Benzer fotoğrafı vekiller de versin

Hatırlatayım.

AK Parti İzmir İl Başkanı Kerem Ali Sürekli’nin daveti üzerine CHP İl Başkanı Deniz Yücel, İYİ Parti İl Başkanı Hüsmen Kırkpınar buluşmuşlardı. MHP İzmir İl Başkanı Veysel Şahin ise rahatsızlığından dolayı toplantıya gidememişti.

Ben benzer bir fotoğrafı İzmir milletvekilleri arasında görmek isterdim.

Ve elbette her kentin vekilleri temsil ettikleri bölge için de bunu yapabilirler.

Biliyorum; aralarında bir diyalog var ancak gündemli bir toplantıda buluşmaları gerçekten çok yararlı olabilirdi.

Örneğin İzmir’in giderek büyüyen ulaşım problemini konuşmak gerekebilir.

Çünkü yerel yönetimlerin yapabilecekleri olduğu gibi devletin desteği olmadan altından kalkamayacağı projeler de var.

Bir de yanlış anlama ya da eksik bilgiden kaynaklanan bazı itirazların da önüne geçebilir.

Yine örneğin körfez geçiş projesini AK Partililer daha fazla istiyor gibi algı var.

Sanki CHP’li belediyeler projeye biraz ihtiyatlı duruyormuş gibi bir görüntü var.

Oysa ben biliyorum ki; İzmir’de projeyle ilgili geniş bir konsensüs var.

Hatırlayın Aziz Kocaoğlu projeye karşı olmadığını büyükşehir olarak tünel geçişi daha uygun bulduklarını ifade etmişti.

Tunç Soyer ise projeye itirazını dile getirmedi ancak “İzmir’in önceliklerinde körfez geçiş yok. 2030’dan sonra bakmak gerekir” gibi bir cümle kullanmıştı. 

2030 dediğiniz 10 yıl sonrası... Zaten bugün bu projeye başlasanız beş yıldan önce bitmesi mümkün değil.

Benim önerim daha fazla diyalog...

İzmir il başkanlarının buluşmalarını çok olumlu karşılıyorum.

Ve benzer toplantıları milletvekilleri için de öneriyorum.

Mehmet Sepil bir şans

KARŞIYAKA, Göztepe, Altay gibi kulüplerimiz sporun dışında da misyonlar üstlendi. Tarihleri boyunca sayısız örnekler var böyle... O yüzden ben bu üç kulübe de farklı bakarım.

Göztepe’nin yeni stadıyla çok daha başarılı olacağını düşünüyorum. Üstelik istikrarlı bir yönetimi var. Başkan Mehmet Sepil’i sadece İzmir spor dünyası için değil, Türkiye için örnek gösteriyorum. Bilinçli, uzun vadeli, sağlam stratejisi olan bir yol haritasıyla hareket etti. Önce altyapıyı güçlendirdi, sonra üst yapıyı kurguladı. Kulübü her alana değil; İzmir’de ihtiyaç olan spor dallarına yönlendirdi. Örneğin bir basketbol takımı kurabilirdi ve Karşıyaka’ya rakip olabilirdi. Bunu yapmadı. Karşıyaka’nın basketboldaki artık Türkiye’de tescillenmiş başarısını gölgelemedi. Hatta Pınar Karşıyaka Barcelona maçına giderek bu dostluğun pekişmesini de sağladı. O yüzden ben Sepil’in vizyonunu bir şans olarak görüyorum.

Pazar ben de Göztepe stadının açılış maçı için orada olacağım. Ve İzmir futbolu için tarihi bir anlamı olan bu açılış törenine tanıklık edeceğim.

Karşıyaka camiası kenetlenmeli

BÜYÜK bir ailede büyüdüm. Ağırlıklı olarak İzmir’de ikamet eden büyük bir aile... Böyle olunca farklı renklere gönül veren aile üyelerimiz var. Altınordulular da vardı, Göztepeliler de, İzmirsporlular da... Ama biz İzmir’in Karşıyaka’sında oturduk hep... Şunu söylemeliyim. Renkler fark etmez; ben İzmir sporunun hep başarılı olmasını isteyen oldum. 

Göztepe’nin stat açılışına giderken içim biraz buruk olacak. Çünkü önce Karşıyaka stadı gündemdeydi, bu proje konuşulunca Göztepe stadı da gündeme geldi. 

Aradan yıllar geçmesine rağmen Karşıyaka daha temeldeyken; Göztepe çok görkemli bir stada kavuştu.

Bu arada Karşıyaka hiç de haketmediği bir lige düştü. Buradan çıkmanın hiç de kolay olmadığını herkes biliyor. Kulübün borçları var ve altyapı sorunları devam ediyor.

Karşıyaka’nın kurtuluşu statla ancak mümkün olabilir. Pınar Karşıyaka’nın basketteki başarılı elbette camiaya bir teselli ama bunun yetmediğini de söylemeliyim. O yüzden geçenlerde konuşulan Mavişehir’deki proje beni çok heyecanlandırdı. Dün Başkan Turgay Büyükkarcı’yla biraz sohbet ettik. Mavişehir’deki projenin stada engel olmayacağını söyledi. Aksine hem stat, hem altyapı tesislerinin yapılması sözkonusu...

Geçenlerde de yazmıştım. Karşıyaka ihmal edildi ve bu projelerin yapılmasını bekliyor.

Daha da önemlisi Karşıyaka sadece profesyonel alanlarda değil; İzmirlilere spor yapma alışkanlıklarını da kazandıran, geliştiren bir kulüp olarak anıldı hep. 

Büyükkarcı’ya şundan dolayı teşekkür ediyorum.

Böyle zor bir dönemde kulübü yalnız bırakmadı, sahip çıktı ve istikrara kavuşturdu.

Ben zor günlerin geçeceğini biliyorum.

Ancak camianın eskisinden daha çok kenetlenmesi gerektiğini düşünüyorum.

Esin hanım sizin gibi düşünmüyorum

HAYVAN Hakları Federasyonu İzmir Temsilcisi Esin Önder’in yıllardır verdiği mücadeleyi hep takdir ettim. Ben de bir gazeteci olarak hep destek verdim. 

“Rojin’in hakkını kim savunacak” yazım üzerine sosyal medya üzerinden bana cevap verdi. Çok teşekkür ederim. Çünkü sokak hayvanları meselesinin artık bir toplumsal mesele olduğunu ve mutlaka somut çözümler getirilmesi gerektiğini düşünüyorum.

Esin Önder şöyle diyor.

“Deniz Sipahi teşekkür ediyoruz. Ancak kızımız köpek saldırısı sonucunda kendini yola atmadı. Keşke bu yazıyı kaleme almadan beni arasaydınız. Evet dipsiz kuyu çünkü 2004’te çöp toplamak gibi belediyelere görev verilen kısırlaştırma işini belediyelerin çoğu yapmadı. İzmir’de 30 belediyeyle bire bir ilgilendiğim halde. Hala bu görevi yapmıyorlar. Suç kimde...”

Esin hanım; Rojin’i bir köpek ısırmadı, belki saldırmadı. Ama Rojin köpekten korkuyordu ve bir anlık refleksle yolu çıktı. Ve maalesef bir arabanın altında kaldı. 

Suçlu kim?

Hepimiz...

Ben de diyorum ki; Bu mesele böyle gidemez.

İzmir gibi bir kentte 350 bin sokak hayvanı varsa bu konu artık ulusal bir mesele olmuştur.