Paylaş
Eminim yaşı bana yakın olanlar da aynı duyguları yaşamıştır.
Şimdi öyle değil; o gün kıskanarak aldığımız, giydiğimiz kotların çoğu Türkiye’de üretiliyor.
Elektronikte, beyaz eşyada çok farklı ürün grubu da Türkiye’de üretiliyor.
Yüksek teknoloji isteyen ürünlerde Türk markalı ürünler artık dünya pazarlarında...
Özetle artık yurtdışına çıktığımda alabilecek çok az şey bulabiliyorum.
Ama bir Paris’e, bir Roma’ya, bir Barselona’ya, bir Berlin’e, bir Prag’a gittiğimde kıskandığım şeyler var.
O da mimari, şehir planlamaları...
Bunun içine binaları, yolları, caddeleri, parkları, kent mobilyalarını da alın...
Ve daha fazlasını ekleyin.
Yayalara, o kentlerde yaşayan insanların yaşam kalitelerini yükselten binlerce ayrıntıyı...
Evet; Türkiye’de çok şey yaptık, çok yol aldık.
Ama ne yazık ki iyi kentler yapamadık.
Bunun arkasında çok neden olduğunu biliyorum.
Göçün kentlerimize verdiği zararı da çok yakından izliyorum.
Yine de ne olursa olsun; daha güzel şehirlerimiz olmalıydı, daha güzel binalar yapmalıydık, insanların daha keyifli yaşayabilecekleri sokaklar dizayn edebilirdik.
Olmadı...
O yüzden kentsel dönüşüme en başından bu yana destek verenlerden biriyim.
Ama orada da görüyorum ki; hayal edilen olmuyor.
Çünkü kentsel dönüşüm, yıkılanın yerine yenisini yapmak gibi anlaşılıyor.
Benim, bizim kastettiğimiz oysa başka bir şeydi.
Yıkmak ve yapmak değil; yeniden tasarlamaktı, yeniden dizayn etmekti.
Şahsen bütün belediye başkan adaylarından bu sorunun cevabını duymak istiyorum.
“Kentsel dönüşümden siz ne anlıyorsunuz?”
AK Partili akiller
ne düşünüyor?
YAZDIM, bir daha yazmak istiyorum.
AK Partili birçok dostum, arkadaşım rahatsız.
Neden mi?
Diyorlar ki...
“Tunç Soyer’in babası üzerinden siyaset yapmaya devam edersek yanlış yaparız...”
Geçen günkü yazımda, şöyle dedim.
Aile üzerinden, çocuklar üzerinden siyaset yapmak kimseye yakışmaz.
Ben AK Parti’nin önemli isimlerinin bu fikirde olduğunu görüyor ve bu tartışmaların yakında biteceğini düşünüyorum.
Bana son dönemde en çok neler soruluyor
KATILDIĞIM birçok televizyon ve radyo programında bana şu soruluyor.
“İzmir’in siyasi anlayışında etkili olan nedir?”
Ben söze bir İzmirli, Egeli tarifi yaparak başlıyorum.
Özetle...
İzmirliler, Egeliler demokrasiye bağlıdır. Daha doğrusu demokrattır. Türkiye’nin büyümesinde, gelişmesinde, değişmesinde ekonomi kadar, sosyoloji kadar demokrasiyi önde tutar. Daha doğrusu güçlü bir demokrasi olmadan kalkınmanın olamayacağını düşünür.
Bir de hoşgörüsü, sağduyusu yüksek olan bir bölgedir.
Fikirlere açık, yenilikleri teşvik eden bir yapıdadır.
Elbette bu sıraladıklarım bir bölgeye, bir kente özgü değil.
Türkiye demokrasi anlamında epeyce yol kat etti.
Eksikliklerine rağmen bu coğrafyanın en önemli, güvenilir ülkesi...
Ama biz daha iyisini istiyoruz.
Çünkü Türkiye her zaman daha iyisini hak ediyor.
Üç hafta yağmur sonrası açan güneş
HATIRLAYIN; 20, 30 yıl önce bu yağmurlar nisanda yağardı.
Nisan geldi mi bir başlar, mayıs ortasına kadar her gün şemsiyelerle evden çıkardık.
Sonra mevsimler kaydı, değişti dendi.
Gerçekten de değişti dedik.
Bu sene aralık da Ege’de yağmurlu geçti, ocak da...
Ben sakin, yavaş yağan yağmuru çok severim.
Ama böyle bardaktan boşalırcasına yağdığında, günlerce sürdüğünde, Ege’nin ovaları göle döndüğünde insan ne diyeceğini bilemiyor.
Güneş çıkınca baktım etrafımdakilere herkesin yüzü gülüyordu.
Işık etkisi, güneş etkisi diye bir şey var.
Ege galiba o yüzden çok kıymetli...
Paylaş