Paylaş
Tanıyanlar zaten çok iyi tanır. O’na bu evrende rastlayamayanlar, onun sohbet masasına oturmayanlar, karşılaşmayanlar, ya da uzaktan tanıyanlar için anlatayım.
Müthiş bir adamı kaybettik.
Tanıdığım en zarif, en beyefendi, en kibar adamdı. İyi bir gazeteciydi, iyi bir entelektüel, iyi bir yazar, iyi bir sanatçı... Ve dünya tatlısı, iyi bir insan...
Hayatım boyunca sahici insanları çok sevdim. Mış gibi yapmayan, göründüğü gibi olan, sözü de kendisi de bir, insan sevgisiyle dolu ve bunu her fırsatta hissettiren, iyilikten başka bir şey düşünmeyen, başkasını kıracağına kendisini kıran...
Ama sözü olan, fikri olan, projeleri olan, içinde yaşam sevinci olan...
Yazmaktan keyif alan, yazdıkça çoğalan, çoğaldıkça yeni dünyalar yaratan ve bunları bize gösteren... Yaşlandıkça gençleşen, gençleştikçe içindeki çocuğu çıkaran...
Olağanüstü bir adamdı.
Çok yönlüydü. O yüzden tek bir Bülent Akkurt yoktu. Bize de bunu öğretti. Yani bizim gibi gazetecilere... “Bir gazetecinin beslenebilmesi için çok farklı ilgi alanları olması gerekir” derdi. Bunu aklımdan hiç çıkarmadım.
Ama bir şartı da vardı. “Bir şey yapınca en iyisini yapmak...”
***
Kara Harp Okulu’ndayken gazetecilik okumuştu. Gazetecilik okurken Milliyet’in ilk kadrosunda yer almıştı. Abdi İpekçi’yle efsane bir gazete yaratmışlardı. Türkiye’nin en iyi spor yazarlarından biriydi. Sanatı ise köşe yapan ilk gazeteciydi. İstanbul’da Arena Tiyatrosu’nun da, Ankara Sanat Tiyatrosu’nun da kurucusu Bülent Akkurt’tu. Sanat haberleri yapan San Ajans yine bir ilkti. İzmir Kültür ve Sanat Vakfı Genel Müdürlüğü kurumun atak yaptığı yıllara denk gelir.
Ve bir gün...
Bodrum fikri ağır basar. Kimsenin keşfetmediği bir dönemde Bodrum’a yerleşirler eşi Güneş Akkurt ile... Eczacıbaşı, Vakko, Beymen, Mudo gibi sanat galerilerine destek veren kurumlara sanat danışmanlığı yapmaya devam eder.
Bedri Rahmi Eyüboğlu’nun ölümünden sonra Ferit Edgü ile birlikte “Bedri Rahmi Sanat Galerisi”ni açar. İlhan Berk, Abidin Dino, Habip Gerez, Ahmet Fazıl Aksoy, Cemil Eren, Ali İsmail Türemen sergilerinde ve Türkiye’nin en önemli sanatçılarının organizasyonlarında yine Akkurt’un imzası vardır.
***
Türkiye’nin yakın tarihini şöyle bir düşünün... Bu kadar kurumu, projeyi hayata geçirmek kaç kişiye nasip olmuştur. Bülent Akkurt’u değerli kılan da işte buydu. O’nun organizasyon yeteneği ve bitip tükenmeyen enerjisi... Gazeteciliği çok sevdi; yazmaktan hiç vazgeçmedi. Binlerce makale yazdı; onlarca kitap... Bazı şiirleriyle yaşama tutunduk; bazı kitapları bize hayaller kurdurdu. “Nazım Hikmet ve O’nun memleketinden insan manzaraları” ödüller alan müthiş bir kitaptı.
“Erguvanlar Açarken” okuduğum en iyi anı romanlardan...
“Bir Şizofrenin Aşk Mektupları” ise mutlaka filme çekilmesi gereken bir eser...
***
Ben kendimi hep şanslı hissettim. Bülent Akkurt gibi gerçek dostlara dokunabildiğim, onları anlayabildiğim, tanıyabildiğim için...
Gerçek bir vatansevere, bir sanatçıya, bir gazeteciye, bir düşünüre bugün veda ediyoruz.
“Onursal hemşerisi” olduğu Bodrum’da; Bülent Akkurt’u uğurluyoruz.
Nurlar içinde yatsın...
Paylaş