Paylaş
ŞUNU unutmayın hırs ve iddia farklı şeylerdir.
Kararında hırsa itirazım yok, ama aşırı hırsın insanın önce kendisine sonra çevresine verdiğini zararları biliyoruz.
İddiada ise hayalleriniz vardır, geçmişiniz, geleceğiniz vardır.
İddialı insanlar sadece kendilerini düşünmezler, insanlık adına da çalışırlar.
Ve bütün bunları yaparken çok temel bir kuralı unutmazlar.
Kendilerini bilirler...
Asıl gücün kendilerinde olduğunu bilirler ve hayatın aslında bugün olduğunu hiç unutmazlar.
Caroline Koç’un instagram hesabından yayınladığı son mesajı okumuşsunuzdur.
Okuduğumda bunlar aklıma geldi.
Diyordu ki...
“Bazen bir anın gerçek değerini (o an) bir hatıraya dönüşmeden önce anlayamazsınız...”
Ne kadar doğru...
Eminim çoğunluğunuz böyle düşünüyordur.
Caroline Koç’a sabır diliyoruz.
Gönüllere dokunabilmek
GEÇTİĞİMİZ dönemlerde üniversitelerde seçim zamanları siyaset meydanlarını aratmayacak halde olurdu. Bakıyorum bu sefer adaylar çok dikkatli bir ton kullanıyor. Üniversitenin olduğu yerde ton ve üslup böyle olmalı. Aksi kurumlara büyük zarar veriyor. Bu yılın ortalarında Dokuz Eylül ve Ege üniversitelerinde rektör seçimleri olacak. İki üniversitede de aday sayısı bir hayli fazla... Ben bunu da olumlu buluyorum. Üniversitelerimiz demokrasimiz için olmazsa olmaz kurumların başında geliyor. Ve gerçek demokrasiyi asıl buralarda işletmemiz gerekir. Neyse... Önümüzde uzun bir süreç var ve hem sütunlarımızda, hem sayfalarımızda adayların programlarını, projelerini çok sık gündeme getireceğiz.
Cuma günü Ege Üniversitesi’nde Prof. Dr. Yeşim Kirazlı rektör adaylığını açıklarken gönderdiği metni dikkatlice okudum...
Demiş ki...
“Parlak geleceğimizin sizlerin başarısında yattığını görmüş biri olarak, bu geleceği desteğinizle, sizlerle birlikte inşa etmek için Ege Üniversitesi Rektör Adayı olmaya karar verdiğimi büyük bir gurur ve heyecanla ilan ediyorum. Bu yolda her zaman ve her yerde sizlerin yanında olmak, gönüllerinize dokunabilmek ve her an ulaşılabilir olmak istiyorum. Yeni fikirlerle farkındalık oluşturmak ve hayata geçirmek için deneyimlerimin ışığında tüm enerjimi vermeyi sürdüreceğim.”
“Kalbe, gönüllere dokunabilmek” sözlerini çok önemsiyorum.
Geçen günkü yazımda bu ifadeleri Mustafa Koç için de kullanmıştım.
Ne yaparsanız yapın, nereye aday olursanız olun, böyle yapmanız gerekir.
Gönüllere dokunabilmelisiniz...
Büyük projelerde uzlaşma dili şart
ULAŞTIRMA Bakanı Binali Yıldırım, son buluşmamızda İzmir’in geleceğini ilgilendiren büyük projelerde kentte uzlaşma aradığını söylemişti. Gerçekten de Körfez Geçiş Projesi gibi büyük projelerde toplumsal bir uzlaşmanın yakalanmış olması çok önemli... Bazı konuları siyasi platformdan çıkarıp öyle tartışmalıyız. Hep örnek gösteriyorum. İZBAN, Türkiye için çok doğru bir örnektir. Merkezi hükümetle yerel yönetimler birlikte çalışabilir ve ortaya iyi şeyler çıkabilir. İZBAN’da doğru işler yapılıyor. Yakında Selçuk’tan Bergama’ya kadar metro standartlarında seyahat edebileceğiz.
Binali Yıldırım diyor ki...
“İzmir’i ulaşımda, iletişimde, sağlıkta ve eğitimde her türlü sorununu çözmüş, marka şehir yapmak istiyoruz. Bu projelerin önünde durmak isteyenler şunu unutmasınlar, bizler gideriz ama hizmetler İzmir’de kalacaktır. Bunu düşünsünler öyle hareket etsinler. Çünkü gerçekleştirilen bu projeler İzmir’in çehresini, geleceğini, ekonomisini, değiştirecek. İzmir’i hak ettiği yere taşıyacak.”
EXPO’yu alamadık, ama EXPO için koyduğumuz hedeflerin bir kısmını bile yapsak, başka bir İzmir olur.
Kontrollerinizi yaptırın
HER ani ölüm sonrası akıllara sağlık kontrolü geliyor.
Mustafa Koç’un vefatından da sonra öyle oldu.
Bakıyorum yakın çevrem, kan tahlilleri, check up için randevular alıyor.
Oysa bu kontrollerin standart olması gerekmez mi?
Ve spor...
Etrafımızdaki her olumsuz şeyden sonra akla mı gelmeli?
Paylaş