Bakalım çantadan ne çıkacak diye düşünürken birden bire siyaset riski, yeniden sahneye çıktı. Konu uzun zamandır tartışılan Bankalar Yasa tasarısı. Son Milli Güvenlik Kurulu Toplantısı'ndan bu yana hükümet ortağı partilerin liderlerinde garip bir hal var.
MGK'da neredeyse ezbere bildikleri Bankalar Yasası ile ilgili tasarıyı sanki ilk defa duyuyormuş gibi davranmıştı. Bankalar Yasa Tasarısı'nın kamuoyundaki namı malumunuz pek hoş değil. Liderler askerin karşısına çıkınca herhalde bu kez kafalarına Anayasa'dan daha ağır bir şey gelir korkusu ile "Biz bir şey bilmiyoruz, hep bu hınzır Derviş'in kafasının altından çıkıyor" tavrına büründü.
Neyse ardından konu yeniden tartışılmaya başlandı. Son olarak da Çarşamba günü konu liderler zirvesinde tartışmaya açılmışken Derviş inanılmaz bir muhalefetle karşılaştı. Bu muhalefet ile baş etmeyi öğrenen Derviş de toplantıdan "randevum var" diyerek çıkıp soluğu gazetecilerin yanında aldı.
"Tasarıya karşı çıkan şeffaflığı istemiyodur. Bazı banka patronları sırf bankaya kendi ceplerinden para girmesin diye bu kanuna karşı. İstifa ederim haaa!!!" mealindeki açıklaması ile liderleri (başta da MHP'yi) kamuoyuna şikayet etti. Ankara siyasetine çabuk ısınan Derviş'in taktiği sağlam çıktı. Şikayet faslının ardından toplantıya dönen Derviş getirilen yeni önerilerle MHP'yi "ikna" etti.
Çarşamba günü Credit Suisse First Boston (CSFB) isimli bir yabancı bankanın raporu Reuters Haber Ajansı'nda yayımlandı. Raporu yazan kuruluşun Akdeniz Bölgesi sorumlusu Afa Boran isimli bir Türk vatandaşı borsa uzmanı.
Raporda borsanın çok hızlı yükseldiği, bu yükselişin bir ralli olduğu, hele de bankaların bu yükselişin de üzerinde değer kazandığı ve satış yapılarak kar realizasyon gerektiği belirtildi. Ayrıca raporda ülke içinde TL'ye güvenin azaldığı gibi ne anlama geldiği, nereden ve hangi veriye dayanarak söylendiği belli olmayan sözler de var.
Afa Boran, yazdığı raporun Reuters haber ajansında yayımlanmasının ardından CNN Türk'teki Finans bültenlerimize çıktı ve buradaki açıklamalarında aslında Türkiye'de herşeyin iyi gittiğini, bankacılık cephesindeki olumlu adımların kendisini bile şaşırttığını söyledi. Ama inatla edeksin pahalı olduğunu (2000 fiyatlarına göre bile pahalı imiş. Sayın Boran devalüasyonu hiç hesaba katmıyor galiba) ve yüzde 15'lik bir düzeltmenin şart olduğunu söyledi. Yani endeks 12.750 puana kadar inmeli imiş ki sağlıklı bir yükseliş olsun.
Bu iki gelişme ile Çarşamba günü İMKB 100 Endeksi 15.000 puandan 13.500 seviyelerine kadar indi ama günü 14.000 puanın üzerinde kapandı. İnanılmaz bir volatilite yaratılmış oldu.
Aklıma bir kaç soru geliyor. Acaba bu kurumun Türkiye piyasasındaki pozisyonu neydi. Rapor öncesi satış yaptı mı. Rapor yayımlanıp piyasa düştükten sonra alım yaptı mı? Bu soruların cevabı çok önemli çünkü yabancı yatırımcıların rapor taktikleri piyasada oldukça iyi biliniyor. Yabancı yatırımcının fikrine çok fazla önem veren, hatta bazen bu önemi abartan piyasamız yaklaşık bir yıldır yabancı yatırımcının Türkiye piyasalarına ne zaman gireceğini merak ediyor. Böylesine kırılgan bir durumda gelen raporun panik satış getireceği de malum. Acaba CSFB bu rapordan benzer biçimde yararlandı mı?
Dünkü yazının sonunda bir cümle vardı. Yabancıya nasıl göbekten bağlı olduğumuz konusunda. Kötü bir biçimde bir kere daha teyit edilmiş oldu.