Paylaş
Ve dedi ki;
“İstanbul’da 1.5 milyon riskli konutu belirlediğimiz iki rezerv alana, hem Anadolu hem Avrupa yakasına taşıyacağız. Sanayi alanları için de çalışma başlıyor. Bu çerçevede de yoğunluğu azaltarak kentsel dönüşüm projelerini tüm deprem bölgesinde ve Marmara Bölgesi’nde devam edeceğiz. Sanayi alanlarını da depreme karşı güçlendirecek adımlarımızı atacağız...”
Avrupa yakasında Kanal İstanbul bölgesine, Anadolu yakasında ise Şile, Kandıra arasında kalan rezerv alanlara 1.5 milyon konutun yapılabileceği ve şehrin buralara taşınabileceği söyleniyor.
Aslında buna benzer bir açıklamayı geçenlerde Karşıyaka Belediye Başkanı Cemil Tugay da yaptı.
İzmir’de Mavişehir ve Bostanlı mahallelerinin taşınması gerektiğine dikkat çekti; “Karşıyaka’da zemini sıvılaşma eğilimi olan bir bölgede olmaması gereken kadar yoğun ve yüksek katlı yapılaşma var. Bunun bir vadede mutlaka sağlam zeminli yerlere taşınması gerektiği çok açık” diye bir açıklama yaptı.
Aslında Türkiye genelini düşünürsek; sadece İzmir, İstanbul değil; birçok kentte taşınacak yerler bulabiliriz.
Peki bu fikri hayata geçirecek zamanımız ve kaynağımız var mı?
1.5 milyon İstanbulluyu bir yerden alıp başka bir yere taşımak o kadar kolay mı?
Ama şu da net ki; bugünkü yasalar, yönetmelikler ve bürokrasi bize zaman kazandırmıyor, işleri kolaylaştırmıyor.
Evsahipleri ikna etmek o kadar kolay değil.
Etseniz de; herkesin imkanı bu dönüşümü karşılamaya yetmiyor.
Türkiye seçimlere gidiyor.
Önce cumhurbaşkanlığı ve milletvekilliği seçimi; ardından da yerel seçimler...
Bu seçimlerde gündemi neler belirleyecek, hangi parti hangi başlığı öne çıkaracak bilemiyorum ama ben olsam uzun bir süre deprem, ekonomi, toplumsal barış dışında hiçbir şey konuşmazdım.
Bu travmayı atlatmak
hiç kolay olmayacak
ŞEHİRLERİ taşıma projesi Türkiye’de bugüne kadar kentlerin büyümesine neden oldu. Yani yeni alanlar açıp, şehri bir yerden bir yere taşıdığınızda mevcut yerleri boşaltamıyorsunuz.
Nüfusa nüfus ekleniyor.
20 milyonluk İstanbul’u 25’e, 5 milyonluk İzmir’i 7 milyona çıkarma riski de yok değil.
O yüzden bu kararlar gerçekten düşünerek, planlayarak verilmesi gereken kararlar...
Bu deprem görüyorum ki; büyük bir travma yarattı.
Etkisi o 10 şehirle sınırlı da değil.
Bütün Türkiye uyumuyor.
Tanıdığım, tanımadığım herkes büyük bir huzursuzluk içinde…
Ve sadece o bölgede yaşayanların değil; bütün Türkiye’nin terapiye ihtiyacı var.
Hepimizin iyi şeyler duymaya, yaşamaya ihtiyacımız var.
Naci Görür hoca
İzmir için
yine uyarıyor
BU arada Naci Görür hoca çok izleniyor, dinleniyor.
Yerbilimci Prof. Dr. Naci Görür, katıldığı bir televizyon programında yine İzmir ile ilgili uyarılarda bulundu.
Ve şöyle konuştu; “İzmir’de olan depremler genelde 6.0’lar mertebesinde. Yani 6.6, 6.2 ve daha düşük olabiliyor. Tarihi dönemlerde büyük depremler vaaz edilmiş ama ben onun İzmir Yarımadası’nda olduğunu düşünmüyorum. Çünkü İzmir’in bir şanssızlığı var. Ege Denizi’nde de bir deprem olsa İzmir’e mal ediliyor. Bakın Sisam’da 6.8’lik deprem Yunanistan’da oldu. İzmir depremi diye biliyoruz. Benim inancım İzmir’de büyük olasılıkla çoğunlukla 6.0’lar mertebesinde olacaktır. Yani İzmir’de 7.0 üzerindeki deprem tahmin ediyorum ki ender olabilir. O da İzmir Fayı’nın çalışmasına bağlı olarak.”
Hoca uyarıyor;
İzmir’in depreme ne kadar hazır olduğunu bilmiyoruz.
Ama yıllardır yazdığım gibi kentsel dönüşümde İzmir de çok geç kaldı.
Ki, İzmir’in diğer şehirlere örnek olacak farkındalığı da vardı. Dilerim bu kadar uyarıdan sonra İzmirliler de hızlanır.
Bu iç hareketlilik
yeni sorunlar demek
HABERLERDE okuyorum. İstanbul’da Avcılar, Beylikdüzü, Bağcılar, Sefaköy gibi pek çok ilçeden şehir dışına deprem göçü başladığını yazıyor. Kenti terk ederken ailenin, daha küçük evlere taşınma nedeniyle eşyasını yanında götürmediği, bu nedenle kentteki depolarda da doluluk oranlarının arttığı söyleniyor.
Bu haberlere alışalım.
Ama bu insanlar nereye gidecek.
Daha güvenli gördüğü yerlere...
İzmir’de ve Ege kıyılarında deprem riski olsa da uzmanlar deprem büyüklüğünün daha düşük olacağını söylüyorlar.
Yani bu insanların çoğu İstanbul’a yakın yerleri tercih edecektir.
Bu hareketlilik, bu yer değiştirme ister istemez bazı kentlerin nüfuslarını artıracak.
İşte buna da hazırlıklı olalım.
Örneğin son yıllarda nüfusu giderek artan İzmir ve çevresi, Ege Bölgesi bu altyapıyı kaldırabilir mi?
Bodrum ve Çeşme’nin kış nüfusları artıyor.
Örneğin Bodrum’da yazın görmeye alışık olduğumuz ulaşım sorunu artık kış aylarında da görülüyor.
Çeşme belki o kadar değil ama yakın bir gelecekte benzer sorunlar Çeşme için de geçerli olabilir.
Biraz nefes alıp kendimize geldikten sonra bu konuları da konuşmalıyız.
Yoksa her zaman yaptığımız gibi sorunları ertelemiş oluruz.
O zaman da ödenecek fatura daha da ağırlaşıyor.
Paylaş