Paylaş
Haber ajanslarından her gün kanımızı donduran cinayet haberleri geliyor.
Kayseri’deki kayıp üç çocuğun katilinin yakalanmasından sonra korkunç itirafları dinledik.
Aydın Karacasu’da üniversite öğrencisi Gamze Gürgen’in öldürülmesi...
En son İstanbul’da nüfus kağıdı bile olmayan Fırat’ın parçalara ayrılarak katledilmesi...
Fırat’ın tek isteğinin sokağa çıkıp oynamak olduğunu öğrenince insan daha da kötü oluyor.
Her gün şiddet gören kadınlar, sokak ortasında kurşunlanan genç kızlarımız...
Neler oluyor bize...
“Öfke kontrolü” diye bir şey bilmez mi bu toplum...
Karısı, kocası ya da çocuğu bile olsa, herkesin özgürce düşüncelerini söyleyebileceğini kabul etmez mi?
Daha önce de yazmıştım.
Yine tekrar ediyorum.
Her açılan “Kadın Sığınma Evi” erkekler için bir utanç abidesidir.
Evet...
O kadın kim olursa olsun, ister bir yakınımız, ister hiç tanımadığımız bir kadın bile olsa...
Sığınma ihtiyacı hissediyorsa, kendini korumak için böyle bir adrese ihtiyacı varsa...
Devlet zamanında ve yeterince kadınımızı koruyamıyorsa...
Biz neyi tartışıyoruz?
“Yeni anayasa...”
Tartışalım, konuşalım, ortak noktalar bulalım.
Ama önce...
Bu akan kana, şiddet gören kadınlarımıza, çocuklarımıza...
Toplumun her kesiminde, her bölgede, her kentte yükselen bu sese kulak kabartalım.
Ben olsam...
Belli ki...
Genel Merkezler liste hazırlarken çok zorlanacak.
550 milletvekili koltuğu için Türkiye genelinde 10 binden fazla başvuru var.
Her parti iddiasını ortaya koyacak, ama 55 kişi vekil rozetini takacak.
Liste yapmak zor çünkü...
Bir yanda teşkilatlar var.
Bir yanda kamuoyu...
Teşkilatların tanımadığı isimlerden oluşan bir liste hazırlasanız, o kadar emek ne olacak, bir daha parti örgütünde çalışmayı nasıl teşvik edeceksiniz.
İlleri nasıl canlı tutacaksınız.
Vitrine bilinen, tanınan, oy getirme potansiyeli yüksek ve genel merkezde yararlanmak istediğiniz isimleri koymasanız, bu sefer Türkiye genelinde bir rüzgar estirmeniz zor.
O yüzden karma bir liste yapmak en doğrusu olacak galiba...
Ne örgütleri küstürmemek gerekir, ne de kamuoyunun beklentilerini boş çıkarmamak.
Ben genel merkez yöneticisi olsam...
Böyle yapardım.
Parti yöneticilerine düşen
Ama bir itirazım da var.
Her partinin Genel Merkezi, pozitif ayrımcılık yaparken, dürüst davranmalı...
Ve kontenjan doldurmak yerine...
Gerçekten siyaset yapabilecek, kanun yapabilecek, kural koyabilecek kadınlarımızı Meclis’e taşımalı.
Aday adayı olsun olmasın.
Gidip bu isimleri bulmak, siyasete ikna etmek ve Ankara’ya götürmek Genel Merkezlerin işi...
İkna diyorum çünkü...
Her ne kadar aday adayı sayısında patlama olsa da hayallerinde siyaset yapma fikri olup da başvurusunu yapmamış yüzlerce, binlerce insan var etrafımızda. Farklı nedenlerle siyasete giremiyor bu insanlar...
Liderlere, genel başkan yardımcılarına, parti teşkilatlarında görevli yöneticilerine çok önemli bir görev yükleniyor. Vakit az olsa da...
Bu insanları, özellikle kadınlarımızı bulup onları seçilebilecek yerlerde listeye yerleştirmek.
Türkiye’de bir şeylerin değişmesini istiyorsak...
Hiç kuşkunuz olmasın bunun yolu siyasete kalite getirmekten geçiyor.
Bu Meclis’te kadın sayısı çok önemli
İşte o yüzden...
Kadınlarımızın sayısı daha fazla Meclis’te olmalı.
Daha esnek, daha farklı bakış açılarına sahip olan bir siyaset için...
Şiddetle ilgili yasaları ne yazık ki, bu ülkenin erkek ağırlıklı Meclis’i yapamadığı için...
Topluma bazı mesajları daha iyi verebilmek için, insanımızın omzuna daha fazla dokunabilmek için...
Bu ülkede kadınlar, çocuklar, gençler kendilerini daha fazla güvende hissetmeleri için...
İşte o yüzden...
Bu dönemde, 12 Haziran’daki seçimlerde kadınlarımızın sayısı hiç olmadığı kadar önemli hale geldi.
Paylaş