İktidarlar nedense yıllardır sermaye piyasasını bu ülkenin üvey evladı olarak gördü. Mali piyasalara yönelik düzenlemelerde nedense sermaye piyasası hep geri planda bırakıldı. Şimdi hazırlanan ve Cumhurbaşkanı'nın onayını bekleyen Bankalar Yasası da bunun yeni bir örneği. Yasanın yapısına ilişkin tartışmalar bir tarafa, bu noktalar değişse bile yine de sermaye piyasası için büyük bir değişiklik olmayacak.
Öncelikle görülen o ki bankasına sermaye koymak isteyen banka sahibi başka kapıları bir yana bırakıp öncelikle sermaye piyasasına yönelecek. Bu güne dek yani kuruluşundan bu yana geçen 16 yıl içinde reel sektöre neredeyse sıfır maliyetle 23 milyar dolarlık kaynak aktarmış olan sermaye piyasasından bir post daha çıkartılmaya çalışılacak. Bedelli sermaye artırımları ile yatırımcının elindeki hisse senedinin değeri reel olarak düşmüş olacak. Sonuç itibariyle zarar eden yine küçük yatırımcı olacak.
İkinci sıkıntı şeffaflık konusunda. Bankalara sermaye yardımı operasyonu yine sermaye piyasası açısından bakıldığında gizli kapaklı yapılacak. Bankanın patronu, çalışanı, bürokrat, siyasi kısacası sermaye piyasası aktörleri dışında herkes operasyonun ayrıntılarını bilecek.
Ama küçük yatırımcı yine durumdan bihaber olacak. Son iki yıldır bankalar kanunu ile sermaye piyasası kanunu uyuşmazlığı nedeniyle 300 bine yakın yatırımcı mağdur edildi. Bu yeni uygulama ile de yeni mağduriyetler yaratılmasının yolu açılacak. İnsider trading olasılığı yine can yakacak.
Yasa ile ilgili başka tartışmalar da var. Örneğin patronların kendi yükümlülüklerini karşılamak için reel sektöre verdikleri kredileri geri çağırma olasılığı, devletten aldıkları kredinin geri ödemesinde güçlük yaşama olasılığı gibi...
Ama bu tartışmaların hiçbiri sermaye piyasasında yaşanan bu haksızlık kadar can yakıcı değil. Şimdi nasıl olur da operasyon tamamlanana kadar yatırımcının banka hissesi almasını beklersiniz ki. Oldu olacak bankaların halka açıması yasaklansın, biz de yatırımcı da yeni sürprizerle karşılaşma olasılığından kurtulalım.