ULUSLARARASI toplantılarda aldığım izlenimler çerçevesinde Türkiye-ABD iilişkilerinin son dönemde büyük çapta yara aldığını yazdım. Aksaklıkların, ABD ve hatta AB yetkilileri tarafından nasıl kavrandığını dün (18.05.2005) irdeledim:
‘ABD ve hatta AB yetkilileri Türkiye’nin dış politikasını:
i) öngörülebilir (tahmin edilebilir) bulmuyorlar.
ii) Seçilmişler açısından analizden ve bilgiden yoksun bir formata oturtulduğunu zannediyorlar.
iii) Önemle Başbakan çevresindeki danışmanların birikim yoksunu olduğunu, söylenenleri doğru kavramadıklarını, dolayısıyla aldıkları bilgiyi doğru aktarmadıklarını tahmin ediyorlar.
iv) Dışişleri ile Başbakanlık Ofisi arasında zaman zaman çelişkiler yaşandığını düşünüyorlar.Başbakanlık Ofisi’nin bazı hesap dışı ve şaşırtıcı çıkışlarının sonradan Dışişleri, hatta askeri konularda TSK tarafından düzeltilmek zorunda kalındığının farkındalar.’
* * *
Öte yanda şahsi kanaatime göre Türkiye-ABD ilişkilerinin geleceğini ‘İran meselesi’ belirleyecek.
Türkiye Cumhuriyeti’ni ‘üstü bıyık-altı sakal’ ikileminde bırakan ‘ABD’nin İran Politikası’ ise Bilderberg’de açık toplantılar ve özel sohbetlerde açıkça çizildi.
ABD’nin olası İran Politikaları’nı 12.05.2005 tarihinde Bilderberg Toplantıları’nı özetlerken ifade etmeye çalıştım:
‘(ABD’li yetkililere göre) İran sadece nükleer tehlike oluşturmuyor, aynı zamanda Ortadoğu’da cirit atan Hamas, Hizbullah, İslami Cihat gibi terör örgütlerini bizzat besliyor ve yönlendiriyor.
Bu ülkede rejim muhakkak değişecek!
ABD’li yetkililer halkın %70’inin istemediği bir rejim aleyhine ayaklanma olması uğruna her türlü uluslararası yardımın yapılması gerektiği görüşündeler. Genel grev için maddi katkı, propagandaya yönelik radyo yayınları, direnişçilere haberleşme ağı kurulması gündemde. Eğer, rejim kendi kendine yıkılmaz ise yine de değişecek!
Etkin bir ABD’li ‘Kara harekatı düşünmüyoruz’ dedi!
Okur bu cümleyi istediği gibi okusun!’
* * *
Türkiye’nin ABD’den neler bekleyebileceğini dün ele aldım.
Bugün ise ABD’nin Türkiye’den neler bekleyeceğini irdeleyeceğim.
ABD’nin BOP çerçevesinde Türkiye’den bir sürü beklenti içine girdiği malum. Irak’ın ve özünde Kuzey Irak’ın BOP’un halihazırda başat tartışma konusu olduğu da açıkça belli.
* * *
Ama, bence 8 Haziran’da Başbakan’ın önüne konacak esas soru şu:
‘İran projemizde ne kadar varsınız?’
ABD; İran ile ilgili planlarını yaparken Türkiye’nin nerede ne kadar ‘var olacağını’ muhakkak ‘öngörebilmek’ ister!
ABD, ‘İran projesi’nde, ‘Irak projesi’nde yaşadığı Türkiye ile ilgili öngörü hatasını (1 Mart tezkeresi) tekrar etmek istemez.
* * *
Şahsi kanaatime göre Türkiye ile ABD’nin önümüzdeki yıllarda birbirlerine ne kadar yakın duracağını; Türkiye’nin ABD’nin İran projesi içinde kendisine biçeceği rol ve vereceği söze bu kez ne kadar sadık kalacağı belirleyecek!.