‘TBMM, Türkiye Cumhuriyeti tarihinde ilk kez bir başbakanın Yüce Divan’da yargılanması kararı verdi.
AKP ve CHP milletvekilleri ortak oy kullanarak, eski başbakanlardan Mesut Yılmaz ile eski Devlet Bakanı Güneş Taner’i, Türkbank ihalesine fesat karıştırdıkları gerekçesiyle Yüce Divan’a sevk ettiler.’
‘Yılmaz ve Taner, devletin kurumlarının tüm uyarılarına rağmen Türkbank’ın kime verileceğini belirledikleri, yeni bir medya gücü oluşturmak için Korkmaz Yiğit’i kolladıkları’ gerekçesi ile Yüce Divan’a gönderildiler.
* * *
Karar hem hüzün, hem de ders dolu!
Mesut Yılmaz’ı başbakan yapan irade onu mahkemeye de verdi!
Mesut Yılmaz artık bir ilkin sahibi:
Yüce Divan’a giden ilk başbakan!
Kararın anlam boyutu ise çok yüksek:
Yapanın yanına, başbakan da olsa kalmıyor!
Kimse hesap vermekten kaçamıyor.
* * *
‘Karar siyasidir’ diyenler, ortak kullanılan 429 oya dikkat etsinler.
Ayrıca bilsinler ki, kararı yadırgayan ANAP’lı sayısı bile çok düşük.
Zaten oturumu izlemeye sadece bir tek ANAP’lı gelmiş.
Bunca yıldır Mesut Yılmaz’la siyaset yapan eski bakanlar, eski milletvekilleri, ANAP’lı delegeler, partililer, seçmenler arasında, ilaç niyetine bile olsa, Mesut Yılmaz’a destek verenlerin sayısı yok denecek kadar az.
Böyle önemli bir olayda başından beri yalnız kalan Mesut Yılmaz’ın, insanlara kibirli davrandığı için insanların ondan uzak durduğunu söylemek yetersiz bir savdır.
ANAP’lılar da Türkbank olayından çok rahatsızlar.
* * *
TBMM gibi Yüce Divan da Ertuğrul Yalçınbayır’ın görüşlerine kulak asmamak durumundadır.
Saptaması doğrudur, TBMM konuyu daha evvel tartışmış ve Mesut Yılmaz’ı aklamıştır. Ancak oylamanın TBMM’de karşılıklı aklama rezaleti olduğunu bilmeyen yoktur.
Ayrıca, eğer TBMM sonradan benim elime de geçen suç belgelerini bildiği halde aklama yapmış ise ağır kusurludur.
Yeni delil de vardır. Genç TV’nin ödemeleri için kullanıldığı söylenen kredideki imzanın sahte olduğu ortaya yeni çıkmıştır.
Artık bellidir ki, Genç TV bedava devredilmiştir.
* * *
Mesut Yılmaz’ın sonradan Türkbank ihalesini iptal etmek zorunda kaldığında kullandığı gerekçenin, daha önce ‘görmediğini’ söylediği emniyet mektubu olduğu belgelidir.
Mesut Yılmaz bu imzayı attıktan sonra TBMM’de konu hakkında bilgi verirken hálá ‘Mektuptan haberim yoktu’ diyebilmiştir.
Cumhuriyet tarihinde Başbakanlık’ta ilk defa kozmik bir ‘mektubu kaybeden kişi’, bu kusuru ortaya çıktıktan sonra Mesut Yılmaz tarafından çok önemli bir görev olan Özel Kalem Müdürlüğü’ne terfi ettirilmiştir.
Ertuğrul Yalçınbayır’a soruyorum:
Eski TBMM, bütün bunları bildiği halde mi Mesut Yılmaz’ı akladı?