Eğer, AİHM kararı ardından toplumsal uyum arayacak isek; başını örtmeyen ‘diğerlerine’ de önemli görevler düşmektedir.
AİHM kararı; onların türbanı tehdit algılaması olarak görmesine saygı duyuyor ve müeyyide getiriyor ama diğerleri de İslami hassasiyelerini belli eden/gösteren insanlarımızı dışladıklarını kabul etmek durumundalar.
* * *
Bir kere şu konuda anlaşmak zorundayız.
Örtünmeyi Kuran emri olrak görenler haklıdırlar.
* * *
Nur süresi Ayet 31:
‘Mümin kadınlara da söyle:
Bakışlarını yere indirsinler. Cinsel organlarını/ırzlarını korusunlar. Süslerini/ziy-netlerini, görünen kısımlar müstesna, açmasınlar. Örtülerini/başörtülerini göğüs yırtmaçlarının üzerine vursunlar... Ey müminler, Allah’a topluca tövbe edin ki kurtuluşa erebilesiniz!’ (Diyanet meali)
* * *
Ayrıca yine devletin Diyanet İşleri’ne bağlı Din İşleri Yüksek Kurulu kendisine sorulan sorulara verdiği cevaplarda her seferinde ‘başı örtmenin Kuran emri’ olduğunu teyit etmiştir.
* * *
O halde; ‘diğerleri’ başlarını Allah emri olarak görüp örtenlerden başlarını açmalarını isteyemezler.
Ancak sadece; perşembe günü ifade ettiğim üzere, tüm dünyada siyasi bir sembol olarak algılanan türban modasına uyarak başını örtenlerden başka bir örtünme yolu seçmelerini isteyebilirler.
Türban modası dışında başlarını örtenlerin; değil üniversitede, her türlü ortamda hüsnü kabul görmelerini temin etmek de ‘diğerlerinin’ görevidir.
* * *
‘Diğerleri’; çeşitli ortamlarda başını örten insanları dışladıklarını da kabul etmek zorundalar.
Dışlama eylemi sadece ortak alanları bu insanlardan esirgemek değildir.
Birbirlerini benimsemeyen insanların bazen bir bakışı bile dışlama eylemi için yeteri kadar ipucu verebilir.
* * *
Bu yazıda; kullanılan teknik gereği ‘diğerleri’ olarak nitelenen insanlarımız ‘ne yapalım; onlar da bizi dışlıyor!’ demek hakkına ise hiç sahip değildirler.
Zira, ülkenin genel dengesi gözetildiğinde güçlü olanlar onlardır.
‘Diğerlerinin’, ‘İslami hassasiyeti yüksek’ insanlarımızı dışlaması çapraz dışlamadan çok daha güçlüdür ve daha vahim sonuçlar yaratmaktadır.
O halde dışlama eylemine son vermek için ilk gayret onlardan gelmek zorundadır.
* * *
Şahsi kanıma göre AİHM kararı bize son bir şans vermiştir:
Bir tarafta ‘tehdit algılaması’ duygusu, diğer tarafta ‘dışlanma’ duygusu içindeki insanlarımızın birbirlerinin negatif duygularını ortadan kaldırmak ve medeni hayatın temel öğesi olan huzur içinde bir arada yaşamak ve toplumların nihai hedefi olan toplumsal uyuma ulaşmak için gayret göstermelerinin şimdi tam zamanıdır.
Dayatarak bir yere varamayacağımızı artık kavrayalım!