Türkiye’nin ortak sıkıntısı: Diğerlerinden hep şüphe etmek

DÜN ‘Bir Kazanın Anatomisi’ başlığı ile yazdığım yazıda AKP tarafından atanan bürokratların bazı eksikliklerini vurgulamıştım.

Yazının bir bölümünde aynen diyordum ki:

‘...Eskiden gelen, hatta hálá kısmen geçerli bir dışlanma psikozu içinde sadece ‘kendilerinden olanlara’ inanıyorlar. Kendilerini ‘diğerleri’ olarak görenleri, onlar da ‘diğerleri’ olarak görüyorlar... Onlara göre aldıkları uyarı/eleştiri/görüşün kalitesinden çok kaynağın kim olduğu daha önemli. Tipik bir aşiretçilik anlayışı ile hasım aşiretin hep kazık atmaya çalıştığını düşünüyorlar. Dış bilgiyi küçümsüyorlar.’

Ancak, dünkü yazımdan ‘diğerleri’ sendromunun sadece AKP’liler için geçerli olduğu sonucu çıkmamalı.

Tersi de fersah fersah geçerli!

* * *

Birtakım insanlar da AKP Hükümeti’nin her icraatının altında bir çapanoğlu arıyorlar.

‘Her yol Roma’ya çıkar!’ mantığı ile onlar da ‘Her AKP icraatı şeriata çıkar!’ mantığı ile hareket ediyorlar.

Son örnek:

Ben Türkiye’nin en önemli meselesinin insan yetiştirme konusunda 21. yüzyılı yakalayamamaktır, diye düşündüğüm için Mili Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik’in ‘eğitimde reform’ çalışmasını alkışla karşılıyorum.

Çalışmanın ana hatlarını gördüm ve gerçekten doğru ve radikal bulduğum bu reformu kutlayan bir yazı yazdım.

Yazının sonunda da; bakalım bu çabaya nasıl bir kulp takılacak mealli bir soru sormadan edemedim.

* * *

Gazetemiz Başyazarı Oktay Ekşi Ağabey dün kulbu bulmuş. Diyor ki:

‘...Böylece ‘mesleki-teknik’ koridoruna girenlerden ‘imam hatip liselerine yönelmek isteyenlere 6-7 ve 8’inci sınıflarda seçmeli olarak (bakın ne kadar da özgürlükçüler...) Kuran-ı Kerim dersi’ verilecekmiş.

Gördüğünüz gibi Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik, Türkiye’de zorunlu temel eğitimin kesintisiz olarak 8 yıl süreyle verileceğini emreden ve Ağustos 1997’den beri yürürlükte bulunan yasayı geçersiz kılmaya çalışıyor.’

* * *

Halbuki reform, zorunlu din dersini ‘tüm dinlerin okutulacağı’ bir ders haline getiriyor, reformun ruhu itibarıyla gençlere kendi alanlarını seçmeleri için sayısı artırılan seçmeli dersler arasına da sadece isteyen öğrencilerin alacağı ve İslam dininin icaplarının öğretileceği adı geçen ilave din derslerini koyuyor.

Vatandaşlara dinini öğrenme hakkı ise bizzat Anayasa’nın 24. maddesince tanınmış.

* * *

Zaman zaman aramızda çok dikkatli olanlar dahi diğerleri kavramını sanki onlarla hiç ortak paydası yokmuş gibi ve onlardan gelecek her teklifin ardında muhakkak bir çapanoğlu olmalıymış gibi kavrıyor.

Türkiye’de her kesimde epey güçlü olan tavır; ortaya atılan uyarı/eleştiri/görüşün ne olduğundan çok kimden geldiği ile ilgilenmek.

Genellikle, fikrin değil fikir sahibinin bizzat kendimizin ona atfettiği yapısı ile ilgileniyoruz.
Yazarın Tüm Yazıları