En son ne zaman ekranda izlediğimi hatırlamıyorum ama son gördüğümde “Kral TV’nin logosu bile değişti, kanal kırk badire atlattı, değişmeyen tek şey Bülent” demiştim.
Kral TV’nin gece kuşağı, 90’lı yılların ilk yarısında donup kalmış gibi gelmişti bana... Ne başka kanala transfer oldu... Ne başka bir program sunmaya kalktı... Ne yayın saatini değiştirdi... Kral TV’de patronlar değişti, zaman zaman içerik değişti, TMSF bile yönetti ama o aynı tarz, aynı sunumla yıllarca aynı programı yaptı durdu... Zaman zaman şüpheleniyordum, iki yıl önceki programı alıp koysa anlayan çıkar mı acaba diye... Bu işin sonunun böyle olacağı belliydi. Yenilemedi kendini VJ Bülent... Okan da yıllardır aynı Okan ama her sene bir atraksiyon yapıyor programında... Beyaz da öyle. Kimi zaman skeçler, kimi zaman kamera şakalarıyla başka bir şov yapıyor... Bu yüzden de zamana direniyorlar. Bu işin kuralı budur, kendini yenilemeyen yenilir. Hele televizyonda bu kural çok daha acımasız işliyor. Bu yüzden VJ Bülent’in Kral TV’den gönderilmesinin altında söylediği sözleri ya da cinsel kimliğini aramak doğru değil. Bu iş Bülent için hayırlı oldu. Bıraksalar, belki de aynı programı yıllarca yapmaya devam edecekti. Şimdi kendini yenileyip, bambaşka bir Bülent olarak yola devam etmenin fırsatını yakaladı...
Hülya’yla İbo’nun filmi seyredilmez
İbrahim Tatlıses bir süredir ortak bir projede yer almak için Hülya Avşar’ı ikna etmeye çalışıyordu. Avşar pek niyetli değildi ama sonunda İbo ikna etmiş anlaşılan. “Hülya Hanım’la telefonda görüştüm. Dizi ya da sinema fark etmez, sadece iyi bir proje olursa benimle birlikte oynayacak” açıklamasını yaptı İbo. Ben şimdiden söyleyeyim sakın ha kalkışmayın... Mavi Mavi’nin çekildiği 80’li yıllar çok gerilerde kaldı artık. Seyirci sadece Hülya Avşar’la İbrahim Tatlıses oynuyor diye sinemaya gitmez. İvedik’e gülen, Yahşi Batı’yı merakla bekleyen, Bihter’le Bahlül’ün arasındaki yastığı merak eden bambaşka bir seyirci var artık... Benzer bir yazıyı Uğur Yücel-Türkan Şoray filmi için de yazmıştım birkaç yıl önce. Ne oldu? Hayatımın Kadınısın’ı çektiler, kimse izlemedi. Tatlıses-Avşar filmini de izlemezler. Tatlıses’in açıklamasındaki kilit nokta “iyi bir proje” olursa sözüdür. İyi bir proje de ne yazık ki kolay çıkmıyor. Bunun için yıllarca çalışmak, kılı kırk yarmak gerekiyor artık. İbo Show’un canlı yayınına çıkar gibi olmuyor bu işler. Ben şimdiden uyarayım dedim.
Obrigado Başkan!
Aziz Yıldırım, Fenerbahçe Bayan Voleybol Takımı’nın Hırvat oyuncusu Natasha’ya Türkçe bilmediği için vermiş fırçayı, vermiş fırçayı... “Neden İngilizce konuşuyor? Parayı nereden kazanıyor? Ne zamandır burada, ayıptır niye Türkçe bilmiyor?” demiş... Başkan’la iki çift laf yapayım diyen zavallı Natasha da neye uğradığını şaşırmış... Bu manzarayı gören de zannedecek ki altı yıldır Fenerbahçe’de top koşturan Alex şakır şakır Türkçe konuşuyor, Roberto Carlos’un ikinci dili Türkçe oldu... Türkçe konusundaki bu yerinde hassasiyeti gösteren Başkan, Fenerbahçe futbol takımının resmi dilinin Portekizce olduğunu bilmiyor mu?.. Voleybolcu Natasha’yı basın önünde azarlamak kolay, Başkan madem Türkçe konusuna bu kadar önem veriyor aynı duyarlılığı futbol takımına karşı da göstermesini bekliyoruz. Şimdiden ‘obrigado’... (Portekizce teşekkürler.)