TÜRK dış politikasının fayda/maliyet analizini dün kabaca yaptım.
Kısa özet Lübnan’dır. Son kez Türkiye Lübnan’da “birlik beraberlik” için diplomasi yapmıştır. Ancak Hizbullah lideri ile yapılan “gizli toplantı”da çekilmiş ve dünyaya bizzat Hizbullah tarafından servis edilmiş olan fotoğraf (Davutoğlu’nun toplantıya “iliştirilmiş” hali) diplomasinin getirisini bütün dünyaya özetlemiştir. Sonunda Lübnan’da Hizbullah, dolayısıyla İran ve Suriye ileri adım atmışlar, İran Ortadoğu’da etki alanını bir kez daha genişletmiş, Hizbullah bir kere daha dünyada meşrulaştırılmış, hükümetin kontrolü büyük çapta Hizbullah’ın eline geçmiştir! * * * Bugün sonuncusunu yazdığım üç yazılık dizide Türkiye’nin reel (gerçekçi) dış politikayı terk ederek idealist dış politikayı benimsemesini eleştiriyor, ötesi tehlikeli bulduğumu ısrarla ifade ediyorum. Bugün iç ve dış politika arasındaki bağlantıyı irdeleyeceğim. Ancak hemen belirteyim: 1) Türkiye’nin dış politikası evrensel seviyede idealist değildir. Örneğin evrensel insan hakları veya demokrasinin evrensel değerleri konularında Türk dış politikası katiyen idealist değildir. Sudan, Çin, İran’da olan bitenler, Hizbullah veya Hamas’ın “savaş yöntemleri”nde başvurduğu terör konularında Türkiye’nin tepki vermeye hiç niyeti yoktur. Bu konularda çıkarlarına uygun bir şekilde gerçekçi davranmaktadır. 2) Son dönemde iç ve dış politika büyük çapta üst üste binmektedir ama bu yaklaşım salt iç popülizm uğruna dış politikayı düzenlemek anlamını taşımaz. * * * İç ve dış politika iç içe geçmiştir, zira her ikisi de bu dönemde yol göstericilik açısından aynı kaynaktan beslenmektedir: İslami zihin haritası! Dünyanın önemli bir bölgesine yüzyıllardır i) Batılı(cı) çığır haritası ve ii) İslami(cı) çığır haritası damgasını vurmaktadır. Türkiye Cumhuriyeti, önemle Cumhuriyet’ten sonra yaptığı seçimle Batılı haritayı seçmiştir ama 6 yüzyılın inkar edilemez etkisi ile bu ülke alt yapıda İslami harita ile yoğrulmuştur. AKP Hükümeti’nin içeride ve dışarıda yürüttüğü politikalar 80 küsur yıllık Batılı haritayı tamamen reddetmeden 6 yüzyıllık İslami haritayı ön plana çıkarma çabasına yöneliktir. * * * Bu karışım içinde AKP hükümeti: 1) Muhafazakârların (Müslümanların) Türkiye’de ve dünyada inkâr edilen haklarına sahip çıkmaya çalışan bir görüntü vermek istemektedir: Ezilmiş Müslümanlar! 2) Müslümanların dünyada çok daha ağırlıklı temsil edileceği bir ideal/hülya/özlem içeride ve dışarıda devamlı pompalanmaktadır: Yeşil Elma! 3) Özlenen dünyada Müslüman-Türklerin görevi/yetkileri vurgulanmaktadır: Yeni Osmanlıcılık! * * * Topluma/dünyaya pompalanan bu hedefler şu iki atılımla da oldukça başarılı bir görüntü vermektedir: 1) İçeride AKP hükümeti sağlık/konut/ulaşım/eğitim alanında “ezik” muhafazakârlara (garip-gurebaya) çok önemli maddi katkıda (gelir aktarımında) bulunmaktadır. AKP’yi iktidarda tutan tek değil ama en önemli öğe budur. 2) Müslüman dünyada çizdiğini iddia ettiği liderlik hedefi ile Batı’yı ateşten çıplak eli ile alamadığı kestaneleri (İran, Suriye, Hizbullah, Hamas) Türkiye kendi eli ile alarak rahatlatmaktadır. Mesaj taşıyıcılık görevi yapmaktadır. * * * Çok merkezli yeni dünyada reel/pragmatist (gerçekçi) dış politika terk edilirken esasında Batılı zihin haritasının yol göstericiliği terk edilmektedir! Batı sosu ile yoğrulmuş İslami zihin haritası artık dış politikada yol göstericidir!