YENER Süsoy gazetemizde pazartesi ve salı günleri yayınlanan keyifli röportajlarına bir yenisini ekledi ve bu hafta lezzetli bir sohbet çerçevesinde 28 Şubat’a ışık tuttu.
Süsoy 28 Şubat’ın önemli isimlerinden emekli korgeneral İzzettin İyigün ile konuştu. Süsoy’a göre:
‘...Emekli korgeneral İzzettin İyigün’ün Türk Silahlı Kuvvetleri’ndeki takma adı ‘çift beyinli’, kimileri ise ‘filozof’ diyor. Derin gören, derin düşünen, derin konuşan, derin yazan, derin heyecanlı bir asker.’
* * *
Sohbette İzzettin Paşa diyor ki:
‘28 Şubat’ta Sincan’da tankları yürüten, balans ayarını yapan benim. Öncesinden ne Karadayı’nın haberi vardı, ne de Çevik Bir’in. Sadece 3 kişi biliyorduk: Kara Kuvvetleri Kurmay Başkanı Doğu Aktulga, Kara Kuvvetleri Komutanı Hikmet Köksal ve ben.’
* * *
‘28 Şubat’ta tanklar neden Sincan’a gitti de kanlı Hizbullah’ın üzerine gitmedi?’ diye sorduğum için TCK’nın 159. maddesi çerçevesinde ‘6 yıl hapis’ istemi ile yargılanan ben, sorumun cevabını 6-7 yıl gecikme ile nihayet alıyorum. Meğer İzzettin Paşa ve arkadaşları öyle münasip görmüşler!
TSK hemen her fırsatta her türlü kararı emir komuta zinciri içinde aldığını açıklar. Ancak öğreniyoruz ki; 28 Şubat döneminde ‘emir komuta zinciri içinde karar almak’ sadece sözde varmış!
* * *
Çevik Bir Paşa emekli olduktan sonra onu hicivli bir dille siyasete davet ettiğimde TSK bundan alınmış ve ‘TSK emir erinden emekli komutanına kadar bir bütündür’ mealli yazılı bir açıklama yapmıştı.
Meğerse, ‘bütünlük’ de 28 Şubat döneminde geçerli değilmiş.
‘...O günlerde Hikmet Paşa GATA’da katarakt ameliyatı olmuştu, evinden Doğu Paşa’ya ‘İzzet Paşa yarın 80 tankla Sincan’dan geçsin’ diye emir vermiş. Doğu Paşa beni aradı; ‘Komutana bu hareketin suç olacağını, sorumluluğunun büyük olduğunu anlattım ama, ikna edemedim. İzzet Paşa son kararı sen vereceksin’ dedi... Genelkurmay’ın yürüyüşten haberi ancak 4 saat sonra oldu...’
Evde hasta yatağında verilen emirle, Genelkurmay’dan habersiz yapılan darbeli tank yürüyüşü!
* * *
Ben dönemin Genelkurmay Başkanı Karadayı Paşa darbe yapacak diye çok korkmuştum.
Aşağıdaki bölümü okuyunca ise çok güldüm:
‘...Çevik Bir ise sabah 08.00’de öğrendi. Doğu Paşa kendisini aramış, durumu Karadayı Paşa’ya iletmesini de söylemiş. Çevik de engeller endişesiyle yürüyüşü Karadayı’ya duyurmamış. Karadayı Paşa olayı ilk duyduğunda darbe zannedip korkmuş...’
Meğer o da birileri darbe yapacak diye korkar dururmuş!