkisinin olduğu kesin...
Çünkü aynı işletmeye kesilecek ikinci, üçüncü cezalar katlamalı gelecek.
Şunu biliyorum.
Eski Alaçatı çok güzeldi.
Ve eskiye dönüş de mümkün...


Hem gençlere
hem düşünenlere
alkış borcumuz var

ALKIŞ Bale ve Müzik Okulu’nun iki kurucusu Hande Kurtaran ve Gülşah Taraşlı’yı daha önce yazmıştım. Bu okuldan yetişmiş birçok genç sanatçının olduğunu biliyorum. Güzel de bir şey yapıyorlar. Daha önce Antalya Kaş’ta yaptıkları uzmanlık sınıf eğitimlerini bu sefer Çeşme’de yapıyorlar. İmkanı olmayan gençler de bu kurslardan yararlanabiliyor. Klasik müzik alanında hepsi birbirinden değerli dünya çapında tanınmış sanatçılar öğrencilerle bir araya geliyorlar.
Hande de, Gülşah da müzik eğitiminin tekdüzeleşmiş basmakalıp algılardan çıkması gerektiğini düşünüyor. Bu master class yani uzmanlık sınıfları da karşılıklı araştırmayı, keşfetmeyi besliyor.
Ders verenlere baktım ve gençlerin çok şanslı olduğuna inandım.
Sanat yönetmenliğini maestro Hakan Şensoy üstlenmiş. Piyanoda Gökhan Aybulus ve Batuğhan Uzgören, kemanda Hakan Şensoy, Can Özhan ve Şeniz Serter Aybulus, viyolada Beste Tıknaz Modiri ve Efal Altun, viyolonselde Dilbağ Tokay, kontrbasta Onur Özkaya ve flütte Bülent Evcil var.
Bir buçuk yıldır evlerine kapanmış gençlerimiz için de bu organizasyon nefes almak gibi olmuştur.
Ben Çeşme Belediye Başkanı Ekrem Oran’ın yerinde olsam bu organizasyonu kalıcı hale getirir. Gençlerimizin kurslar sonunda yapacakları konserleri Çeşmelilerin beğenisine sunardım.
Çeşme sanatla, çocuklarımızla, gençlerimizle daha güzel olur.

Haberin Devamı


Bu ara İnstagram’cıyım

BU ara Twitter ne kadar sıkıcıysa, İnstagram o kadar eğlenceli söyleyeyim. Herkes pandeminin acısını çıkarırcasına kendini sokaklara atmış, arayı kapatmaya çalışıyor. Haklılar...
Ve ben gündemi değiştirecek olaylar dışında Twitter’a bakmamaya karar verdim. Hiç değişmeyen gündemler yerine “Bakın ne kadar çok eğleniyoruz, mutluyuz” diyenleri takip etmek en azından kafamın dağılmasını sağlıyor. Bazen bu mutlulukların, bu olumlu mesajların “mış gibi” yapılıyor olduğunu bilsem de, o sıkıcı gündeme takılıp kalmak istemiyorum.


Yurtdışına bir
yıl daha gitmem

BU ara yurtdışına seyahat etme niyetim yok ama olur da gidersem diye şöyle bir baktım.
İki Sinovac, bir Biontech aşılı olarak sadece birkaç ülkeye gidebiliyorum. Onlar içinde bazıları da PCR testi istiyor, ayrıca kalacağım oteli de kendileri söylüyor. Yani gel ama benim dediklerimin dışına çıkma diyor. Bu demektir ki; gerçek bir normalleşmeye daha uzağız. Benim de zaten bu ayrıntılarla uğraşmaya niyetim yok. Bir sene daha zorunlu olmadıkça bir yere gitmem.

Yazarın Tüm Yazıları