BELİRLİ konular üzerine kamuoyu önünde akıl yoran ve gelişmelerle ilgili tahminlerde bulunan insanların zaman zaman geri dönüp daha önce neler yazdıklarını irdelemeleri faydalı olur.
Böylelikle, yazar hem kendisiyle hem de okuruyla hesaplaşmış olur.
* * *
Ben 2005 yılında dikkatimi en fazla "ABD’nin Ortadoğu politikaları" üzerine yoğunlaştırdım. Zira, 11 Eylül sonrası dönemde "3. dünya savaşı"nın yaşandığını düşünüyorum ve bir diğer deyişle "3. bölüşüm savaşı"nın21. yüzyılın kaderini belirleyeceğine inanıyorum.
Konuyla ilgili 25-30 civarında yazım var; ama ben bugün hepsinin özeti anlamında iki yazımdan alıntılar yapacağım.
ABD Başkanı George W. Bush’un ikinci kez seçilmesinin ardından 6 Kasım 2004 günü "Bush ve Ortadoğu" başlıklı yazımda şunları yazmışım:
"...Başkan Bush ve yeni muhafazakár yoldaşları ilk dönemde saldırgan dış politikaları nedeniyle epey eleştirildiler.
Bana göre, bu dönemde ABD’nin dış politikası daha da saldırgan olacak..."
* * *
Bu genel değerlendirmenin ardından aynı yazıda, 2005’te Türkiye’yi en fazla üzen konuda şunları söylemişim:
"...ABD, (Kuzey Irak’ta) federe devlet kurulmadan önce PKK için hiçbir yaptırıma girişmeyecek."
* * *
Türkiye ile ABD ilişkilerinin çok yalpaladığı bir dönemde şu saptamayı da yapmışım:
"...Ortadoğu’da yine de en güvenilir müttefik Türkiye olduğu için ABD bu dönemde Türkiye’nin gönlünü, hem ona AB yolunda destek vererek, hem de BOP’ta önemli bir rol biçerek almaya çalışacak..."
Son (FBI, CIA vb.) ziyaretler bu saptamayı doğrulamıyor mu?
* * *
Benim 2005 yılının başından beri tutturduğum tezim ise şuydu:
"...Bu dönemde Ortadoğu’da yeni kıyamet İran’da kopacak. Bush’un ’İran’ı denetim altına aldığına’ inanmadan Beyaz Saray’ı terk edeceğini hiç sanmıyorum. İran’ı nükleer silahlar konusunda ya ikna edecek, ya ikna edecek!"
* * *
Mayıs ayında katıldığım "Bilderberg Toplantıları" çerçevesinde 12 Mayıs 2005 günü de yine İran’la ilgili olarak şöyle yazmışım: ("Bilderberg Toplantılarının Anlamı".)
"...ABD’li yetkililer, halkın yüzde 70’inin istemediği bir rejim aleyhine ayaklanma olması uğruna her türlü uluslararası yardımın yapılması gerektiği görüşündeler. Genel grev için maddi katkı, propagandaya yönelik radyo yayınları, direnişçilere haberleşme ağı kurulması gündemde. Eğer, rejim kendi kendine yıkılmaz ise yine de değişecek!
Etkin bir ABD’li, ’Kara harekátı düşünmüyoruz’ dedi.
Okur bu cümleyi istediği gibi okusun!.."
Bugün hemen hemen dünyada herkes, İran’a hava saldırısının ne zaman olacağını tartışmıyor mu?
* * *
Kimse birbirini aldatmasın; ama ziyaretler, ama "Kürt meselesi", ama eski günleri yád eden emekli askerlerce ortaya atılan yakın tarihle ilgili iddialar çerçevesinde son dönemde gündem hep "ABD ve Irak-Suriye-İran çemberinde" şekillenmiyor mu?