70’li yıllarda tüm dünyada fırtına gibi esen Blondie grubunun solisti Deborah (Debby) Harry tekrar sahnelerde. "Desperately Seeking Susan" adlı şovun müziklerini hazırlayan Harry, çıkık elmacık kemikleri ve melankolik bakışlarıyla eski güzelliğinden hiçbir şey kaybetmemiş. 62 yaşındaki yıldız, gençlik sırlarını Defne Barak’a anlattı.
İnanılmaz genç görünüyorsunuz, sırrınız nedir?
- Genetik gelişmeleri takip ediyorum. Ayrıca uzun bir dönem yogayla uğraştım. Çok şükür kızarmış yemekleri de sevmiyorum, yine de defalarca diyet yaptım. Makrobiyotikleri denedim, DNA/RNA’dan zengin diyetler uyguladım. Hatta bir ara vejetaryen bile oldum, sonra balık tüketimine döndüm. Sağlıklı beslenmek genç kalmama çok yardımcı oldu. Tam tarihi hatırlamıyorum, 32-35 yaşları arasındayken Vogue dergisinde Montreux-Clarins’deki hücre yenilenmesiyle ilgilenen özel bir kliniğin reklamını gördüm ve hemen oraya gitmeye karar verdim. O zamana kadar oraya yatan en genç hasta bendim.
Peki orada ne yaptırdınız?
- Siyah koyun embriyonundan elde edilen enjeksiyonlar yaptılar. Embriyonun salgı bezlerinden, karaciğerinden, kemiklerinden alınan maddeler özel maddelerdi. 11 kez enjeksiyon yaptılar ve bence çok harikaydı.
Bu uygulama kaç defa yaptırılmalı?
- İstediğiniz kadar... Ben sadece bir kere gittim. Sonradan duyduğuma göre bir doktor da Alzheimer hastalarına büyüme hormonu enjekte ediyormuş. Diğer kürden farklıydı ama yine de yaptırdım. Çok şükür kötü deneyimlerim olmadı hayatta. Tabii bir de yüzümde estetik operasyonlar var. Hem kendinizi iyi hissettiriyorlar hem de genç gösteriyorlar. Gerekirse yine yaptırırım. Bir de kozmetikler var tabi. Cildime uyacak kozmetikleri bulmam zaman aldı, ancak deneme yanılma yoluyla bulabildim. Ayrıca büyüme hormonu enjeksiyonunu da kesmedim.
Hormonların gündüz bir dozu mu var, nasıl alıyorsunuz?
- Ben çok çalışıyorum ve sürekli stres altındayım. Bu yüzden mümkün olduğunca sık almaya çalışıyorum. Zaten etkisi de çabuk geçmiyor. Üstümde çok etkili olduklarını düşünüyorum.
Kendi kendinize mi enjekte ediyorsunuz?
- Evet bazen de doktora gidiyorum. Çok sık seyahat ettiğim için kendi kendime yapmayı öğrendim. İnsanların yanlış bir kanıya kapılmalarını istemem. Bu aynı bir diyabet hastasının kendine insülin enjekte etmesi gibi. Çok küçük dozlarda alıyorsunuz, öyle büyük bir operasyon değil.
Bu hormonlar, vücudun yaşlanma dolayısıyla artık üretmediği birtakım kimyasalları dengeliyor, değil mi?
- Evet aynen öyle. Bunun için bir de vitamin alıyorum. Ayrıca başka hormon ilaçlarım da var. Benim şansım vücudumun bu tür tedavilere ve ilaçlara cevap veriyor olması. Bir de ben vücudumu dinlerim, neye ihtiyacı olduğunu anlamaya çalışırım. Bence birçok insan aceleden bunu yapmıyor.
Şu sıralar 50-60 yaşları arasındaki güzel kadınlar trendi var. People dergisi Sophia Loren’i 65 yaşındayken dünyanın en güzel kadını seçti. Bir de 30’unu aşmayan kadınların Holywood’da iyi roller kapamadığı söyleniyor.
- Yaşlanmak hayatın sonuyla yüz yüze gelmek demek. Bu yüzden de ürkütücü. Aslında artık insan ömrü uzadı, hayat standartları da yükseldi bu iyi bir şey tabii ki. Ama bir zamanlar yaşlılık, bilgelik ve prestij sembolüyken bugün bence asıl önemli olan gençlik ve enerji.
Hayranlarımla beraber büyüdüm
- Peki, bir şarkıcı olarak yaşınız ilerlediği için bazı fırsatları kaçırdığınızı düşünüyor musunuz?
Bazı yönlerden evet... Ama ben şanslı olduğumu düşünüyorum. Çünkü dinleyicilerim ve ben beraber büyüdük. Blondie çıktığında çok fazla bu işi yapan yoktu çünkü. Yine de bir genelleme yapamam, yani birinin yaşlandığını izlemek, bir de güzel biriyse, hem dramatik hem ürkütücü. Ayrıca dediğiniz gibi Sophia Loren, Jeanne Moreau o kadar güzeller ki, nefesim kesiliyor.
- Ama Sophia Loren de yeni roller almıyor?
Her şeyin cevabı bende değil. Mesela Lauren Bacall gibi film sektöründe büyük bir kariyeri olan biri sizi konuyla ilgili daha çok aydınlatabilir. Hollywood’da herkes genç. Orada kalıp çalışmaya devam edenler de var elbet, gerçekten büyük starlar. Gelenek böyle, benim yapabileceğim bir şey yok.