Bu kadar dijital de beni mutlu etmez

NASIL değişti dünyamız değil mi?

Haberin Devamı


Ege kıyıları yaz aylarında düğünlerden geçilmezdi.
Ve çok iyi biliyorum; son yıllarda birçok yabancı Bodrum, Çeşme, Marmaris sahillerine gelip evleniyorlardı.
Gelinlik ve damatlıkta İzmir’in dünyanın ikinci önemli moda merkezi haline gelmesi de boşuna değil.
Gerçekten de bu sektör bizim için çok önemliydi.
Pandemi bu alışkanlıkları, organizasyonları da etkiledi.
O görkemli, bir senaryoyla zenginleştirilmiş, sabaha kadar devam eden eğlenceler yok artık...
Peki ne var?
Şipşak düğün var.
Gelin ve damadın bile maskesiz bir saniye bile gözükemeyeceği, toplu fotoğraf çektiremeyeceği, tuş oluncaya kadar oynayamayacağı bir düğün yapabilirsiniz.
Garsonların ameliyata girer gibi servis yapmalarını saymıyorum bile...
Üstelik tek kullanımlık çatal, bıçak, tabakları hiç hatırlatmıyorum.
Halay yok, karşılıklı şarkı söylemek de yok.
Valla ben olsam nikahı ertelerim.
Ya da bir oda nikahı da olmayacağına göre bir bahçe nikahı kıyar, düğünü de belirsiz bir tarihe ertelerdim.
Neden bunları yazıyorum.
Ben “Yüz yüze temas olmayınca hiçbir şey tam olmuyor” diye yazıyorum ya...
Kalabalık bir dijital ordu bana saydırıyor.
“Geleneksel her şey yıkıldı, sen dijitale gel” diyorlar.
Tabii onlar şunu unutuyorlar.
Biz öyle bir sektördeyiz ki; herkes bir yerlere giderken biz dönüyorduk.
Zaten uzun bir süre dijital dünyanın tam ortasındaydık.
Test etmiş, bu konuda egzersiz yapmış biri olarak söylüyorum.
Yüz yüze, göz göze temas olmadan bazı şeyler olmuyor.
Oluyormuş gibi olsa da olmuyor.
Hadi arkadaşım; sen düğününü zoom’dan yap da göreyim.
Bu seni ne kadar mutlu edecek.
Ve ne kadar unutulmaz bir düğünün olacak.
Zoom’dan düğün olur mu?
Olur tabii...
O bahçe nikahını canlı yayınlar, şahitlere de zoom üzerinden “Evet...” dedirtirsin.
Ama düğün bildiğimiz düğün olmaz.
Birşeyler hep eksik kalır.
Ve hatta içinde kalır.
Çünkü anlatabileceğin bir düğünün, albümüne koyabileceğin bir fotoğrafın olmaz.
Bir ekran fotoğrafı da seni mutlu etmez.
İşte insani olanla dijital olan arasında fark budur.
Ve ben...
Ne kadar dijitale alışık olsam, sevsem de; içinde insan olan her şey beni daha çok mutlu ediyor.

 

Haberin Devamı

Hayat siyasetten ibaret değil

Haberin Devamı

SEÇİM dönemleri dalgalanmalar normaldir; hele bu seçim Amerika’daysa...
Kasım ayındaki seçimler yaklaştıkça anketler de her gün gündeme geliyor.
Biden’ın yükseldiği anketlere yansıyor.
Ama Trump sürprizleri seven bir siyasetçi, sonuçları görmeden bir şey söylemek doğru olmaz.
Amerikan medyasını yakından izliyorum.
Bakın birkaç ay sonra Amerikalılar sandık başına gidecek olmasına rağmen siyaset ülkenin birinci gündemi değil.
Amerikalılar çok farklı konuları tartışıyorlar.
Pandemi sonrasında sinemalar, tiyatrolar, NBA maçları inanın bazen siyasetin önüne geçiyor.
Gazeteci olarak şunu net görüyorum.
Siyasetin tansiyonu yüksek olduğunda hepimizin günlük hayatı daha zorlaşıyor.
Bu gücü elbette önemsiyorum.
Siyasetsiz olmayacağını, olamayacağını biliyorum.
Ama her fırsatta tekrarlıyorum.
Türkiye daha az siyaset daha fazla ekonomiyi konuşmalı.
Sanatı, sporu, bizi biz yapan değerleri unutmadan elbette...

Haberin Devamı


Benim gözümde teknoloji
inşaattan daha değerli

GAYRİMENKULDEKİ hareketliliği görüyorum.
Tapu dairelerinde uzun kuyruklar olduğunu görüyorum.
Randevuların da günler sonrasına verildiğini biliyorum.
Bu sevindirici, piyasaların düzeleceğine dair bana umut veriyor.
Ama yine hatırlatıyorum.
Türkiye’nin gelecek hikayesinde, büyüme öyküsünde inşaat sadece lokomotiflerden biri olabilir.
Türkiye’nin teknoloji üretmesi gerekir.
Bu teknolojiyi ihraç edebilmesi de gerekir.
Sanayide yeni hamleler yapmamız gerekir.
Montajla değil markalı ürünlerimizle dünyada yer almamız gerekir.
İnşaattaki hareketlilik elbette önemli ama benim gözümde teknoloji çok daha başka bir yerde...

 

Haberin Devamı

Bu trafik için
çözüm şart

YİNE yazayım.
Pandemi dönemindeki trafik bizim olması gereken normalimizdi. Tedbirler kalkınca eskiye döndük ve trafik gerçeğiyle yüz yüze geldik.
Geçen gün, üstelik gün ortasında Alsancak’tan Güzelbahçe’ye bir buçuk saatte gidemedim.
Kaza da yoktu, anormal gördüğüm bir şey de...
Ama trafik yoğundu ve adım adım gittik.
Bakın söylüyorum.
Yapısal, radikal çözümler üretmeden bu trafik düzelmez.
Sadece İzmir’de değil bu sorun...
Büyükşehirlerin tamamında aynı durum geçerli.
İzmir için ise ikinci çevre yolu şart, körfez geçişi şart...
Dün bitmesi gereken projelere hala başlayabilmiş değiliz.

Yazarın Tüm Yazıları