KEMAL Kılıçdaroğlu "dosyalar" ile temayüz etti. Dişli’yi bitirdi, Fırat’ın sonunun gelmesinde önemli rol oynadı, Gökçek’in imajını beter zedeledi. Bu çalışmaları onu sonunda İstanbul’a belediye başkan adayı yaptı. İstanbul bu seçimlerin kalbi haline geldiğine göre onun İstanbul’da alacağı olası bir galibiyet AKP’nin ağır yenilgisi addedilecek.
Benim AKP iktidarına muhalefet ettiğimi bu köşeyi bir nebze takip edenler bilirler.
Ancak, bugün Kemal Kılıçdaroğlu’nu yol yakınken bazı yanlışlarından dönmesi için dostça uyaracağım. Baştan söyleyeyim; benim eleştirilerim geçmişi ile veya proje fukaralığı ile ilgili değil. Ben namusundan zerre kadar şüphe etmiyorum, ayrıca bu seçimlerde zaten projelere pek itibar edilmeyeceğini düşünüyorum.
* * *
Benim kendisine ilk itirazım Mehmet Sevigen, CHP’nin Belediye Meclisi ve İmar Komisyonu’ndaki üyeleri ile ilgili.
Son günlerde maşallah yolsuzluk iddialarının baş aktörlerinden birisi Mehmet Sevigen!
Öte yanda, Kadir Topbaş döneminde Büyükşehir Belediyesi’nin çıkardığı 4300 imar tadilatı var. Bu rakam bir rekor. Enis Berberoğlu’nun verdiği bilgilere (Hürriyet-17.02.09) göre bu 4000 küsur imar tadilatı kararının tamamı İmar Komisyonu’nda oybirliği ile alınmış. Belediyede hiçbir komisyon çalışmazken bu çalışkan ve daima uyum içinde hareket eden 9 kişilik komisyonda CHP’nin 2 üyesi varmış.
Kemal Kılıçdaroğlu’nun iç tutarlılık açısından Mehmet Sevigen’e ve Belediye Meclisi’nin CHP’li üyelerine de anında esip gürlemesi gerekmez miydi?
* * *
Kılıçdaroğlu’nun Şaban Dişli çalışması çok tatminkár idi. Dişli’nin ne ile suçlandığı somut idi ve belgeler bu somut iddiayı doğruluyordu.
Ancak, Fırat ile ilgili iddialar Dişli kıvamında çıkmadı. Mir Fırat olayında daha çok soru işaretleri ile yetinildi. Komploculuğun ana beslenme kaynağı olan anlamlı sorular sorularak zihinlerde şüpheler yaratıldı.
Melih Gökçek tartışmasında ise birbirine benzemez aletlerin fiyat mukayesesi yapıldığını kibrine mağlup olan Gökçek bir türlü anlatamadı. Zaten, tartışma daha çok Uğur Dündar ile Melih Gökçek arasında geçti, Kılıçdaroğlu kenara çekilerek puan topladı.
Cihan Kamer olayında ise Kılıçdaroğlu, Erdoğan ailesine etik (ahlak) açıdan büyük ders verdi ama Kamer’in verdiği rakamlar karşısında sessiz kalarak dersini tam çalışmamış bir öğrenci görüntüsüne büründü. "Yıllık 10 bin lira kár" uğruna havaalanında neden mağaza açıldığını ben hálá anlamış değilim. Mahdum ve gelin Erdoğan’ın bu ortaklıktan ne miktarda nemalandığını göstermek Kılıçdaroğlu’nun işi idi.
Doğrudan kendisini ilgilendirmez ama CHP MYK üyesi Ali Kılıç da Deniz Feneri dosyasına ulaştığını iddia ederek dikkatleri üzerine çekiyor ama Karaman, Akman ve mahdum Erdoğan’ın gemiciği hakkında ileri sürdüğü iddiaların dosyada açık bir şekilde yer alıp almadığını, yoksa Kılıç’ın adı geçen kişiler hakkında yorum mu yaptığını ben pek açık anlamadım.
Son olarak da, şunu belirteyim; CHP’nin hali hazırda görevli bazı ilçe başkanlarının tekrar aday olmasını Kılıçdaroğlu’nun isteyip istemediğini hálá anlamış değilim. Aynı şekilde İl Başkanı Gürsel Tekin neden istifa etti, neden geri geldi, o da belli değil.
* * *
Kılıçdaroğlu’na hatırlatmak istiyorum:
1) Yolsuzluk Dosyası kındaki tabanca gibidir, kolay kolay çekilmez ama bir kere çekildi mi vurup götürmelidir.
2) Yolsuzun sizden olanını ayırt ederseniz, iç tutarlılığınız kalmaz
3) Birbirine düşmüş yöneticiler ile İstanbul yönetilmez.