BUGÜN yeni bir yıl başlıyor. Hepimiz dün gece adına ‘bir yıl’ dediğimiz dönemi daha kapadık, yaşamımızı bir anlamda ‘sıfırladık’.
Böyle düşündüğümüz için mutlu oluyorsak, mesele yok! İçimize yeni bir ‘heves’ düşüyorsa, ne álá! Ancak, ben son zamanlarda ‘zaman’ kavramına fena halde takıldım.
Zaman ne? Zaman var mı? Varsa sabit mi?
Zamanı en geniş kapsamda ifade eden ‘bir yıl’, bir değişimi, gelişmeyi mi tarif ediyor, yoksa binlerce yıldır, milyonlarca yıldır yaşanan ‘bir tekrar’ mı söz konusu?
Yaşanan ‘tekrar’ ise biz neden ihtiyarlayarak değişiyoruz?
Yoksa biz de binlerce yıldır ‘hayat’ı tekrar ede ede yaşayan varlıklar olarak ‘bir tekrar’ın derya içindeki birer damlası mıyız?
* * *
Dünyanın güneş etrafında sabit bir çember (elips) güzergáhında bir kez dönmesine ‘bir yıl’ diyoruz. Buradan hareketle kurduğumuz ‘oranlama sistematiği’ ile yılı günlere, saatlere, dakikalara, saniyelere, saliselere vb. bölüyoruz.
Ama, eğer dünyanın bir çember güzergáhında güneşin etrafında bir defa dönmesi bir yıl ise dünya güneşe daha yakın bir çemberde dönse idi, kurduğumuz modele göre, yine bu süreye ‘bir yıl’ diyecektik.
Halbuki, çember daha ufak olsa idi, şimdiki zaman anlayışımıza göre, bir yıl daha çabuk geçecekti! Bu kez de ortalama 60-65 yıl değil, örneğin 100-120 yıl yaşayacaktık!
Ama dünyada olup bitenler yine aynı şeyler olacaktı, zira olgular ile zaman arasında doğrudan hiçbir ilgi yok. Mevsimler yine Türkiye’nin bulunduğu paralel itibarıyla 4 adet olacak ama her birinin yaşanan süresi farklı olacaktı. Dünya bugüne dek güneşin etrafında kaç defa döndü ise daha yakın bir çember etrafında daha fazla dönmüş olacaktı!
Peki biz ortalama 60-65 yıl yerine 100-120 yıl yaşasa idik, daha fazla mı yaşıyor olacaktık?
Cevabım saçma gelecek ama ‘hayır!’
Yine aynı ‘miktar’ yaşayacaktık!
Eğer, ömür ‘bir avuç hayat’ ise yine o kadar olacaktı!
* * *
Bir kedi ortalama 10-12 yıl yaşar. Biz, Türkiye’de ortalama 60-65 yıl yaşıyoruz. Yaşanan zaman miktarı bizim zaman anlayışımıza göre kedi ile insan arasında farklı. Ama kedi de tıpkı insan gibi bebeklik, çocukluk, gençlik, olgunluk, yaşlılık dönemini yaşıyor.
Acaba o bu süreleri nasıl algılıyor? Yavru kedi açısından yaşlı kedi kendinden çok daha uzun yaşamış başka bir kedi değil mi?
Çocukken zaman geçmez, halbuki yaşlılıkta zaman kayar gider. Neden?
Beş yaşındaki bir çocuk için 1 yıl ömrünün yüzde 20’si, 50 yaşındaki bir insan için de sadece yüzde 2’sidir! İkisinin aynı zamanı kavrama katsayıları çok farklıdır.
Askerde, hasta yatağında zaman geçmez; ama güzel geçen 1 aylık tatil kayar gider!
Gençken insanın önünde bir sürü hedef vardır, o hedeflere ulaşmak için zaman sayılır ve zamanın bilincinde olunur; ama ileri yaşta hedefler teker teker tükenir, yaşanan zamanın birbirinden farkı kalmaz.
Zaman tekrarın insan zihninde ibrasıdır!
İnsanın kendi kendisiyle hesaplaşmasıdır!
* * *
Zaman yok, sadece tekrar var, yılbaşı ise sadece zihinlerde var! Ama, ‘enerji’ katiyen yok olmuyor ise ve Einstein’ın teorisine göre ‘ışık’ ile ‘kitle’ birlikte ve adeta geometrik katsayılarla ‘enerji’yi yaratıyorlarsa, enerji yok olmadığına göre, ‘kitle’ yok olduğunda ‘ışık’ bir yerlere gidiyor. Acaba kitle içine şahit olduğu ‘tecrübeyi’ de katıyor mu?