AİHM kararını derinine tartışalım

CUMARTESİ günü değindiğim üzere AİHM kararını bu hafta tartışacağım. Önce kararın ne olduğunu tekrar irdeleyelim.

Karar öz cümle diyor ki:

‘Bireyin inanç veya dinini belli eden/gösteren (manifest) tavırları toplumun diğer bireyleri tarafından kendi din anlayışları veya kişisel hak ve özgürlükleri için bir kısıtlama teşebbüsü olarak algılanabilir.

O halde devlet; dinini veya inancını belli eden/gösteren (tesettür) tavırlara kısıtlama getirebilir.’

* * *

Türkiye’de esasında ekonomik katmanda -yeniden paylaşım- oluşan çelişki türban etrafında odaklanıyor.

Bugün itibarıyla topluma baktığımızda:

1) AİHM’nin hak verdiği şekilde, toplumun bir kısmı türbanı kendi din anlayışı ve özgürlüğüne tehdit olarak algılıyor.

2) Toplumun bir kısmı da; İslam’ın kadınlar için temel emri olan örtünmeden vazgeçmeden İnsan Hakları Beyannamesi’nin temel insanlık hakkı saydığı eğitim hakkından yararlanmak istiyor.

* * *

Şu an itibarıyla bir arada var olan bu iki gerçek topluma çözümsüzlük olarak yansımaktadır.

AİHM kararı ya yarayı deşecektir, ya da nihayet çözüme katkıda bulunacaktır.

Her durumda da derinine tartışılmaya layıktır.

* * *

Şimdi tartışmaya geçelim.

Önce bir prensibi tekrar etmek zorundayız:

Eğer ortak arzumuz hukukun üstünlüğü ise kararı, işimize gelmese dahi, hazmetmek zorundayız.

Üzülerek görüyorum ki bazı yazarlar mızıkçılık yapıyorlar.

AİHM’ye türbanlılar özgür iradeleri ile başvurduğuna göre, karar aleyhlerine çıkınca AİHM’yi sorgulamak basit ama tehlikeli bir tutum haline geliyor.

‘AİHM kararları işime gelen ve gelmeyen kararlar olarak ikiye ayrılır!’

Aramızdaki çelişkileri ortak bir hakeme çözdürmeyecek isek nasıl anlaşacağız?

* * *

Kararı doğru anlamak da önemli. Karar doğrudan türbanı yasaklamıyor. Bazılarının tehdit olarak algılaması durumunda devlete kısıtlama yetkisi veriyor.

Buna göre Başbakan’ın ‘Şimdi türbanla okula gidilen AB ülkelerinde ne olacak?’ sorusu hedeflediği gibi kararın çelişkisini yakalayamıyor.

Cevap basit. İnsanlar türbanı kendi din ve özgürlük anlayışlarına tehdit olarak görmedikleri sürece bu ülkelerde türbanla okula gitmekte mahzur yoktur.

Bir yazarın vurguladığı üzere George W.Bush’un ‘demokrasi dindarların katılımından korkmamalıdır’ sözü de kararla çelişmez.

Karar inancı yasaklamadığı gibi, Bush’un muhatabı ile bu kararın muhatapları farklıdır.

Bush bizdeki ‘laikçiler’ türü dini kamusal alandan tamamen dışlayanlara hitap ederken, AİHM dindarları ‘diğerleri tarafından tehdit’ olarak algılanan ‘dini gösteren/belli eden tavırlara girmemeleri’ için uyarmaktadır.

* * *

Çarşamba günü AİHM kararının çözemediği, hatta zorlaştırdığı bir alana değineceğim.
Yazarın Tüm Yazıları