Bu başarı öyküsü alkışlanmaz mı?

BAZEN bir insan dünyaları değiştirebilir.

Haberin Devamı

Eğer bir fikri varsa, o fikri hayata geçirebilecek iddiası, enerjisi varsa...
Bir Don Kişot gibi hayata meydan okumayı göze almışsa...
O ideal uğruna hayatını ortaya koyuyorsa...
İnanın... Dünyalar değişir...
Ve o değişen dünyada yeni fikirler ortaya çıkar, yeni hayatlar kurulur, yeni başarı öyküleri yazılır.
Tıpkı Denizli’de...
Güney’de olduğu gibi...
Bağbozumunun son günlerinde Denizli Güney’deydim.
İtalya’nın Toscana’sından, Fransa’nın Bordeaux’sundan farksız; belki de gelecekte çok daha iyi olacak bağları görünce çok etkilendim.
Türkiye’nin bütün üreticileri oradaydı.
Müthiş bağlar kurulmuştu, yenileri de dikiliyordu.
Bu zihniyet devrimini yapan Yasin Tokat’tı. Tokat, Pamukkale Şarapları’nı bugünlere getiren kişiydi.
Gerçi bütün aile bu işin içindeydi, ama öncülük yapan, inatla bu idealin peşinden koşan Yasin Tokat’tı.
Geçenlerde Yasin Tokat’la uzun bir sohbet yaptık.
Hem yeni Türk şaraplarını konuştuk, hem Pamukkale Şarapçılık’ı, Denizli Güney’i, hem de gelecek hayallerini...
Yasin Tokat, şöyle anlatıyor:
“Güney ilçesi, bugün Türkiye’nin kaliteli şaraplık üzüm merkezi haline geldi. 15 bin ton civarında tahmin ettiğimiz bu üzümler sektörümüzün önde gelen firmalarınca şaraba işleniyor. Türk şaraplarının genel kalitesi açısından bu çok önemlidir. Bundan 15 yıl önce bu üzümlerden 1 kilogram bile Güney’de yoktu. Biz Pamukkale Şarapçılık olarak 20 yıldır bağcılığımızı geliştirmek ve üzüm çeşitlerimizi ıslah etmek için yoğun, ısrarlı, özverili bir çalışmanın içine girdik. Bugün hem sektör kazandı, hem de bölge...
Mart 1996’da Pamukkale’de, Türkiye’de yapılmış en fazla ve en üst düzeyde katılımlı Denizli Bağcılığı ve Şarapçılığı konulu bir sempozyum düzenlemiştik. Tek sponsoru bizdik. Pamukkale Üniversitesi ile işbirliği yaparak Türkiye’nin Ziraat ve Gıda fakültelerinin önde gelen bağcılık ve şarapçılık hocalarını, bağcılık enstitüsü ve Tekel uzmanlarını topladık. Güney bağcılığının temelleri işte bu sempozyumda atılmıştır. İki gün boyunca enine boyuna bağcılığımızı tartıştık ve yol haritamızı çizdik...”
Yasin Tokat, 6 bin 300 nüfuslu ve Denizli’nin en fakir ilçelerinden biri olan Güney’de; önce üreticileri ikna ederek yola çıkar. Günler süren toplantılardan sonra çiftçiye asmalar dağıtır.
Bağları değiştirip şaraplık üzüm üreten çiftçiler haline getirir Güney’i... Bununla da kalmaz; ürünlerini satın alma garantisi verir.
Ardından anaç asmanın aşılanması için on binlerce Kalecik Karası, Öküzgözü, Boğazkere, Narince, Misket, Merlot, Chardonney, Cabarnet Sauvignon, Sauvignon Blanc aşı kalemlerini bedelsiz olarak dağıtır. Tokat, dönüştürülen bağların ve aşılanan asmaların takibini de bünyesindeki ziraat mühendislerine yaptırır.
Bağlarını değiştiren ve geliri artan üreticileri gören diğer çiftçiler, hükümetlerin tütün politikalarının da etkisiyle, tütün ekim alanlarını şaraplık üzüm bağlarına dönüştürmeye başlar.
1995 yılında 15 bin dekar alanda yapılan şaraplık üzüm üretimi bu yıl 30 bin dekara yükselir.
İlçenin bağlarında üretilen üzümlerin yüzde 95’i şaraplık üzüme dönüşür.
İlçede üretilen şarap miktarı yılda 5 milyon litreye yükselir.
Bu başarı öyküsü alkışlanmaz da ne yapılır?

Haberin Devamı

Hayatını adadı meslek ödülünü aldı

Haberin Devamı

TÜRK tarımına ve bağcılığına yaptığı katkılardan dolayı Yasin Tokat’a Ziraat Mühendisleri Odası’nın kuruluşunun 50’nci yılında “Meslekte Başarı Ödülü” verilmiş. Yasin Tokat için bu ödül, dünyalara bedel... Nedeni de aldığı eğitimlerin hakkını verebilmiş olması...
Yasin Tokat, düşüncelerini şöyle aktarıyor:
“1999 yılında Türkiye’nin ilk Shiraz’ını çıkardık, ardından Chardonnay’i piyasaya verdik. Biz rakiplerimizi iş ortağımız gibi görüyoruz. Hepimiz Türk bağcılığı ve şarapçılığı için çalışıyoruz. Sevilen’in, Doluca’nın, Kavaklıdere’nin buraya gelmesi bizim için dezavantaj değil, avantajdır. Bölge halkı daha fazla bağcılığa yatırım yapıyor ve katma değer yaratılıyor. Bundan daha sevindirici bir şey olabilir mi? Artık bağbozumlarında her gün yüzlerce ton üzüm onlarca kamyonla taşınıyor, bu bir festivale dönüşüyor. Güney’in üzümleri Türkiye’nin dört yanına dağılıyor. Tekirdağ’dan Nevşehir’e kadar...
İşte, bu manzarayı seyretmek bana büyük bir onur ve keyif veriyor.”

Yazarın Tüm Yazıları