ABD Başkanı George W. Bush’u ülkemizde misafir etmeye hazırlanırken çeşitli duygular içindeyiz.
Kimimiz Bush’a kızıyor, hatta ondan nefret ediyoruz. Akıl yerine kullandığımız şablonda genel doğrular var ve Bush’un ABD adına izlediği genel politika o şablona ters düşüyor.
Şablona göre üretilecek tek öneri ‘Bush go home!’.
Bu öneri hiçbir işe yaramasa da, şablona göre alınacak tek tedbir Bush’u ülkeden kovmaktır!
Bu insanların yarattığı ortamdan sadece terör beslense, halk otobüsünde bizzat halk ölse, Kapalıçarşı esnafı onları kapı dışarı kovsa dahi, onların tek tepkisi var:
‘Bana ne, bana ne!’
* * *
Diğerleri ise ‘kork ve korkut cumhuriyetinin’ birer neferi olarak habire ABD’nin Bush ziyareti sırasında bizden neler isteyeceğini yazıyorlar. Hatta ABD’nin, ‘Böyle bir toplantı olmadı, adı geçen kişiler o tarihte ABD’de bile değildiler’ açıklamalarına rağmen isim vererek Washington’da yapılan toplantıda Kürt Federasyonu konusunda kimlerin ne konuştuğunu satır satır yazıyorlar. Ancak, nedense ABD’nin açıklamasına bir satırlık olsun yer vermiyorlar, ‘ABD açıklama yaptı ama yalan, biz haklıyız!’ dahi demiyorlar.
Onların da akıl şablonlarında ‘ABD emperyalist devlet, o hep aktif davranır, biz ise hep pasif kalırız’ diyen bir açılım var.
* * *
Dilerim ve umarım ki; başta Dışişleri olmak üzere devlet yetkilileri dünyada en zayıf dönemini yaşayan ama hálá en büyük olan ABD’den neler isteyebileceğimizin aktif hesabını yapıyorlardır.
Bu kez masaya bizim avantajlı oturacağımızın farkındadırlar!
Türkiye, ABD açısından nelerin vazgeçilmez olduğunu iyi hesap ederse, bu çerçevede onun zaaflarını ortaya koyup bu zaafların çözümünde nasıl yardımcı olabileceğini, bunun karşılığında neler isteyeceğini masaya yatırabilir.
* * *
ABD açısından temel vazgeçilmez/vazgeçilemez faktör, 21. yüzyılda da en büyük olarak kalabilmek için petrol havzalarına egemen olmak, bu uğurda dünyayı yeniden düzenlemektir.
Ayrıca ABD kendisine en büyük tehdidi oluşturan İslamcı terörü bizzat elleriyle yaratmış olsa dahi şimdi yok etmek için mücadele etmeye mecburdur.
Taktik alanda vazgeçilemezi ise, 1 Mart sonrası bizim yardımı reddetmemiz üzerine, Irak’ta en büyük yardımı aldığı Kürtlerin Kuzey Irak’ta federasyon kurmalarıdır.
Ancak, ABD bu dönemde şu zaafını da görmüştür.
Dünyaya yeniden düzen kurmaya tek başına gücü yetmemektedir.
O halde petrol kullanımını yine kendi denetimi altında tutmalı, ama paylaşmalıdır.
* * *
Ben Türkiye’nin Bush’la; Irak’ta kendisine yardımcı olabileceğini belirtip -bu kez BM şemsiyesi altında- karşılığında ise neler isteyebileceğinin pazarlığını en rahat yapabileceği bir dönemde olduğu düşüncesindeyim.