Özelleştirme hız kazandı, ya fiyat?

2003 yılında, Türkiye ekonomik krizden çıktıktan yaklaşık iki yıl sonra, uluslararası kalite belgeleme şirketlerinden birinin Avrupa ve Ortadoğu’dan sorumlu yönetim kurulu üyelerinden biriyle röportaj yapmıştım.

Haberin Devamı

Röportaj sona erdikten sonra uluslararası vizyonu geniş olan bu üst düzey yönetici ile Türkiye’yi, Türkiye ekonomisinin durumunu ve ülkenin Avrupa Birliği yolculuğunu konuşmaya başladık. Anlattıkları çok ilgimi çekmişti. Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne eninde sonunda üye olacağını iddia eden bu yetkili (kendisinin Fransız vatandaşı olduğunu da hatırlatalım) şöyle konuşmuştu:

 

“Türkiye’nin üyeliğinin önündeki en büyük sorun bence maliyet sorunu. Avrupa Türkiye’nin maliyetini nasıl karşılayacağını düşünüyor. Karar vericiler bu maliyeti düşürmeye, deyim yerindeyse ucuza kapatmaya çalışıyorlar.”

 

Bugün geldiğimiz noktada bu öngörünün bir yönüyle gerçekleşmeye başladığını görüyoruz. Türkiye üyelik yolunda dev bir adım attı. Elbette masada maliyet hesaplarının dışında onlarca farklı sorun var. Bunları gözardı etmiyoruz ama nihayet Avrupa Birliği’nden müzakere için takvim almayı başardık. Müzakereler 3 Ekim’de başlayacak. (Gerçi bu aralar unutuldu ama müzakerelerin başlaması aslında 2006 yılına kalacak. Çünkü Avrupa Birliği Anayasası ile ilgili tartışmalar nedeniyle Türkiye biraz geride duruyor. Bu nedenle de 2005 yılının ilk çeyreğinde başlayacağı duyurulan tarama süreci bile henüz başlamadı.) Peki ya öngörünün ikinci kısmı, ucuza kapatma meselesi ne durumda?

Haberin Devamı

 

Evet, özelleştirmelerden bahsediyoruz.

 

Öncelikle özelleştirmelerde fiyatın nasıl belirlendiği meselesini konuşmak gerek. Kimine göre alıcı ne fiyat veriyorsa gerçek fiyat odur. Kimileri ise satılan şirketin yeniden kurulum bedelini gerçek fiyat olarak gösteriyor. Kimileri ise şirketin gelecekteki kar potansiyelinin bugüne indirgenmiş halinin gerçek fiyatı ortaya koyacağını söylüyor.

 

Türkiye’nin AKP hükümeti ile uygulamaya koyduğu özelleştirmelerde fiyat, alıcının ödemeye istekli olduğu tutara göre belirleniyor. Ve bu fiyat da, mesela 2001 kriz öncesindeki piyasa değerine göre kıyaslandığında bir hayli ucuz bir seviyeyi işaret ediyor.

Haberin Devamı

 

Petkim’in halka arzı tamamlandı ve Özelleştirme İdaresi Başkanlığı (ÖİB) da halka arzla ilgili ayrıntıları açıkladı. Özelleştirme İdaresi Başkanı Metin Kilci, yüzde 30 oranındaki hissesi ikincil halka arz yoluyla özelleştirilen Petkim’de toplam satışın ek satışla birlikte yüzde 34.5 seviyesine çıktığını, bundan da 287.7 milyon dolarlık kar elde edildiğini açıkladı. Açıklamanın asıl ilgi çeken kısmı ise gelen talep miktarına ilişkin kısmı oldu. Kilci ön talep toplamada halka arz edilecek kısmın 7,8 katı, kesin talep toplamada ise 4 katı fazla talep geldiğini, bu talebin de yüzde 78’inin yurtdışından kaynaklandığını söyledi. Kilci, satış aşamasında ise Petkim’in halka arz edilen yüzde 34.5 oranındaki hissesinin  yüzde 71.5’inin yurtdışındaki kurumsal yatırımcılara, yüzde 28,5’inin de yurtiçine satıldığını söyledi. İndirimler düşünce de net kar 267 milyon dolara ulaştı. Bu fiyat da Petkim’in piyasa değerinin 771 milyon dolar olarak belirlendiğini gösteriyor.

Haberin Devamı

 

Ama hemen hatırlatalım halka arz öncesi borsa fiyatına göre Petkim’in piyasa değeri 850 milyon dolardaydı. Halka arzda başta yabancılar olmak üzere kapışılan, satılacak miktarın 7,8 katı talep gelen bir şirketin fiyatının, halka arz sonrası 771 milyon dolara inmesi ise mantıksız. Eğer talep çoksa bu fiyatın artması gerektiğini göstermez mi? Yoksa herkesin bildiği talep fiyat ilişkisi ÖİB özelleştirmelerinde farklı mı oluyor? Yoksa yabancılar nihayet uygun bir fiyat buldu da onun için mi talep bu kadar fazla oldu?.. Bu hesabı bir de Petkim’in kriz öncesi fiyat seviyesine kıyaslayarak yaparsanız sonucun daha da çarpıcı olduğunu görebilirsiniz. Bu arada Petkim’in kendi alanında tekel olduğunu hatırlatmamıza hiç gerek yok sanırım.

Haberin Devamı

 

Şimdi ise sırada Erdemir var. Dünyanın dev şirketleri, Türkiye’nin bu dev ve emsallerine kıyasla bir hayli karlı olan şirketini almak için sıraya girmiş durumda. Erdemir’in talipleri arasında US Steel, Arcelor ve Mittal gibi dünya piyasasını kontrol eden devler var. ÖİB Erdemir’in yüzde 46,12 oranındaki hissesinin blok satışı için de düğmeye bastı. Bu çerçevede Türkiye Kalkınma Bankası’nın elinde bulunan Erdemir hisselerini almak için bankayla bir protokol imzalayacak. Mayıs ayı içinde de büyük olasılıkla Erdemir özelleştirmesinin ayrıntıları açıklanacak. Bakalım fiyat talep ilişkisi bildiğimiz piyasa kuraları çerçevesinde mi olacak, yoksa ÖİB kıstaslarına göre mi?

Yazarın Tüm Yazıları