TÜRKİYE’NİN konut stokunun neredeyse yarısını ilgilendiren kentsel dönüşüm yasa tasarısıyla ilgili görüşmeler TBMM Genel Kurulu’nda hararetli bir şekilde devam ediyor. Yasa tasarısına üniversiteler ve sivil toplum örgütleri çekinceler koyuyor.
Eleştirilerin yoğunluğu kentsel dönüşüme değil, dönüşüm sonrası oluşacak kentsel rantın ne şekilde değerlendirileceği yönünde. Yine eleştirilerin ana noktalarından birisi de, bu dönüşümlerle insanların yaşam çevrelerinden uzaklaştırılmasından sonra, ortaya çıkan kentsel çevrenin yeni yaşam biçimine alışamayacağı ve sosyal dönüşümün sağlıklı olmayacağı yönünde. İşte tam da böylesi bir gündemde Atılım Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölümü Öğretim Üyeleri önemli bir çalışmaya imza attılar. Kent gelişimiyle ilgili başarılı çalışmalara imza atan Yrd. Doç. Dr. Savaş Zafer Şahin, Yrd. Doç. Dr. Hayriye Özen ve Evin Deniz’in yürüttüğü araştırmada, Türkiye ve İspanya’nın başkentleri olan Ankara ve Madrid kentlerinde yürütülen kentsel dönüşüm projeleri karşılaştırılıyor. 30 yıl önce aynı senaryo Madrid’e giderek devam eden 27 kentsel dönüşüm projesini inceleyen Atılım ekibi, bu dönüşüm projelerinden birisi olan St. Christobal adlı mahallede teknik elemanlar, mahalle sakinleri ve sivil toplum örgütü temsilcileri ile görüştüler. İşte araştırmaların ve görüşmelerin sonundaki çarpıcı tespitler: “Madrid’de kentsel dönüşüm çalışmalarının 1980’li yıllarda büyük ölçüde tamamlanmış. Kentin merkezinde yer alan gecekondu mahallelerinde yaşayanların neredeyse tamamına yakınının kentin dışında inşa edilen toplu konutlara taşınmış. Bugün sürdürülen kentsel dönüşüm çalışmaları ise çoğunlukla zamanında aceleyle inşa edilmiş bu toplu konutlarda oturan insanların sorunlarını çözmeye odaklanıyor. Ancak, yaşam çevrelerinden koparılmış bu insanların sorunlarının çözülmesi o kadar da kolay değil. Özellikle göçmenlerin gelmesi ve yaşanan ekonomik krizin de etkileriyle insanlar bankalardan aldıkları kredileri ödeyemez konuma gelmişler. Ayrıca yürütülen kentsel dönüşüm projeleri de durma noktasına gelmiş.” Plandan vazgeçilmiyor Araştırmacıların diğer önemli tespiti de yaşanan kentsel dönüşüm deneyimi sonucunda kent planlamaya bakış açısının nasıl oluştuğu üzerine. Ekonomik kriz sebebiyle kentsel dönüşüm projeleri durma noktasına gelmiş olmasına rağmen, kentsel dönüşüm projelerinin yürütücüleri ve yerel yöneticiler planları değiştirerek rant elde etme ve projeleri bu şekilde devam ettirme yolunu kesinlikle seçmiyorlar. Araştırmacıların ısrarla sormalarına rağmen projede çalışan teknik elemanlar böyle bir şeyin kesinlikle olamayacağını, planların değişemeyeceğini belirtiyorlar. Madrid’de yürütülen kentsel dönüşüm projelerinin bir önemli özelliği ise dönüşümün gerçekleştirildiği alanda yaşayan insanlara karşı tutumda ortaya çıkıyor. Araştırma sonuçlarına göre yaşanan deneyimler sonucunda insanların yaşam çevrelerinden uzaklaştırılmalarının yanlış olduğu artık öğrenilmiş. Hatalardan ders çıkarılmalı Ankara’daki kentsel dönüşüm projelerinin Madrid ile karşılaştırıldığı araştırmanın sonucunu araştırmacılar şöyle özetliyor: “Halen Türkiye’de yürütülmekte olan kentsel dönüşüm projelerinde yapılan hataların benzerleri İspanya örneğinde bundan otuz yıl öncesinde yaşanmış. Bu hataların tekrar edilmemesi için kent planlarının rant için değiştirilmediği, dönüşüm alanındaki sakinlerin yerlerinden edilmediği, dönüşümün sadece binaların dönüşümü değil toplumsal dönüşüm olarak algılandığı ve planlandığı, alanda bulunan sivil toplum örgütleriyle işbirliğine gidilen yeni bir yaklaşımın uygulamaya konması gerekiyor. Yoksa Madrid’de yapılan hataların başkent Ankara ve Türkiye’nin diğer kentleri için de yaşanması kaçınılmaz olacak gibi gözüküyor.”