Bir özür borçları var

BAKIN geçmişe, hep ilkler bu kenttedir; İzmir’dedir.
İlk uygulamalar, ilk projeler, ilk adımlar...
Siyasetçi için de ilk denemeler İzmir’den olur. Hep şöyle denir:
“Bir hareket İzmir’de tutuyorsa tamamdır...”
Markalar ürünlerini piyasaya çıkarmadan ilk İzmir’de test etmezler mi hala...
Siyasetin de hayatın da en gerçekçi sonuçlarını burada alırsınız.
Bakın...
Demokrat Parti’nin de Adalet Partisi’nin de Doğru Yol’un da fikirsel alt yapısı bu bölgeden çıkmamış mıdır?
CHP’nin, SHP’nin, DSP’nin Türk insanı için önerileri ilk İzmir’de destek bulmamış mıdır?
Aslında bunun birçok nedeni var.
Laf olsun diye söylemiyorum.
Hoşgörü, uzlaşma, birlikte çalışma, güçbirliği yapabilme kültürü çok güçlüdür bu bölge insanının...
Hayata karşı hep pozitif bakmayı bilir.
En kötü zamanlarda bile kendine yeni bir yol çizer.
İzmirlilerin, Egelilerin, dışa dönük olmasının bunda etkisi vardır.
Balkonlarda geçen hayat boşuna değildir, Kordon’daki buluşmaların bir nedeni vardır.
Hayatın bir gustosu olduğunu her fırsatta hatırlatır.
Bugünün deyimiyle “hayata 360 derece” bakmayı bilir İzmirli, Egeli...
Son gezi eylemlerine de İzmirlilerin destek olmaması mümkün değildi. Öyle de oldu, sokaklar şenlik havasındaydı.
Yıllardır önerdiğim “İzmir festivali” provası yapılmıştı sanki...
Ama...
İzmir’den manşetlere oturan, İzmir’den Türkiye’ye yayılan fotoğraflar hiç de iyi olmadı.
Eli sopalı sivil polisler, Kordon’da gençlere sorgusuz sualsiz girişenler, tanınmayacak kadar dövülenler İzmir’in bugüne kadar verdiği fotoğraflara hiç uymadı, hiç yakışmadı.
Oysa...
Çoğunu tanıyorum, çok iyi polislerimiz var, çok başarılı emniyet müdürlerimiz, çok deneyimli kadrolarımız var.
Birkaç kendini, haddini bilmez hem İzmirlilerden, ama daha önce kendi Emniyet teşkilatından özür dilemelidir.

90 gençliğinden...

- “Apolitik...” mi demiştiniz, olan biten de yaşananlar da geçmişten de olabileceklerden de bu gençliğin bi haber olmadığını anladık.
- Asıl tembel olanın onlar değil, bizler olduğunu anladık. Büyüklerin demokrasi tembeli olduğunun farkına vardık.
- Sosyal medyanın etkinlik alanını anladık.
- İknanın demokrasinin en etkili aracı olduğunu anladık.
- Bu kuşağın farklı istekleri olduğunu, onları oyalayamayacağımızı anladık.

İyi ki seni tanıdık 90 kuşağı...

Hiç şüpheniz olmasın.
Yeni nesilden çok iyi siyasetçiler, diplomatlar, akademisyenler, sporcular, sanatçılar çıkar. Bundan eminim. Ne hatipler çıkacak, ne felsefeciler, ne stratejistler... Çünkü, müthiş yaratıcılar, müthiş eğlenceliler, müthiş renkliler... Biraz meydanlarda yürüseniz bunu çok daha iyi anlayacaksınız. Biber gazına rağmen bu yaratacılık varsa, daha güçlü bir demokraside, daha özgür bir Türkiye’de neler olur neler... İyi ki seni tanıdık 90 kuşağı...

Basın bülteni siyasetçiliği yapanlara

Fırsat buldukça yazacağım, buna karar verdim.
Gezi eylemleri sırasında bile siyasetçilerimiz basın bülteni siyasetçiliğine devam etti.
Vatandaş meydanlardayken, sosyal medyada fırtınılar koparken, onlar danışmanlarının yazdığı birkaç satırlık yorumlarla siyaset yaptıklarını zannettiler.
Çözüm yok, öneri yok, yeni bir fikir yok, ya şikayet var ya da savunma...
Son bir haftada herkes çok şey öğrendi, ama bizim politikacılarımız vatandaşımızın nasıl bir siyaset istediğini hala anlamadı.
Galiba anlayamayacaklar...
 
Bir şeyi fark ettiniz mi?

Bütün bir yıl yazıp çizdik. “Sporda fanatizme de şiddete de hayır” dedik. O kadar çok istenmeyen görüntüyle karşılaştık ki, inanın spordan soğudum, tuttuğum takımın maçlarını izlemeyi bıraktım, kimin şampiyon olacağıyla ilgilenmedim. O küfürler, sahaya atılan yabancı maddeler, saha dışındaki görüntüler hepimizi çok üzdü. Fark ettiniz mi? Birbirlerine tahammülleri olmayan taraftarlar Taksim’de, Gündoğdu’da, Kızılay’da yan yana zıpladılar, beraber şarkılar söylediler, birlikte yürüdüler. Bu çok önemli... Fenerbahçe ve Galatasaray taraftarları Süper Kupa finalini birlikte izleme kararı da almışlar. Göztepeli, Karşıyakalı taraftarlar “Hep birlikte Süper Lig” yemini etmişler. Tabii... Çarşı Grubu’nun yaratıcılığını da unutmamak gerekir. Bütün bunlar bile benim gelecek umutlarımı arttıran nedenler...

Kentsel dönüşüm önerisi

Kadifekale’de bence Türkiye’nin en başarılı kentsel dönüşüm projesi yapıldı. Burası heyelan bölgesi diye yerinde dönüşüm belki gerçekleşmedi, ama İzmir’in silueti şimdiden değişmiş oldu. İzmir’in en sıkıntılı bölgesi Bayraklı... Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu’nun kıyı projesiyle birlikte Bayraklı’daki dönüşüm projelerini çok beğendim. Gezi gündemi arasında kaybolsun istemedim. Bu konuyu İzmirlilerin tartışması gerektiğini düşünüyorum. Ve İzmir’in örnek bir model yaratacağını biliyorum.