2 Haziran 2011
Final serisinin ilk maçı 4 Haziran Cumartesi günü Sinan Erdem’de.
GALATASARAY Cafe Crown, geçen maçta kaldığı yerden karşılaşmaya başladı. Göksenin’in yaptığı savunma ve aldığı hücum ribauntları, Johnson’un temposu, tüm takım oyuncularının savunma katkısı periyot bittiğinde; 30-14’lük skoru belirledi.
Banvit ise, teoride iyi kurgulanmış hücum planını pratikte sahaya yansıtamadı. İlk yarı boyunca Orhun Ene mola ve oyuncu değişiklikleriyle G.Saray Cafe Crown’un hızını kesmeye çalışsa da, iştahlı, sert ve boyalı alını kapatan sarı kırmızılı savunmayı bozamadı.
Tüm sezonun ve ilk turun yorgunluğunu gözlemlediğimiz Banvit, hücum ve savunmada mükemmel oynayan sarı kırmızılılara karşı ilk yarı sona erdiğinde 53-19 geride kaldı.
İkinci yarıysa, ilk devre sonucu belli olan ve biten maçın formalitesiydi. Seriyi 3-1 yapan G.Saray Cafe Crown, 21 yıl aradan sonra finale yükselirken; basketbolseverlere 26 sene sonra G.Saray-F.Bahçe finali seyrettirme olanağı sağladı. Bütün sezon boyunca, çok iyi bir grafik çizen, disiplinli G.Saray ve Banvit takımlarını tebrik ederken; güzel bir final serisi dileğimizi de belirtelim.
Yazının Devamını Oku 31 Mayıs 2011
G.Saray Cafe Crown, Banvit’i yenerek seride 2-1 öne geçti. F.Bahçe Ülker ile finali oynamaya iyice yaklaştı.
GALATASARAY Cafe Crown, Beko Basketbol Ligi Play-off yarı finali 3. maçında Banvit’i 73-61 yenerek seride 2-1 öne geçti. Son maçı kaybettiği rakibini Abdi İpekçi’de ağırlayan sarı kırmızılılar, yarın yine sahasında oynayacağı karşılaşmayı da kazanırsa finalde Fenerbahçe Ülker’in rakibi olacak.
4 sayıya düştü
Dün akşam Oktay Mahmuti’nin oyun planı; Göksenin’in Banvit oyun kurucusuna yaptığı sert baskıyla takımı ateşlemek ve evinde boyalı alanı kapatan savunması ile sonuca gitmekti. Ve bu plan, genellikle iyi bir şekilde işledi. Orhun Ene ise, alan savunmasıyla Galatasaray Cafe Crown’un temposunu düşürmeyi planlamıştı.
Ancak Golubovic’in bu savunmada aksaması maçın ilk yarı momentumunun tamamiyle sarı kırmızılıların eline geçmesine neden oldu. Tüm maç boyunca sakin kalmasını bilen Banvit, sarı kırmızılıların savunmada olmasa da, hücumda ilk aksamasını iyi değerlendirerek, farkı bir ara 4 sayıya kadar düşürdü.
Kolay olmayacak
Tüm maç boyunca en hızlı hücumu, hem de yarı saha hücumunu iyi yapan Galatasaray Cafe Crown, önce alan savunmasıyla Banvit çıkışını geçti. Sonra da adam adama savunması, Shumpert ve Tutku’nun koordinasyonuyla zor maçı almasını bildi.
Ancak Banvit de bu karşılaşmada serinin kolay olmayacağı mesajını net bir şekilde verdi.
Yazının Devamını Oku 21 Nisan 2011
MAÇ öncesi Fenerbahçe Ülker’in avantajları, takım disiplini ve oyuncu portföyü olarak gözükürken, dezavantajı olarak, tüm sezona yayılan sakatlık problemlerini gösterebiliriz. Galatasaray Cafe Crown cephesinde ise avantaj olarak gözüken faktör, organize basketbolları ve katı savunmaları idi. İlk periyot dengede giderken, Oğuz’un ateşlediği F.Bahçe Ülker, hem skor üstünlüğünü hem de oyunun momentumunu ele geçirdi. Ve ilk yarı Fenerbahçe Ülker’in kaçtığı, G.Saray Cafe Crown’ın oyuncu ve savunma değişiklikleri ile kovaladığı bir senaryoda geçti (47-42).
İyi oynamadılar ama
İkinci yarı sahadaki mücadele dozu artarken, 9 sayıya çıkan farkı sarı kırmızılılar üçüncü geri gelişiyle son 10 dakikaya başa baş girmeyi başardı. Dördüncü periyot, çekişmenin en üst seviyeye çıktığı ve gerilimin arttığı bölüm oldu.
Galatasaray Cafe Crown bu bölümü sakin geçirerek maça ortak olmayı bildi. Sinirlenen F.Bahçe Ülkerli oyuncular ise Spahija’nın belirttiği gibi iyi oynamasa da, müthiş kazanma arzularıyla ve de Oğuz, Tomas ve Ömer’in katkılarıyla, maçtan galip ayrılmayı bildi.
“Boyalı alanı kapatarak, hızlı hücumlarla rakibini bozmak isteyen Galatasaray Cafe Crown bu planında başarılı gözükürken, Fenerbahçe Ülker’in eksik takımla uzun süredir idman yapmanın getirdiği zaafiyete rağmen doğru planlanmış savunma organizasyonu maçı almalarına neden oldu” diye bir teknik açıklama getirebiliriz. Bizlere üst düzeyde bir Fenerbahçe Ülker-Galatasaray Cafe Crown derbi ziyafeti çeken tüm oyuncu ve teknik ekiplere teşekkür etmemiz gerektiğini düşünüyorum.
Yazının Devamını Oku 13 Mart 2011
BEŞİKTAŞ Cola Turka’nın müthiş ilk çeyrek performansından negatif etkilenen Fenerbahçe Ülker, toparlanmak için ikinci periyotta, siyah beyazlıların oyuncu değişimini bekledi. Gerçekten Chatman, Kemp ve Ogilvy gibi oyuncuların kenara gelmesiyle, akışlanlığı azalan Beşiktaş Cola Turka’ya karşı sarı lacivertliler savunma hamlesi yapıp; bir ara 17 olan farkı, 9’a kadar indirdi. Ancak Fenerbahçe Ülker, hücumda şut seçimlerini müsrifçe kullandı. Devre sonunda, Ogilvy’nin büyük katkısı ve Ataman’ın alan savunması, Fenerbahçe Ülker’in geri geliş çabasının önünü kesti.
İkinci yarı, başında biraz sorun yaşasa da, Beşiktaş Cola Turka, tüm maçı önde götürdü. Spahija’nın 2-2-1 tam saha presi ve alan savunması, son çeyrekte Fenerbahçe Ülker’in geri dönmesini sağladı. Buna karşılık Beşiktaş Cola Turka, ne zaman ihtiyaç olsa, kritik üçlüğünü atarak, bu hamlelere izin vermedi.
Yüzde 56 ile, toplam 42 sayıyı üçlük atışlardan bulan Beşiktaş Cola Turka’nın tüm oyuncuları galibiyette pay sahibi olurken; Fenerbahçe Ülker, Mirsad ve Kinsey’in olmamasının sıkıntısını yaşadı. Ogilvy’yi verimli kullanan Beşiktaş Cola Turka ise, haklı bir galibiyet aldı.
Yazının Devamını Oku 4 Mart 2011
Sarı lacivertli ekip, ‘tamam mı devam mı’ maçında inanılmaz bir isabet oranıyla oynayan inanılmaz bir isabet oranıyla oynayan (2 sayı %56.7, 3 sayı %50) rakibine direnemedi.
FENERBAHÇE Ülker, THY Avrupa Ligi 2. Tur H Grubu’ndaki 6. ve son maçında İspanyol ekibi Power Electronics Valencia’ya 82-68 yenildi. Çeyrek finale kalabilmesi için 2 farklı yenilgiye veya galibiyete ihtiyacı olan sarı lacivertliler, 14 sayı farkla mağlup olunca, Dörtlü Final hedefiyle başladığı Avrupa macerasına nokta koydu.
Fenerbahçe Ülker’in Euroleague’de bu sezon oynadığı en önemli maç, tam beklenildiği gibi savunmaların öne çıktığı bir basketbolla başladı. Valencia ilk çeyrek sonuna doğru baskısını artırırken; bizim cephemizde ise, Kaya ve Kinsey’in oyuna girmesiyle, sertliğimiz bir doz daha arttı. İlk periyot bittiğinde yüksek yüzde ile sayı bulan rakibimizden 7 kez fazla hücum ederek, oyunda dengeyi sağladık: 15-15.
Bir devrede 12 top kaybı yaptırdık amaİkinci periyotta Valencia, yüzde 61’lik mükemmel hücum yüzdesine baskılı savunmayla birleştirince, 24 sayı atarak, 7 sayılık farkı yakaladı. Fenerbahçe Ülker’in, 10’da 1 gibi çok düşük 3 sayı yüzdesine ilave olarak, pota altını savunamaması bu devreyi 39-32 geride bitirmesine neden oldu. Valencia’nın bir devrede 12 top kaybı yapması bizim için altın bir fırsattı. Ancak bu avantajı malesef değerlendiremedik. İkinci yarıda, 7 dakika dolarken; Preldzic ile birlikte iyi bir geri dönüş yakalayan sarı lacivertliler, maçı 48-47’ye taşıdı ve koç Pesic’e molayı aldırdı. Mola dönüşü Valencia’nın 6-0’lık serisi çeyreğin 59-52 bitmesine neden oldu.
Sakatlıklar Fener’i bitirdiSon periyot, 12 sayıya çıkan fark, 8’e düşünce; Fenerbahçe koçu Spahija, son ve kritik hamlesini yaparak, 3 dakika kala alan savunmasına döndü. Ancak bu kez de, Ukic’in bölgesinden iki 3’lük yiyince; temsilcimiz kötü hücum ettiği maçı ve turu rakibine kaptırdı. Sonuç olarak; THY Avrupa Ligi’ne mükemmel başlangıç yapan Fenerbahçe Ülker, sakatlıklar nedeniyle yakaladığı ivmeyi devam ettiremedi.
Ayrıca, “tamam mı devam mı” maçının son karşılaşmaya ve İspanya deplasmanına kalması bizim için büyük bir dezavantaj oldu. Tüm maçın momentumunu elinde tutan Valencia ise, Fenerbahçe Ülker’in kötü oynadığı bu maçı hakkıyla kazanarak, son 8’e kaldı.
Yazının Devamını Oku 18 Şubat 2011
İspanya’daki ilk maçta ellerinden kaçırdıkları Real Madrid’e, kendi evlerinde 17 sayı fark yiyerek şaşırttılar.
EFES Pilsen, THY Avrupa Ligi 2. Tur G Grubu’nda tek yenilgisini aldığı Real Madrid’e yine boyun eğdi. Güçlü İspanyol ekibi önünde sezonun en kötü oyunlarından birini çıkaran temsilcimiz, salondan 77-60 mağlup ayrıldı.
Sakat olan Rakocevic’den yoksun mücadele eden Efes Pilsen, oyunun başında Real Madrid’in sert savunmasına karşı skor bulmakta güçlük çekti. 9-2 geri düşünce; koç Perasovic, ilk molasını aldı. Bu hamle, hem hücumda hem de savunmada Efes’in toparlanarak daha etkili olmasına neden oldu. İlk periyot, 13-12 Real Madrid’in üstünlüğü ile sona erdi.
İlk yarıda 24 sayı atabildikİkinci çeyrekte, Avrupa Ligi’nin en etkili savunmalarından bir örnek sunan Real Madrid, hücumda da ilk tercih olarak boyalı alanı kullanınca; 22 sayı buldu. Temsilcimiz ise, bu yarıda yüzde 37 ile ancak 12 sayı bularak, devreyi 35-24 geride tamamladı. Üçüncü periyotta Real Madrid, oyunu tamamiyle kontrolüne alarak, iyi savunmasına devam etti. Farkın 19 sayılarda seyrettiği bu çeyrekte kenar yönetiminin, maçın aleyhimize gelişen senaryosunu bozmak için alan savunması veya prese başvurmamasını eleştirebiliriz (56-37).
Avantajı kaçırdıkSon periyotta da, beklediğimiz hamle gelmeyince maçı kaybederek, önemli bir avantajı kaçırdık. Yüzde 40’la hücum ederek, 77-60 kaybettiğimiz maçta, Rakocevic’in yokluğu, Efes Pilsen’e ciddi bir skor sıkıntısı yaratırken, Top 16’da yakaladığı ivmeyi 15 gün içinde sadece bir maç yaparak kaybetmiş olduğunu söyleyebiliriz.
Yazının Devamını Oku 17 Şubat 2011
EUROLEAGUE için düşük sayılabilecek bir tempoda başlayan karşılaşma, dengede giderken 2.22’lik Marjanovic’in oyuna girmesiyle, ibre Kaunas’a döndü. İkinci çeyrekte, maçın temposunun biraz olsun artmasıyla 4 dakikalığına Kaunas’a geçen oyunun momentumu, tekrar dengeye geldi. Ukic ve Mirsad gibi önemli aktörlerin rol almadığı gece zorlanan Fenerbahçe Ülker, ilk yarıyı Euroleague deplasmanları için iyi sayılabilecek bir skorla bitirdi: 31-30.
Üçüncü periyot, ilk yarıda olduğu gibi hem skor olarak hem de oyunun kontrolü açısından, dengede geçildi. Son çeyrek, yine sıkıntılıydı. Yoğun maç trafiği ve sakatlıkların sebep olduğu dar rotasyon nedeniyle, fiziksel ve mental olarak yorgunluk gözlemlediğimiz temsilcimiz, her şeye rağmen maçı uzatmaya taşıdı.
Karamsar olunmamalı
Son 5 dakika ise iyi gününde olmayan oyuncularımız, elinden geleni yapmaya çalıştı. Ama bu galibiyet için yeterli olmadı. Kaybedilenin, sadece bir maç olduğunu, karamsarlığa kapılmamamız gerektiğini belirtelim. 37/30 faul atan rakibimize karşı, sadece 11 kez serbest atış çizgisine gidebilen takımımızın, aynı zamanda ev sahibi avantajına yenildiğini de hatırlatalım. Bu arada, “İnce ince Yasemince” yapan hakemlere de insaf.
Yazının Devamını Oku 14 Şubat 2011
İlk yarısı başa baş geçen karşılaşmanın ikinci devresinde 16 sayılık fark yakalayan sarı lacivertliler, Mirsad’ın şok sakatlığı sonrası sarsılsa da kazanmayı bildi. Maçın yıldızı, 30’u ilk yarıda olmak üzere toplam 35 sayı atan Emir Preldzic oldu. TARİHTE ilk kez 4 büyük takımın yarı final oynadığı 2011 Spor Toto Türkiye Kupası’nda şampiyonluğu Fenerbahçe Ülker kazandı. Sarı lacivertliler, Kayseri’deki finaldeki rakibi Beşiktaş Cola Turka’yı 81-72 yenerek, üst üste 2., toplamda 3. kez müzelerine götürdüler.
Başa baş geçen ilk periyotta iki takım da birbirlerine üstünlük sağlayamadı ve oyunun akışını ele geçiremedi. Koçların oyun planına özenle uyum gösteren her iki ekibin oyuncuları bireysel katkılarını da sahaya aktarınca son yılların en güzel ve çekişmeli kupa finalinin ilk yarısı dengeli bir skorla bitti: 37-37.
Fark 5 sayıya indi
Geniş oyuncu kadrosunu verimli rotasyonla kullanan Fenerbahçe Ülker, ikinci yarıya savunma temposunu düşürmeden başladı. Rakibine göre daha dar bir kadroya sahip Beşiktaş Cola Turka ise, bu periyotta savunmada aksamaya başlayınca 58-51 geriye düştü. Son çeyrekte Fenerbahçe Ülker, 16 sayı farkı yakaladıktan sonra Mirsad’ın herkesi şoke eden sakatlığı sonrası tıpkı Galatasaray Cafe Crown maçında olduğu gibi aniden durdu. Bu dönemi çok iyi değerlendiren Beşiktaş Cola Turka, farkı 5 sayıya kadar (77-72) düşürse de, Emir Preldzic’in (30’u ikinci yarıda olmak üzere toplam 35 sayı) büyük katkısıyla sarı lacivertliler, mücadeleyi 81-72 kazandı.
Ataman ve ekibine alkış
Fenerbahçe Ülker şampiyonluğu hak etti çünkü kupadaki en zorlu kurayı onlar çekmişti. Banvit, Galatasaray Cafe Crown ve Beşiktaş Cola Turka’yı peş peşe yenmek gerçekten büyük başarı. 39 yıl sonra kupada final oynama başarısını gösteren Beşiktaş Cola Turka ise, ilerisi için olumlu sinyalleri bir kez daha basketbol izleyicilerine gönderdi.
Bu güzel maça gölge düşüren tek olay Mirsad’ın sakatlığı sırasında bazı Beşiktaş taraftarlarının “oh olsun” tezahüratıydı. Ancak Ergin Ataman ve Beşiktaşlı oyuncular hep birlikte müdahale ederek bu grubu susturdular. Onlara da kocaman bir alkış...
Yazının Devamını Oku