Paylaş
SALI akşamı İzmir’in en keyifli yaz akşamlarından biriydi. O kavurucu sıcak birkaç günlüğüne de olsa gitmişti, poyraz hafiften üşütüyordu.
Kordon her zamanki gibi güzeldi. Güzel ne demek muhteşemdi.
Güneş batmak üzereydi, sanki İzmir’e özeldi. Bize mi öyle geliyor bilemiyorum, ama belki de gün batımının bu kadar keyifli olduğu ender yerlerden biri burası...
Aynı şeyleri masada olanlar da söyleyince bu görüşte yalnız olmadığımı anladım.
Masada Ege Sanayicileri ve İşadamları Derneği’nin Başkanı ve Urla Şarapçılık’ın ortaklarından Bülent Akgerman, Sevilen Şarapçılık’ın Yönetim Kurulu Üyesi Enis Güner ile Ertuğrul Özkök vardı.
Siyasetin konuşulmadığı, hatta hiç bahsedilmediği, daha çok Ege’yi, İzmir’i konuştuğumuz bir yaz akşamı oldu.
Geçen yıl, Vahap Munyar, Ertuğrul Özkök ile birlikte Sevilen’in Denizli Güney’deki tesislerine gitmiştik.
Hepimiz gerçekten çok etkilenmiştik. Kendimizi İtalya’da Toscana’da, Fransa Bordeaux’da zannettik.
Binlerce dönüm bağ ve Türkiye’nin en önemli şarap markalarının tesisleri...
Şunu açıkça söyleyebilirim, Güney’in üzümleri şaraplarımıza girdiğinden beri Türk şaraplarının kalitesi de arttı.
Güney’de bir başarı hikayesi yazılıyor.
Masadakiler Türk şaraplarının giderek dünyada daha fazla konuşulacağından emindi.
Ekim ayı için plan yaptık.
Önce Sevilen’in Selçuk’taki yeni tesisleri Magnesia’ya gideceğiz, ardından da Urla Şarapçılık’ın Urla’daki tesislerine...
Magnesia’yı daha göremedim, ama Urla’ya çok gittim.
İtalya ve Fransa’daki gibi bağlar üzerine kurulmuş özel tesislerin, şaraphanelerin ne kadar önemli olduğu bir gerçek... Artık bu konuda da Türkiye’de güzel örnekler var.
Urla da, Magnesia da onlardan biri...
Yatırım yapan, proje geliştiren çok yatırımcı olduğunu iyi biliyorum.
Yasin Tokat Pamukkale’de harikalar yaratıyor.
İsmail ve Oğuz Akçura, Kula’daki tesisleriyle, bağcılığa yaptıkları yatırımlarla büyük beğeni topluyor.
Yazgan Grubu bir atılım içinde, yeni ürünler geliyor.
Seyit Karagözoğlu’nun Paşaeli şarapları dünyanın birçok yerinde güzel puanlar alıyor. San Francisco’lu şarap uzmanı Alder Yarrow’un yazılarında hem Paşaeli’yi, hem de Türk şaraplarını övüyor.
Mehmet Atay’ın Prodom’u hep başarılı...
Lucien Arkas’ın LA şarapları ise önümüzdeki günlerde daha çok konuşacağız. Arkas, Torbalı’daki bağlarına örnek bir proje hazırlattı. Türkiye’nin en iyisi olacağından eminim...
Bütün bunlar Ege’nin şarapları, Ege’nin lezzetleri...
Unutmadan hatırlatayım.
Bozcaada’nın Talay’ı, Ataol’u, Çamlıbağ’ı, Corvus’u, Amadeus’u, Aral’ı, Gülerada’sı ve Eceabat’ın Suvla’sı da yine bu bölgenin iyi şarapları...
O akşamın özetini Ertuğrul Özkök yaptı.
“Bölge işaretlemesi öne çıkıyor, Egeli şaraplar da iyi anlatılırsa avantaj kazanıyor...”
Blog yazarları İzmir’e geliyor
Eminim, diğer şarap üreticileri ve markaları da farklı düşünmüyordur. O gece Enis Güner, “Ege, şarabın zeytinyağının memleketi. Bu topraklar benim için Sevilen markasının önünde.. . Ben önce Ege’nin tanıtımı için uğraşıyorum” dedi. Bülent Akgerman da bu görüşe katıldı ve ekledi...
“Bizim iyi olmamız yetmez, herkesin iyi olması gerekir. O yüzden birbirimizi geliştiren, birbirimizi teşvik eden bir rekabetin daha iyi olduğunu düşünüyoruz. Hedefimiz Ege’nin şaraplarını daha çok anlatmak, daha çok tanıtmak...”
Böyle düşünen çok olursa, kazanan da çok olur... Bundan eminim...
Son yıllarda şarap blogcularının etkisi artmaya başladı. Kasım ayında ise, sosyal medyanın önemli şarap yazarları, şaraplarımızı tanıtmak için kurulan, “Türkiye’nin Şarapları Platformu”nun girişimiyle İzmir’de buluşacaklar. Bana göre bu bir fırsat...
Daha yolun çok başındayız, ama iyi gittiğimizi söyleyebilirim.
Blog yazarlarını etkilemeli ve Ege’nin bu eşsiz doğasını iyi anlatmalıyız.
Sonrası zaten gelir...
Restoran fiyatlarıyla mücadele edecekler
Bir şey daha yapmak lazım... O akşam bu konu da konuşuldu. Restoranlardaki şarap fiyatları yüksek... Hatta çok yüksek... Şarap üreticileri bundan şikayetçi... Mönülerdeki fiyatların caydırıcı olduğunu düşünüyorlar. Restoranlar aldıkları fiyatı en az üçle çarpıyor. Hatta daha da fazlası... Egeli şarap üreticilerinin bu konuda ortak hareket etme istekleri var. Benim tavsiyem, bunu Türkiye’deki diğer tüm markalarla birlikte yapmaları... Çünkü, mönülerdeki fiyat listeleri daha fazla satışı da engelliyor. Enis Güner de Bülent Akgerman da yakın bir tarihte Egeli diğer markalarla bir araya gelmek istiyor.
Paylaş